Türkiye siyasetindeki son gelişmeleri yorumlarken “siyasal ve ekonomik sorunlar”a dikkat çeken Ali Haydar Fırat, ülkedeki temel problemlerin ötelenemez hale geldiğini ve bunun doğal sonucu olarak farklı siyasi aktörlerin ortaya çıktığını söylüyor. Fırat, şöyle devam ediyor: “Türkiye'de yerel olarak siyasal kurumların Türkiye'nin tarihsel sorunlarına çözüm üretmedikleri müddetçe bir krize girdiklerini görüyoruz. Nedir bu Türkiye'nin temel tarihsel sorunları; birincisi Kürt sorunu. Bu bir iç mesele değil bir bölge ve dünya meselesi haline gelmiştir. Dolayısıyla sorunun bölgesel, uluslararası bir sorun olduğunu kavrayan, anlatan bir politikanın olmadığını ya da herhangi bir yapı tarafından dile getirilmediğini düşünüyorum. Siyasal ve ekonomik problemler var. Prensipte Türkiye'nin genel siyasetinin net ve çok köşeli bir biçimde çizilmesi gerekiyor, çünkü Türkiye'nin bu tarihsel meseleleri, ister toplumsal barışı deyin ister siyasal ister ekonomik barışı deyin ertelenemez ve ötelenemez bir nitelik taşımaktadır. O yüzden çok farklı siyasal aktörlerin devreye girdiğini görüyoruz. Farklı istatistikler şunu gösteriyor, bir Türkiye'de yaşamaktan memnun olmayan başka bir ülkede elbette Avrupa'da yaşamak isteyen geniş kesimler olduğunu biliyoruz. Hangi partiye oy verirsiniz sorusuna kararsızım diyenlerin arttığını görüyoruz. Burada ortaya farklı siyasal aktörlerin çıkıyor olması normal, çünkü insanlar mevcut siyasal yapılar, partiler, aktörler beni yeterince temsil etmiyor diyor. Bunun üzerine kafa yormak lazım.” “Kriz değil çöküş” “Türkiye'de yalnızca ekonomik bir kriz yok, siyasal bir kriz de var” diyen Fırat, şöyle devam ediyor: “Aslında kriz ifadesi de Türkiye'yi yeterince anlatmıyor, çünkü kriz dediğiniz şeyin geri dönüşü olabiliyor, yeni bir formülasyonu olabiliyor, geçmişe dönme ihtimali olabiliyor. O nedenle çöküş daha bence bu süreci anlatıyor. Türkiye kurumsal ve siyasal olarak ciddi bir çöküşün eşiğinde. Tarihinde bu denli ekonomik olarak borçlandığı ya da diplomatik olarak savrulduğu ya da siyasal olarak bu denli kamplara bölündüğü ki son İzmir depreminden sonra ortaya çıkan süreçlere hep birlikte tanıklık ettik. Sadece fay hatlarından enerji ortaya çıkmıyor, aynı zamanda toplumun, kitlelerin birbirine duyduğu nefret ve öfke de ortaya çıkıyor. Şimdi bütün bunların toplamında bir çöküş emaresi görülüyor. “ “Yeni bir siyasete ve anlayışa ihtiyaç var” Fırat, böyle bir tabloda yeni aktörlerin ortaya çıkmasının normal olduğunu söylerken, şu uyarıları sıralıyor: “Türkiye'nin daha önce yaşadığı seçimler gibi bir seçimle karşı karşıya değiliz yani Türkiye seçime girecektir ve kazanan iktidar olacaktır gibi bir durumda değiliz. Türkiye her anlamda ciddi bir krizin hatta çöküşün içerisindedir, bunu toparlayacak ülkeyi demokratik olarak, özgürlükçü ve eşitlikçi bir temelde belli bir yola, yörüngeye oturtacak bir siyaset üretilmediği müddetçe bu çöküş sürecinin daha da derinleşeceğini beraberinde