Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve barolar, "Şiddete ve angaryaya karşı meslek onurunu ve emeği savunmak için" diyerek Ankara’da Anıtpark’ta “Büyük Savunma Mitingi" düzenledi.
TBB’nin Balgat’ta bulunan binası önünde toplanan avukatlar Anıtpark’a yürüdü. Mitingte avukatlar “Savunmayı savunuyoruz”, “Eşit işe eşit ücret”, “Angaryaya hayır, şiddete son”, “Çoklu baroya hayır”, “Avukat güvende değilse yurttaş tehlikede”, “Savunma boyun eğmeyecek”, “Hak aramanın vergisi olmaz”, “Stajyer avukatlara hazineden ücret”, “Bağımsız yargı, bağımsız baro”, “CMK ücretleri AAÜT'ye eşitlensin”, “AYM kararları uygulansın” gibi taleplerin yer aldığı dövizleri taşıdılar.
Hatay Barosu: Sesimizi duyuyor musunuz?
Hatay Barosu, miting alanına "Sesimi duyuyor musunuz" diyerek girdi ve "Deprem değil cinayet" sloganlarını attı. Miting alanında Hatay Barosu büyük alkışlarla karşılandı. Öte yandan, Adalet için Hukukçular Derneği “Can Atalay’a Özgürlük” pankartı ile Çağdaş Hukukçular Derneği ise “Tutuklu Avukatlara Özgürlük” pankartı ile alana giriş yaptı.
Genç Avukatlar: Savunma hakkı kutsaldır, genç avukatlar olarak susmadık, susmayacağız
Genç Avukatlar Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi açıklandı. Sonuç bildirgesi Van Barosu’ndan Mehmet Salih Coşkun ve Yozgat Barosu’ndan Sevde Nazlıcan Sargın tarafından açıklandı. “Bizler geç avukatlar olarak mesleğin geleceğiyiz” denilen açıklamada genç avukatlar sorunlarını şu sözlerle anlattı:
“Mesleğimizin ekonomik sıkıntıları için halkımızın refah seviyesinin yükseltilerek savunma hakkının korunması sağlanmalıdır. Temel ofis giderleri ve abonman sözleşmelerinde genç avukatlara indirim sağlanmalı, vergi muafiyeti artırılmalıdır. Tarafımızca hak olan ücretlerin ödenmemesi emeğimizin sömürüsü haline gelmiştir. Kolluk personellerinin keyfi uygulamaları nedeniyle meslek onuruna uygun mesleğimizi icra edemiyoruz. Savunma hakkı kutsaldır, genç avukatlar olarak hiçbir zaman susmadık, susmayacağız.”
''Cumhuriyet hukukuna sahip çıkmak görevini ruhunda ve vicdanlarında taşıyanlarız''
Genç Avukatlar Çalıştayı’nın sonuç bildirgesinin açıklanmasının ardından TBB Başkanı Erinç Sağkan söz aldı. Miting alanındaki kalabalığı işaret eden Sağkan “Bu tablo Cumhuriyet’in neden ilelebet payidar kalacağının göstergesidir” diyerek sözlerine başladı.
“Biz avukatız; mevcudiyeti yüzlerce insan ömrüne tekabül eden, dünyanın en kutsal mesleklerinden birinin düğmesiz bir cübbeyle birbirine eşitlenmiş üyeleriyiz. Biz avukatız; hayatını hak mücadelesine adamış; anayasal düzeni korumak, Cumhuriyet hukukuna ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkmak görevini ruhunda ve vicdanlarında taşıyanlarız. İnsan haklarına dayalı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkelerini temel alan Cumhuriyetimizi ilelebet yaşatmayı sorumluluğu ve zorunluluğu olarak gören hak savunucularıyız” diyen Sağkan, şöyle konuştu:
“Kula kul değil, birey olma hakkının hiçbir baskı düzenine vakfetmemek üzerine yemin etmiş meslek grubuyuz”
“Biz avukatız; savaşların ve hüznün coğrafyasının tam ortasında, Cumhuriyet’in bizlere sağladığı kula kul değil birey olma hakkının, özgürlüğün, eşitliğin, insan onurunun ve hukuk devletinin zerre-i miskal kadarını hiçbir zümreye, kişiye ya da baskı düzenine vakfetmemek üzerine yemin etmiş meslek grubuyuz. Biz avukatız ve tarafız; haksızlığın kimden geldiğine ve kime dönük olduğuna bakmaksızın adalete erişimlerine engel olunanların ve sesi kısılmaya çalışılan kim varsa onun yanındayız.
