CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Candan Yüceer'in "Proje Tanıtım Toplantısı'na katıldı. Kentte bir otelde düzenlenen programda konuşan Özel, Çorlu ilçesinde meydana gelen ve 25 kişinin öldüğü tren kazası davasına ilişkin konuştu.
"Biz mağdurdan yanayız"
Özel şunları söyledi: "Kalabalıktık, aileler, katılımdan dolayı mutluydular. O gün geldik buraya, adalet yerini bulsun diye aman kimseler onları yalnız bulup da, yalnız bırakıldı sanıp da, kamuoyunun ilgisi azaldı düşünüp de haklarını yemesinler, adaleti katletmesinler, adalet rayların altında kalmasın diye 25 canın hesabını sormaya geldik. Ama oradaki ilgiden, oradaki kalabalıktan ve galiba yapacakları işi savunamayacaklarından o sabah bir hakimin rapor almasıyla duruşmayı Nisan ayının 25'ine yani yerel seçimlerden sonraya bıraktılar. Şu kadarını söyleyelim; biz 25 Nisan günü geçtiğimiz gün orada 100 kişiysek, bin kişi olarak, bin kişiysek, 10 bin kişi olarak, o adalet arayışının arkasında durmaya, aileleri yalnız bırakmamaya devam edeceğiz. Bu arada iki gelişme oldu bakın biz oraya giderek ve örgütümüz ilk günden beri giderek milletvekillerimiz ilk günden son güne kadar orada olarak aslında biz tarafımızı belli ettik. Biz mağdurdan yanayız. Ama birileri de tarafını belli edecek iki tane iş yaptılar. Bir tanesini şöyle yaptılar; kaza olduğu sırada Devlet Demiryolları Ulaşım A. Ş. Genel Müdürü olan kişi Veysi Kurt, uzun tartışmalardan sonra görevden alınmıştı. Onu karar duruşması diye bizim bildiğimiz, onların da duruşmayı erteleyeceklerini bildikleri günden 4 gün önce, bu sefer Devlet Demiryolları'nın, TCDD'nin Genel Müdürlüğü'ne getirdiler. Yani Recep Tayyip Erdoğan diyor ki, "siz mağdurdan tarafsınız ama şunu bilin ben onları yargılatmadım. Onları kanun önüne çıkartmadım. Onlara hesap sorulup da ipin ucu bana uzansın diye. Binali Bey üzerinden bize kadar gelsin diye ki gayretlerin karşısında dimdik durdum. Siz mağdurun tarafında olabilirsiniz. Biz katilin tarafındayız" dedi. Bu kadar net söylüyorum. O gün bilmiyorduk bunlara tepki gösterirken. Ama sonradan öğrendik ki kazanın olduğu gün Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları'nın genel müdürü vardı, İsa Apaydın o da ayrılmıştı. Bir yerlerde şirket kurmuş. O kurduğu şirketle ihalelere girermiş ve tam bizim duruşma salonunda olduğumuz dakikalarda Samandağ'da bir yol ihalesi karara bağlanmış, 1,3 milyar lira İsa Apaydın'ın kurduğu şirkete verilmiş. Yani Tayyip Erdoğan diyor ki maddende arkalarındayım, manen de arkalarındayım. Ben burada kimseyi yargılatmadım. Sadece çok alt düzeydeki sorumluların yargılanmasına izin verdim. Kimi atadıysam arkasında durdum. Bundan sonra da durmaya devam edeceğim, dedi. Biz de buradan Tayyip Erdoğan'ı hatırlatalım. Sen kimin arkasında durursan dur, biz haklının yanında, mağdurun yanında, ezilenin yanında yani Cumhuriyet Halk Partisi ki kimsesizlerin kimsesidir. O senin kimsesiz gördüklerinin yanında kapı gibi durmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Türkiye'nin ekonomi politikalarına da değinen Özgür Özel Türkiye'nin 2021'de yüzde 3 daraldığını söyledi. Özel, "Bu sene büyüyecek deniyordu. Yine yüzde sıfır nokta iki küçülmüş. Türkiye gibi nüfusu artan Türkiye gibi ihracatı artan, Türkiye gibi beslenme konusunda çok üst düzeyde bir talebin ortaya çıkmış olduğu, güçlü bir ordusu olan, genç bir nüfusu olan ülkede ve bu kadar verimli toprakların olduğu bir ülkede tarımın küçülmesini asla ve asla içimize sindiremiyoruz. Gıda enflasyonu TÜİK'e göre bile yüzde 70, gerçek gıda enflasyonu yüzde 120 ile 145 arasında küçülüyor. Bir yandan Mehmet Şimşek, Türkiye'nin kişi başına milli gelirinin 13 bin 110 dolara çıktığını söylüyor ama bir yandan en düşük emekli maaşı 10 bin lira, açlık sınırı 16 bin 200 lira. 10 bin liralık emekli maaşı 3 bin 800 dolardır. 17 bin liralık asgari ücret, 6 bin 400 dolardır ve Türkiye'de kişi başına 13 bin dolar düştüğüne göre, emeklinin kayıp 10 bin doları nerededir? Kayıp 10 bin dolar var emeklilikte. Asgari ücretlinin kayıp 7 bin doları vardır. Bu ülkenin emeklisi ve bu ülkenin çalışanları her birinin cebinde yıllık 10 bin dolar, 300 bin lira para kayıpsa bütün asgari ücretlilerin cebinden 7'şer bin dolar, 210 bin lira yıllık kayıpsa bu para kimin cebinde durmaktadır? İşte bunun hesabını sormak zorundayız" diye konuştu.
