Edirne F Tipi Cezaevi’nden tahliye olan bir kişi, aynı cezaevinde 7 yıldır tutuklu bulunan HDP’nin önceki dönem eş genel başkanlarından Selahattin Demirtaş’ın cezaevi günlerini anlattı.
Gazete Duvar'dan Ceren Bayar'a konuşan isminin açıklanmasını istemeyen eski tutuklu, Demirtaş’ı görünmez kılan önlemleri şöyle anlattı:
Demirtaş'ın başka mahkum görmesi mümkün değil
“Onun koridoruna ondan başka kimse giremiyor, ayrı bir koridoru var. Herhangi bir sebeple mesela revir için, resim atölyesi için çıkması gerektiğinde tüm koridor boşaltılıyor. Demirtaş’ın koridorlarda herhangi bir tutsağı görmesi mümkün değil.
Bir gün ben telefon saati için koridordaydım. 10 dakikalık telefon hakkımı kullanırken birden gardiyan bana ve diğer mahkuma ‘arkanızı dönün’ dedi. Döndüm ama ne olduğunu da anlamaya çalıştım. Hızlıca dönüp baktığımda koridorun ta öbür ucunda Demirtaş’ın çıkarıldığını gördüm. Bir hayli uzak bir noktada olmamıza rağmen arkamızı dönmemizi istediler. Biz koridorun en başındayız o en sonunda. Bizi görmesine bile tahammülleri yoktu.”
Demirtaş resim atölyesine gideceği zaman atölye boşaltılıyor
Edirne, yüksek güvenlikli bir F tipi cezaevi. Yani en ağır suçlular bu cezaevinde. İletişim olanakları tüm mahkumlar için olabildiğince sınırlı. Ama Demirtaş ve Mızraklı için daha da sınırlı. Onlar hapis içinde hapisteler, tecrit içinde tecritteler.
Tutuklu ve hükümlülerin haftada bir saat sohbet, spor, etkinlik hakları bulunuyordu. Biz Demirtaş resim kursuna gittiği için bu hakkımızı orada kullanmak istedik. Halı saha yerine resim kursuna gidersek onunla karşılaşabileceğimizi düşündük.
Ama öğrendik ki Demirtaş resim atölyesine gittiği gün atölye boşaltılıyormuş. O ve Selçuk Başkan dışında kimse gidemiyormuş o gün atölyeye.
Demirtaş hangi faaliyete çıkıyorsa sadece Selçuk Başkan’la çıkıyor. Birbirlerinden başka hiç kimseyi görmüyorlar. Bizler mesela revire giderken pek çok kişiyi görüp selamlaşıyoruz. Kısa sürelerde sohbet ediyoruz. Cezaevinde bu tip iletişimler çok önemlidir. Ama onlar hiç kimseyi göremiyor.
Belki Selahattin Başkan kendi durumuna çok dikkat çekmemek için detaylı anlatmıyor ama zaten insanlık dışı olan F tipi cezaevinde onlar çok daha beterini yaşıyor.
Hücresi gece boyunca aydınlatılıyor
Demirtaş ve Mızraklı’nın 2 kişilik hücresi gece boyunca projektör ile rahatsız edici şekilde aydınlatılıyor. Mahkumlar arası insani iletişimden de Demirtaş ve Mızraklı mahrum bırakılıyor.
Hemen tüm mahkumların hücre avlularından birbirlerine not atarak haberleşmesine müsamaha gösterilirken Demirtaş’la iletişim kurmak son derece zor.
Rögar komşuluğu
Mazgallara vurarak ve seslenerek komşu hücredekilerle tanışmak bir cezaevi geleneğidir. Bir süre sonra Demirtaş’la rögar komşusu olduğumuzu anladık ve çok sevindik.
Bize hemen ‘Bir ihtiyacınız var mı? Paranız var mı? Avukatınız var mı? Hukuki olarak danışmak istediğiniz bir şey var mı? Ailenizle görüşebiliyor musunuz?’ diye sordu.
Bizden önce rögar komşusu olan bir arkadaşımızın maddi sorunları vardı. Avukatı yoktu, ailesinin görüşe gelebilecek imkanı yoktu. Bu arkadaşımıza avukat ayarladı. Ailesinin Diyarbakır’dan Edirne’ye görüşe gelmesini sağladı. Ama bu iletişim fark edilince arkadaşımız başka bir hücreye geçirildi.
Her akşam saat 17:00’de avlular kapanırdı. Avlular kapanmadan bir saat önce de Selçuk Başkan’la Selahattin Başkan saz çalıp türkü söylemeye başlarlardı. Onları duyabilen tüm mahkumlara moral olurdu bu kısa konser.
Mazgaldan sohbete ilk başladığımızda büyük bir nezaketle ‘Biz akşamları saz çalıyoruz, rahatsız olur musunuz?’ diye sordu. ‘Olur mu hiç öyle şey’ deyince de ‘O zaman belki istek yaparsınız, eşlik edersiniz’ dedi.
İyi, kötü pek çok duygumuzu, sorunlarımızı, mutluluklarımızı paylaştık. Günlük sohbetler ettik. Bu iletişimi fark eden gardiyan müdahale etti ve hemen ertesi gün hücremiz değişti." (Kısa Dalga)