“Bu cübbe sadece ülkemizde değil, İsrail’in Gazze’de yaptığı katliama karşı filistinli sivillerin de kalkanı oldu”
Üzerimizde bizi birbirimize eşitleyen düğmesiz cübbelerimize iyi bakınız. İşte bu cübbe; yağmurda, soğukta, direnişte ama en çok umutta vücut buldu. Bu cübbe, barolarımızın bölünmemesi, mesleğimizin itibarının korunması için omuz omuza direnirken, barınağımız ve çatımız oldu. Bu cübbe, bütün darbe dönemlerinde darbecilere karşı yurttaşlar için kalkan, ortadan kaldırılmaya çalışılan hak ve özgürlükler içinse son sığınak oldu. Bu cübbe sadece ülkemizde değil bugün İsrail’in Gazze’de yaptığı katliama, soykırıma karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde yaptığımız başvuru ile Filistinli sivillerin, kadınların ve çocukların da kalkanı oldu.
''Şiddet sarmalına dur demek için buradayız''
Biz, dünya çapında Tehlikedeki Avukatlar Günü’nün iki kez ve üst üste kendilerine ithaf edildiği bir ülkenin avukatlarıyız. “Avukat” olmanın tarihini baştan yazan, dünyanın geri kalanına avukatların nasıl mücadele etmeleri gerektiğini öğreten meslektaşlarımız ve mesleğimiz fiziksel, psikolojik ve ekonomik olarak ağır tehdit ve tehlike altındadır. Biz bu şiddet sarmalına artık dur demek için, tek bir kayba daha tahammülümüz olmadığı için buradayız!
''Mesleğimiz ağır bir ekonomik tehdit altında''
Mesleğimiz ağır bir ekonomik tehdit altındadır! Bu tehdit, stajyer meslektaşımdan genç meslektaşlarıma, kamuda görev yapan meslektaşlarımdan bütünsel olarak tüm avukatlara sirayet etmiş ve mesleğimizin sürdürülebilirliğini tehlikeye sokmuştur. Bugün artık avukatın emeğini ve hakkını savunmak için buradayız. Biz bugün nitelikli hukuk eğitiminin olmazsa olmazlığını haykırmak için buradayız! Her yıl mesleğe katılan 20 bin avukatla bu sistemin sürdürülebilmesinin mümkün olmadığını daha güçlü dile getirmek için buradayız! "Bu sorun yalnızca avukatın değil, aynı zamanda senin de sorunun ey yurttaşlarımız" demek için buradayız! Bu gidişat hiç iyi gidişat değil, uyarmak için buradayız.''
''Sefalet ücretlerinin ayıbını üstlenmeyeceğimizi göstermek için buradayız''
CMK ücretlerine değinen Sağkan, “Meslektaşımın eline geçen net ücretleri veriyorum: Soruşturma aşamasındaki görevlendirmelerde 1.528 TL, Asliye Ceza görevlendirmesinde 2.640 TL, Ağır Ceza görevlendirmesinde 4.700 TL..! Öyle her ay cebine havadan giren paradan değil, yıllarca sürecek, maddi manevi yükü olan bir dosya için meslektaşımızın emeğinin karşılığı olarak reva görülen miktardan söz ediyoruz. Peki, aylık olarak ödenen en düşük Bağ-Kur primi ne kadar? 6.900 TL! Bugün biz, bu sefalet ücretlerinin ayıbını üstlenmeyeceğimizi göstermek için buradayız! Ailelerimizle, çocuklarımızla, sevdiklerimizle geçireceğimiz zamanlardan feragat ederek adalet adına üstlendiğimiz onurlu görevin karşılığının bu olamayacağını haykırmak için buradayız!” ifadelerine yer verdi ve şöyle devam etti:
“Biz hukuk devleti diye haykırırken anayasasızlaşmaya doğru yol alınıyor”
“Bugün ülkemizde AİHM kararlarının, AYM kararlarının uygulanmadığı bir dönemi yaşıyoruz. Sayılar ve istatistiki veriler üzerinden bir değerlendirme yapamayız. Çünkü tek bir dosyaya ilişkin kararın uygulanmaması bile yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü bakımından büyük bir kaygı duymak için yeterlidir. Henüz geçtiğimiz Kasım ayında Anayasa Mahkemesi önünde, hukukun ve anayasanın üstünlüğünü savunmak için bir aradaydık. Anayasa Mahkemesinin meslektaşımız Can Atalay hakkında verdiği kararın bağlayıcılığını anlatmaya çalıştık. Ne yazık ki, geldiğimiz noktada meslektaşımız Anayasa Mahkemesinin ihlal kararına rağmen hâlâ cezaevinde tutuluyor. Biz hukuk devleti diye haykırırken kanun devleti bile olmaktan uzaklaşılıyor, anayasasızlaşmaya doğru yol alınıyor.
