Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) yıllardır azalma trendinde olan nükleer silahlanmanın yeniden artacağı tahmininde bulundu.
SIPRI bugün açıkladığı yıllık raporunda dünyadaki nükleer başlık sayısını 12 bin 705 olarak ifade etti. Rusya ve ABD dünyadaki nükleer başlıkların yüzde 90'ına sahip. Rusya'daki başlık sayısının 5 bin 997, ABD'de ise 5 bin 428 olduğu tahmin ediliyor. Her ne kadar her iki ülkede de Ocak 2021'den Ocak 2022'ye kadar geçen süre içinde nükleer başlık sayısı gerilemiş olsa da bu durumun orduların yıllardır ıskartaya çıkarttığı nükleer başlıkların demonte edilmesinden kaynaklandığı belirtildi. Kullanılabilir durumda olan başlıkların sayısının ise görece sabit kaldığı ifade edildi. Enstitü nükleer başlık sayılarının gelecek on yıl içinde yeniden artacağı tahmininde bulundu.
SIPRI uzmanlarından Hans M. Kristensen "Soğuk Savaş'ın sonundan beri nükleer silahların azalmasında sona gelindiği yönünde açık bir işaret var" dedi. Diğer bir SIPRI uzmanı olanı Matt Korda da nükleer silahlara sahip 9 ülkede hemen ve somut silahsızlanma adımları atılmaması halinde dünyadaki nükleer silahların sayısının Soğuk Savaş'tan beri ilk kez yeniden artabileceğini söyledi.
SIPRI raporuna göre hem ABD hem de Rusya nükleer başlık, taşıyıcı sistemler ve üretim tesislerinin modernizasyonu için kapsamlı ve masraflı programlar yürütüyor. Aynı durum nükleer silahları olan İngiltere, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan, İsrail ve Kuzey Kore için de geçerli.
SIPRI'ye göre bu ülkelerin hepsi yeni silah sistemleri ya geliştirdi ya konuşlandırdı ya da bunları yapacağını açıkladı. Bu ülkelerden hiçbiri nükleer silahsızlanma niyeti taşımıyor. Çin nükleer silah cephaneliğini kapsamlı bir biçimde geliştirmeyi önüne koydu. İngiltere ise 2021 yılında nükleer silah envanteri için koyduğu üst sınırı yukarı çekeceğini duyurdu.
Yıllardır dünya genelinde nükleer silahların sayısı sürekli olarak azalıyor. Dünyadaki nükleer silah sayısı Soğuk Savaş'ın sürdüğü 1980'li yıllarda mevcut olan nükleer silah miktarının sadece beşte biri düzeyinde. Ancak geçen yıl SIPRI modern nükleer silahlara doğru yeni bir trend olduğunu tespit etmişti.
EYLEMLER AÇIKLAMALARA UYMUYOR
Almanya'nın nükleer silahları bulunmuyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin ise yılın başında Ocak ayı başında ortak bir açıklama yaparak "Nükleer bir savaşın kazanılamayacağını ve hiçbir zaman yürütülmemesi gerektiğini vurguluyoruz" demiş ve nükleer silahların yayılmasını engelleme güvencesi vermişlerdi. SIPRI ise bu açıklamaya karşın beş ülkenin de nükleer cephaneliklerini genişlettikleri ya da modernize ettikleri uyarısını yaptı. Örneğin Rusya 24 Şubat tarihinde başlattığı Ukrayna savaşı sırasında nükleer silah kullanımına başvurabileceğini açıkça ifade etti.
'NÜKLEER SİLAH KULLANIM RİSKİ SOĞUK SAVAŞ'TAN BERİ EN ÜST SEVİYEDE'
SIPRI Direktörü Dan Smith "Her ne kadar geçen yıl nükleer silahların kontrolünde ve nükleer silahsızlanmada bazı önemli adımlar atılmış olsa da şu anda nükleer silah kullanım riski, Soğuk Savaş'ın zirvede olduğu dönemden bu yana en yüksek seviyede" dedi.
SIPRI uzmanı Kristensen de Ukrayna savaşının dünyadaki nükleer silahlanma trendine katkı yapacağı tahmininde bulundu. "Ruslar konvansiyonel silahlı kuvvetlerinin düşündükleri kadar iyi olmadığını görüyorlar" diyen Kristensen Moskova'nın bu nedenle gelecekte nükleer silahlara daha fazla başvurabileceğini kaydetti. NATO'nun da Ukrayna Savaşı esnasında nükleer silahların önemini fark ettiğini sözlerine ekledi.
Kristensen nükleer bir çatışma riskinin de Ukrayna Savaşı ile birlikte arttığı kanaatinde. Ukrayna Savaşı'nın Rusya ile NATO arasında bir çatışmaya dönüşebileceğini belirten SIPRI uzmanı, Hindistan ile Pakistan arasında süren anlaşmazlığa, Çin-Hindistan sınırında sürekli büyüyen düşmanlıklara ve Kuzey Kore'nin nükleer silahlanma çabalarına da dikkat çekti.
"Tüm bunlar üst üste ekleniyor. O nedenle şu anda son derece güvencesiz bir durumda bulunduğumuzu söyleyebiliriz" diyen Kristensen en başta nükleer güçlerin kullandıkları dilde nükleer silah kullanacakları yönündeki ifadelerden vazgeçmesi gerektiğini belirtti.