Tayfun Kahraman: Doktorlarımın talebi 27 aydır işleme alınmadı

Gezi davasından tutuklu olan Tayfun Kahraman, MS hastalığının tedavisi için doktorlarının talebinin 27 aydır işleme alınmadığını kaydetti.

Kısa Dalga - Gezi davasında 18 yıl hapse mahkum edilen ve yaklaşık 2,5 yıldır Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan şehir plancısı Tayfun Kahraman’ın geçen günlerde multiple skleroz (MS) hastası olduğu manşetlerde yer aldı.

Gerçek Gündem’den Tuğba Özer’in sorularını yanıtlayan Kahraman, cezaevinde kendisi gibi kronik rahatsızlığı olan biri için uygun ortamın sağlanmasının imkansız olduğunu söyledi.

Tayfun Kahraman cezaevi görüşünde eşi ve kızıyla birlikte

‘Özgürlüğümün normalleşmenin kilometre taşlarından biri olacağını düşünüyorum’

31 Mart Seçimleri’nden sonra başlayan ‘normalleşme’ sürecinden CHP lideri Özgür Özel, sıklıkla Tayfun Kahraman’ın tutukluluğunu gündeme getirdi. Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesinde de konunun aktarıldığı belirtildi.

Kahraman, normalleşme sürecini şöyle değerlendirdi:

“Türkiye’de bir tıkanma yaşadığımız açık. Ekonomik olarak, siyasi olarak, sosyal olarak bir devrin sonuna geldiğimizi düşünüyorum. Politika, özünde bu tıkanıklıkları aşma ve toplumu doğal gelişme mecrasına taşıma sanatı. En nihayetinde; mücadele ve müzakere ile elde edilecek her türlü demokratik kazanım sadece muhalefete değil tüm Türkiye’ye kazanım sağlayacak. Bu anlamda, Silivri’deki Tayfun olarak değil, geleceğini bu topraklarda gören bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, evladını bu ülkede yetiştiren bir aile babası olarak da bu süreci anlamlı ve olumlu buluyorum.

Kendimle ilgili olarak ise, demin bahsettiğim tıkanmanın sonucu olarak Türkiye’de adaletin terazisi bozuldu, hatta kırıldı dersem abartmış olmam sanırım. Her gün televizyonda onlarca suç kaydı olan şahısların yeni suçlar işlediğini izlerken, hukuksuzca yıllardır içeride tutulmamı başka türlü açıklayamam herhalde. Bu nedenle, masumiyetimin tüm Türkiye tarafından bilindiği bir davadan 27 ay gibi uzun süredir içeride tutuluyor olmam bir hukuk ayıbı olarak orta yerde duruyor. Normal bir hukuk düzeninde, ailemle birlikte, görevimin başında olurdum. Hiçbir anormalliğin sürdürülebilir olduğuna inanmıyorum. Bu nedenle, öyle ya da böyle normalleşmenin zorunlu olduğunu ve benim özgürlüğümün de bu normalleşmenin kilometre taşlarından biri olacağını düşünüyorum.”

Cezaevinde neler yapıyor: ‘Milli takım bizi gururlandırdı’

Tayfun Kahraman, “Cezaevinde vaktiniz nasıl geçiyor?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

“Hayatım boyunca disiplinli bir insan oldum, bu özelliğimi burada da sürdürüyorum. Zamanımı mümkün olduğunca verimli geçiriyorum, sınırlı mekanın elverdiği kadar düzenli spor yapıyorum. Beslenmeme de olabildiğince dikkat ediyorum. Çokça okuyorum, yazıyorum. Avluda düzenli yürüyüş yapıyorum.

En başta kızımdan gelen, annesinin kaleme aldıkları olmak üzere, mektupları okuyup onlara cevap vermek başlı başına bir mesai. Haftalık görüşler ve telefon konuşmalarını beklerken zamanı hızlandırmak için kendimi meşgul edecek şeyler üretiyorum. Akşamları tartışma programlarını ve belgeselleri izliyorum, güzel filmler denk gelirse onları kaçırmamaya çalışıyorum. Son dönemde, tabii, herkes gibi milli takımın maçlarını takip ettim. Gerçekten iyi oynadılar, son ana kadar ellerinden geleni yaptılar ve bizleri gururlandırdılar.”

Cezaevinde hasta olmak: Doktorlarımın talebi 27 aydır işleme alınmadı

Cezaevi şartları, Tayfun Kahraman’ın MS hastalığının tedavisini güçleştiriyor. Kahraman, “Cezaevinde MS hastası olmak nasıl bir şey? Yaşadığınız zorlukları anlatır mısınız? Tedavi hakkınıza yönelik kısıtlamalar uygulanıyor mu?” sorusuna şöyle yanıt verdi:

“Cezaevi şartları belli. Yani kronik rahatsızlığı olan biri için uygun ortamın sağlanması imkansız. Normalde seyri gündelik hayatımı etkilemeyen düzeydeki hastalığım, bu süreç uzadıkça ailemden ayrı olmanın neden olduğu stresle birleşerek bir atağa neden olabilir, belli sıkıntılara yol açabilir kaygısı yaşıyorum tabii ki. Doktorların tavsiyesiyle her ne kadar düzenli spor yapmaya çalışsam da dört duvar arasında bu belli bir yere kadar oluyor. Rahatsızlığımı 2005 yılında Relapsing Remitting MS (Tip 1) tanısı teşhis eden ve o günden bu güne dek takibinde olduğum İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı’ndan doktorlarımın birkaç kez ilgili makamlara iletmiş oldukları ‘en az her gün kullandığım ilaç kadar egzersiz ve hareketimin önemli olduğunu belirten ve bununla beraber cezaevinde her gün spor saatlerimin ayarlanması ile egzersiz yapabilmemin sağlanması talebi’ 27 aydır işleme alınmadı.” (Haber Merkezi)

Gündem Haberleri