"Geçen seçimde montaj videolar ürettiler"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçen seçimde montaj videolar üretildiğini belirterek, "Birçok insana da şunu söylediler; "Evet, açsın, yoksulsun, işsizsin, güvencesizsin ama tehlike büyük. Vatanı böldürecekler oyu bize vermelisin. Bayrağı indirecekler, oyunu bize vermelisin. Ezanı dindirecekler oyunu bize vermelisin." Bu çok büyük bir yalandı. Seçim geldi geçti. Yoksul insanları, dardaki insanları beka sorunuyla korkutarak terörle iş birliği diye yalanlar atarak kandırıp oylarını aldılar. Şimdi 10 bin lira emekli maaşına mahkum ediyorlar. İşsizliğe mahkum ediyorlar. Yoksulluğa, derin yoksulluğa mahkum ediyorlar. Pazar yerlerinde çürümüş atılmış, ezilmiş sebzeyi, meyveyi, yüzünü kapayarak toplayan analarımız var. Onlar o haldeyse yüzünü gizleyecek olan onlar değil. Biziz, hepimiziz ama esas yüzünü gizleyecek olan Recep Tayyip Erdoğan'dır. Gelinen, gelinen bu noktada yine yalana sarılarak insanların açlıklarını, yokluklarını başka bir şeyle telafi etmeye çalışıyor. Aynı Hitler gibi. Yıllar önce Alman halkı açlıktan kırılırken, Alman bebeler açlıktan ağlarken, Goebbels'e Hitler'e şöyle metinler yazıyordu; "Alman çocuklarının tereyağına değil güçlü Alman tanklarının gres yağına ihtiyacı var" diye. Şimdi burada bayrak ve ezanla tehdit ediyor. Seçim geçti, o beş vakit mübarek ezanı okuyan müezzinin hakkını yine sizin vekilleriniz savunuyor. Diyorlar ki müezzinlere, imamlara, Diyanet Sen'e siz faizsiz bankacılığa gitseniz, onlar size promosyon verecek. Özel bankanın verdiğinin onda birine razı etmeye çalışıyorlar. Yine bizim vekillerimiz, ezanı susturacak diyenler ezanı okuyanın hakkını savunuyor, Tayyip Erdoğan da onun hakkını yedirdi. Buradan şunu söyleyeyim. Ben Tekirdağ İl Başkanımın, adaşımın gözünün içine baka baka söyleyeyim o da gittiği her yerde bunu söylesin. Bu ülkenin beka sorunu olduğunda kimin ne yaptığını hepimiz biliyoruz. Beka sorunu nedir? Yok olman, istila olma, zapt edilme, ele geçirilme. Oldu mu? Vallahi oldu. Matbaayı 200 sene geç getirince adamlar 200 yıl ileri geçince teknolojiye değil de saraylara yatırım yapınca akla, insana değil de şatafata yatırım yapınca ve 1200'lerde İngiltere'den parlamento deneyimi başlarken 1700'lerde Fransa kendi devrimlerini yaparken herkes demokrasiye giderken tek adam rejimi sürünce bu memleket yapamadığımız toplarla, yapamadığımız donanmalarla, tuhaf lehimlerle 30 yıl önce zincirlediğimiz donanma küflenmişken işgal altına girdi. Bu ülkeye işgal donanmaları geldi. O gün bize bunlar kendilerini milli görüp bizi gayrimilli ilan edenlerin çok sevdikleri, peşinden gittikleri Numan Kurtulmuş'un dediği gibi 150 yıldır aynı yoldayız diyor. O yolun yolcuları o düşman donanmasına kırmızı halı seriyorlardı. Bizim yolunun yolcusu olduğumuz Kartal İstim botunun ucuna çıkmış mavi gözleriyle ufka bakıp yanındaki yaverine "korkma çocuk geldikleri gibi gidecekler" diyor. Beka sorunu varken bizimkiler Bandırma vapuruyla Samsun'a oradan Sivas'a, Erzurum'a, Ankara'ya savaşan onunkiler İngiliz. Yurtdışı beka sorunu varken beka sorunu varken biz İngiliz uçaklarının attığı İskilipli Atıf Hoca "Kurtuluş Savaşı'na katılmayın. Gazi Mustafa Kemal'in katli vaciptir yazıları atılırken biz Ankara müftüsü börekçinin fetvasını dinliyorduk. Kurtuluş Savaşı'na katılmak her Müslüman'ın boynunun borcudur diyor. Bugün o börekçinin Ankara müftüsü börekçinin daha sonra başına geçeceği Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kurulduğu gün. Bugün 3 Mart. 3 Mart devrim kanunlarının çıktığı gün. Bugün 3 Mart gününde tevhid-i tedrisat kanunu çıktı" diye konuştu. (DHA)