Ülkü Ocakları'nın eski genel başkanı Sinan Ateş cinayetiyle ilgili soruşturma gündemdeki yerini koruyor. Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, Sinan Ateş davasının ek dosyalarında, 13 Nisan 2023'te Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği'nin tetikçi Eray Özyağcı’nın cezaevindeki görüşmeleri sesli ve görüntülü şekilde kaydedilmesine karar verdiğini yazdı. Kararın gerekçesi şöyleydi:
"Ankara’ya hayatında ilk defa cinayet sebebiyle gelen şüpheli Eray Özyağcı ve diğer şüpheliler ile maktul arasında herhangi bir husumet tespit edilmedi. Bu itibarla olayın azmettiricisinin tutuklu şüpheli Eray Özyağcı ile irtibata geçme ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğu, somut delillerin varlığının mevcut olduğu ve şu ana kadar yapılan çalışmalarda bu konuda başka suretle delil elde edilmesinin imkânsız olduğu değerlendirildi...."
Pehlivan yazısının devamında şu bilgileri aktardı: "Başsavcılık kararı, Eray Özyağcı’nın tutuklu olduğu Sincan Cezaevi’nden sorumlu Jandarma Komutanlığı’na iletti. Jandarma da iki personeline bu kararı 19 Nisan 2023’te bildirdi ve aynı gün takip başladı.
İlk başta, tetikçi Özyağcı’nın avukatlarıyla görüşme yapacağı odaya iki ayrı ses kayıt cihazı gizlendi. Üç haftalık yasal takip süresi bitince beş kez birer hafta uzatma kararı verildi. 13 Nisan’da verilen karar gereği başlayan gizli kayıtlar, 6 Haziran’da son buldu.
Avukat odasına konulan iki ayrı cihaza, 5 Mayıs 2023’te bir ses kayıt cihazı daha eklendi. Aradan dört gün geçince de avukat görüşme odasını gören koridordaki duvar saatinin içine bir gizli kamera yerleştirildi.
Şu sorunun yanıtı yoktu: Alınan ilk mahkeme kararında da tetikçi Özyağcı’nın görüşmelerinin görüntülü de kaydedileceği yazıyorken gizli kameranın konması için neden 20 gün beklendi?
Cezaevindeki gizli takip yasal sürede dolduktan nedense bir ay sonra, yani 6 Temmuz 2023’te tüm ses kayıtları ve görüntüler imha edildi.
Karar metninde özetle şu yazıyordu: “Teknik araçlar vasıtasıyla elde edilen tüm ses ve görüntüler, suç unsuru oluşturacak nitelikte olmaması nedeniyle geri getirilemeyecek şekilde imha edilmiştir.”
Avukatla görüşme odasına ilk ses kayıt cihazları 19 Nisan’da konulmuştu. Tutanağa göre, bu ses kayıt cihazlarında toplam 14 saatlik kayıt vardı.
5 Mayıs’ta, yani çok daha sonra aynı görüşme odasına eklenen ses kayıt cihazında nasıl 20 saatlik ses kaydı olabiliyordu?
İki ayrı yerleştirme arasındaki 16 günlük fark, son ses kayıt cihazında daha az veri olmasını gerektirmiyor muydu? İmha tutanağında aksi görülüyorsa bu ilk yerleştirilen cihazlardaki bazı konuşmaların illegal şekilde silindiği anlamına mı geliyordu?
Her ne kadar, Eray Özyağcı’nın avukatıyla cinayete dair bir şey konuşmadığı iddia edilse de imha tutanağındaki veriler oldukça şüphe uyandırıyor. Sahi, aslında neleri sildiniz?" (Kısa Dalga)