Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ hakkında "YSK üyelerini tehdit ettiği" ve "halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" iddiasıyla yürüttüğü soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Kararda, AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğüne ilişkin içtihatlarının yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçen yıl açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı’na atıf yapılması da dikkat çekti. Özdağ karar hakkında “Ceza verecek ve siyasi yasak getireceklerdi, evdeki hesap çarşıya uymadı” yorumunu yaptı.
12 Ocak 2022’de Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu “40 AKP milletvekili ile görüşüyoruz…” başlıklı bir yazısında Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ile yapılan söyleşiye yer vermişti. Yazıda Uğurluoğlu’nun “YSK zamanında seçim için Erdoğan'ın başvurusunu kabul eder mi?” sorusuna Özdağ’ın yanıtı “Gelecek Partisi olarak bu anayasa hükmünü çiğneyen YSK'nın 11 üyesini kamuoyuna afişe ederiz. Sokağa çıkamazlar, milletin yüzüne bakamazlar. Dünyayı başlarına yıkar, Anayasayı çiğnetmeyiz…” olarak yer almıştı. Ardından Özdağ hakkında bu yanıt gerekçe gösterilerek “Heyet halinde çalışan kamu görevlilerini alenen tehdit" ve "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlarından resen soruşturma başlatıldı.
Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı Eylem Planı
Soruşturma sonunda verilen 5 Temmuz 2022 tarihli ve Cumhuriyet Savcısı Mehmet Aykut Cihangir imzalı kararda düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırlarına ilişkin şu değerlendirmeler yapıldı:
“Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 02/03/2021 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından kamuoyuna duyurulan İnsan Hakları Eylem Planında temel hak ve hürriyetlerin önemi vurgulanmış, ifade ve basın hürriyetinin demokratik toplum düzeninin temeli olduğu ifade edilmiş, Anayasa’da ifadesini bulan insan haklarını saygılı demokratik hukuk devleti ilkesine uygun olarak her alanda temel hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi anlayışı benimsenmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarında; ifade özgürlüğünün sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenilmeye değmez görülen bilgi ve fikirler için değil; devletin veya toplumun bir bölümünün aleyhinde olan, onları rahatsız eden ve şok eden haber ve düşünceler için de uygulanması gerektiği, bunun demokratik toplum düzeninin ve çoğulculuğun gereği olduğu, eleştirinin kaynağını bu özgürlükten aldığı, eleştirinin doğasından kaynaklanan sertliğin suç oluşturmayacağı, eleştirinin sert, kırıcı ve incitici nitelikte olmasının doğal olduğunu kabul etmiştir.
Düşünce özgürlüğünün sınırları
Günümüz hukukun üstünlüğüne dayanan özgürlükçü demokratik yönetimlerde istisnalar dışında, ifade özgürlüğünün geniş bir biçimde korunduğu kabul edilmektedir. İfade özgürlüğü, eğitim, kültür, bilim, sanat ve her alanda toplumların gelişmesinde önemli bir işleve sahiptir. Ancak şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, müstehcen içerikli yayınlar, hukuk düzenini cebir yoluyla değiştirmeye yönelen açıklama ve yayınlar, nefret, şiddet, ayrımcılık ve şiddete yönelik ifadeler ifade özgürlüğünün koruma şemsiyesi altında değildir.
Her ne kadar sert, kırıcı, rahatsız edici ve incitici olabilen söz ve düşünceler içeren eleştiriler, demokratik toplum düzeninin ve çoğulculuğun gereği olarak ifade özgürlüğü kapsamında koruma altında ise de; eleştiri yapılırken görüş açıklama niteliğinde bulunmayan küçültücü, aşağılayıcı, tehdit edici ifadeler kullanılmamalı; tehdit içerikli, şeref, onur ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikteki düşünce açıklamalarından kaçınılmalıdır.”
Sözleri ifade özgürlüğü kapsamında
Soruşturma kapsamında ifade veren Özdağ, “Konuşma sırasında, “Dünyayı başlarına yıkarız’ şeklinde beyanatım olmadı. Bu açıklama yayını yapan gazetecinin kişisel yorumudur” demişti. Savcılık da gazeteci Orhan Uğuroğlu’nun aksi yöndeki ifadesine rağmen Özdağ’ın bu sözleri sarf ettiğine ilişkin şüphe olduğunu ve şüpheden sanık yararlanır ilkesine göre bu sözler nedeniyle “tehdit” suçundan takipsizlik verildiğini belirtti. Kararda, Özdağ’ın soruşturma konusu diğer sözleri için de “Kendisine seçimlerle ilgili sorulan sorulara verdiği yanıtların ifade özgürlüğü kapsamında olduğu” belirtildi.
“Siyasi yasak getireceklerdi, evdeki hesap çarşıya uymadı”
Kararı Kısa Dalga’ya değerlendiren Özdağ “AKP’nin aziz dostu, yandaş medya demecimi çok köpürttü, gündemde tuttu. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı resen soruşturma başlattı. Ceza verecek ve siyasi yasak getireceklerdi. Çok şükür ki evdeki hesap çarşıya uymadı” dedi.
Özdağ ne demişti?
12 Ocak 2022’de Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu’nun “40 AKP milletvekili ile görüşüyoruz…” yazısında Selçuk Özdağ, “YSK zamanında seçim için Erdoğan'ın başvurusunu kabul eder mi?” sorusuna şöyle yanıt vermişti:
“Hayır asla edemez. YSK'nın 11 üyesi de yüksek hâkimdir. Anayasanın 101. Maddesi çok açık ve nettir. 'Bir kişi en fazla iki kez cumhurbaşkanı seçilebilir' hükmünü AKP iktidarı 2007 yılı referandumu ile anayasaya koydu. 2010 ve 2017 anayasa değişikliklerinde bu hüküm aynen kaldı. Erdoğan ise 2014 ve 2017'de iki kez seçilerek bu görevi tamamladı. Bu anayasal hüküm karşısında tek bir hâkim bile Erdoğan'ın başvurusuna olumlu yanıt veremez. Gelecek Partisi olarak bu anayasa hükmünü çiğneyen YSK'nın 11 üyesini kamuoyuna afişe ederiz. 81 ile üzerlerinde resimleri ve isimleri bulunan YSK üyelerinin afişlerini üzerlerine, 'İşte Anayasayı çiğneyenler' diye kocaman yazı koyar onları afişe ederiz. Gazetelere ve televizyonlara ilanlar veririz. Sokağa çıkamazlar, milletin yüzüne bakamazlar. Dünyayı başlarına yıkar, Anayasayı çiğnetmeyiz…”