Türkiye'nin daha kapsamlı ve derin sorunlarla karşı karşıya kalabileceğini düşünüyorum. “CHP iktidar olma söylemeni inşa etmeli” Yeni bir siyasete ve anlayışa ihtiyaç var, çünkü Mevcut AK Parti siyasetinin ya da Cumhur İttifakı'nın Türkiye'nin siyasal yelpazede ister içeride ister dışarıda yenisini üretecek bir potansiyele sahip olduğunu düşünmüyorum. O yüzden alternatiflerin bunun üzerine iyi düşünmesi lazım. Başta CHP'nin. Sadece muhalefet olma değil, iktidar olma stratejisini, siyasetini, söylemini inşa etmesi gerekiyor. Bunu yaparken de özgürlükçü, eşitlikçi temelde, dayanışma temelinde bütün kesimleri içerisine alacak yeni bir kurguya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bunu cesaretle dile getirecek bir siyaset ancak Türkiye'nin önünü açabilir diye düşünüyorum. Türkiye'de siyasetin bir karşılık bulması açısından, aktörlerin kendilerine toplumda bir karşılık inşa etmeleri açısından bütün bu çöküş sürecini çok iyi analiz etmeleri gerekiyor. Aynı zamanda bu çöküşten toplumu kurtaracak ülke yönetme iradesini ortaya serecek bir siyaset üretmesi gerekiyor. Bunu başaramadığı müddetçe de kriz daha da derinleşecektir. “İktidar Millet İttifakı’na müdahale ediyor” Fırat, iktidarın kendi cenahına söyleyecek yeni bir sözü olmadığını ve siyasette iki yolu tercih ettiğini savunuyor: “Birincisi yasalarla, meclisle ve devletin bir takım yasalarını da arkalarına alıp seçim sistemini değiştirmek ikincisi de karşısındaki bloğu değiştirip dağıtmak. Türkiye'de Cumhur İttifakı'nın derdi aslında çok kesimlerden oy almak değil, mümkün mertebe yüzde 51'i almak. O yüzden farklı siyasal yapılarla ve aktörlerle ilişkisini bu düzlemde yürütüyor. Millet İttifakını ya da kendisi dışındaki bloğu dağıtmak, parçalamak, orada bir kriz olduğunu anlatmak açsından sürekli müdahalelerde bulunuyor. Günü geliyor CHP ile ilişkili bir takım iddialar olduğunu görüyoruz, yeri geliyor İYİ Parti, yeri geliyor Saadet Partisi ya da HDP. Bütün bu partilerle uzak yakın farklı ilişki de olan aktörleri devreye sokarak ya da o aktörler üzerinden bir tür tartışma gündemi yaratarak ciddi bir biçimde Millet İttifakı'nın ya da kendisi dışındaki aktörlerin krizde olduğunu, bu ülkeyi yönetemeyeceğini ifade etmeye ya da ettirmeye muazzam bir çaba harcıyor. “Asıl figür AKP değil Bahçeli” Buradaki başat figür sanıldığı gibi AK Parti değil. Başat figür Devlet Bahçeli ve MHP. Türk siyasetinin giderek MHP ve daha milliyetçi bir eksende bir biçimiyle HDP ve dikkat edin tüm tartışmalarda HDP bir biçimiyle ilişkilendiriliyor. Son Ümit Özdağ krizi de bununla ilişkili bir durum.”
Siyaset bilimci Ali Haydar Fırat: CHP iktidar olma söylemini inşa etmeli
Siyaset bilimci Ali Haydar Fırat, Türkiye’de kararsızların giderek arttığını belirterek, “Aslında kriz ifadesi de Türkiye'yi yeterince anlatmıyor. Bir çöküş emaresi görülüyor. Yeni bir siyasete ve anlayışa ihtiyaç var. Aktörlerin, toplumu bu çöküşten kurtaracak bir siyaset üretmesi gerekiyor