“Hukuk devleti için, yargı bağımsızlığını savunmak için buradayız”
Ülkemizde bağımsız yargının, adil yargılanma hakkının, hukukun üstünlüğünün en güçlü savunucusu her zaman biz avukatlar olduk. Yine bugün de hukuk devleti için, yargı bağımsızlığını savunmak için buradayız.”
Köroğlu: İktidarın teslim alamadığı tek bir kurum kaldı o da savunma ve savunmanın örgütü
Sağkan’ın ardından konuşan Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu da “Hiçbir zaman hukuk devleti olmadık aslında biz ancak artık yasa devleti bile değiliz. İktidar TBMM’den çıkan yasalara uymuyorsa hukukun üstünlüğü diye bildiğimiz her şeyin değeri iktidarın gözünde çöp kadarsa geride yaşatacağınız bir hayat kaldı mı? Ama biz buradayız işte. Çünkü teslim alamadıkları tek bir kurum kaldı o da savunma ve savunmanın örgütü. Her şeye rağmen biz dara düşen herkesin umudu olduk. İktidarları bu kadar huzursuz eden hukukun üstünlüğünü tanımamız” ifadelerine yer verdi.
Mansur Yavaş: Adalete olan inancınız bizi ayakta tutuyor
Mitinge gelerek avukatlara desteklerini sunan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “Ülkede en çok ihtiyacımız olan adalete olan inancınız bizi ayakta tutuyor. Sığınacağımız tek şey adalet. Bu mücadelenizi sonuna kadar desteklediğimi ifade etmek isterim” dedi.
Diyarbakır Baro Başkanı Eren: Barışın egemen olduğu, savunmanın susturulmadığı yarınlar diliyorum
Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Nahit Eren de Tahir Elçi’yi anarak sözlerine başladı. Hukukun üstünlüğünün rafa kaldırıldığı, adil yargılanma hakkının kullandırtılmadığı bir ülkede savunma hakkının da önemi bilinmiyor. Baskıyla, katlederek ve ekonomik olarak sindirmeye çalıştığınız avukatlar hiçbir zaman boyun eğmeyecek. Barışın egemen olduğu, savunmanın susturulmadığı yarınlar diliyorum. İyi ki avukatlar var, iyi ki bu ülkede barışı, özgürlüğü ve demokrasiyi savunan sizler varsınız” dedi. Avukatlar bunun üzerine “Tahir Elçi ölümsüzdür” sloganını attı.
İstanbul Baro Başkanı Filiz Saraç: Adliyeler içinde adil yargılamaların yapılmadığı AVM’lere dönüştürüldü
İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç, ise çoklu baroya dikkati çekti ve şunları söyledi:
“Savunmanın etkisiz kılındığı bir sistemde demokrasiden ve hukuktan bahsedilemez. Avukat mesleğinin güçlendirilmesi yurttaşın savunma hakkının da güçlendirilmesidir. Mesleğimizi yapabilmek için büyük bedeller ödüyoruz ama avukatlar korunmuyor. Ülkemiz hukuk kurallarına uymuyor, Can Atalay hala cezaevinde tutuluyor. Adaleti, eşitliği savunan barolar eşitsiz temsil edilmektedir. Bu yanlıştan biran önce dönülmelidir. Adliyeler büyüdü ama içinde adli yargılamalar yapılmayan AVM’lere dönüştü. Savunmanın etkisiz kılındığı bir sistemde demokrasiden ve hukuktan söz edilemez. Cumhuriyet’in değerlerine sahip çıkmak konusundaki mücadelemiz devam edecek.'' (ANKA)