Omicron varyantı nedeniyle önlemleri sıkılaştıran birçok ülke, aşılamalara 5-11 yaş grubundaki çocukları da dahil etti. ABD kasım ayından beri çocukları aşılarken, Polonya 13 Aralık’tan, Macaristan 14 Aralık’tan; Almanya, İspanya, Yunanistan 15 Aralık’tan, İtalya 16 Aralık’tan, Fransa ise 22 Aralık’tan beri 5-11 yaş arası çocukları aşılıyor. Omicron nedeniyle günlük vaka sayısını 70 bine dayandığı Türkiye'de ise aşılama için yaş sınırı halen 12.
BirGün'den Berkay Sağol'a konuşan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu ve Okul Sağlığı Çalışma Grubu Üyesi Dr. Tomris Cesuroğlu da bu duruma dikkat çekerek, şu anda en önemli sorunun aşılama olduğunu söyledi. Dr. Cesuroğlu, "Türkiye'de pasif bir aşılama yaklaşımı izleniyor. Aktif aşılama yaklaşımı izlenmeli, aşı halkın ayağına gelmeli. Okullara, üniversitelere, fabrikalara götürerek aşılama artırılabilir. 12-17 yaş aşılaması da çok yavaş. Okullarda ciddi aşılama kampanyası yapılması gerekiyor. 5-11 yaş aşılaması bir diğer eksiklik. ABD’de ve Avrupa'da birçok ülkede 5-11 yaş grubuna aşılama açıldı. Türkiye’de ise bu yaş grubu çocuklara aşılamanın neden açılmadığını biz gerçekten bilmiyoruz” dedi.
Dünyada 5-11 yaş arası milyonlarca çocuğun aşılandığını ve herhangi bir sorun görülmediğini vurgulayan Cesuroğlu, “Türkiye hızlı bir şekilde 3’te 1’lik uygun dozda aşıyı tedarik ederek, bu açığı kapatmalı. 5-11 yaşa aşı hakkı tanınırsa bu çocukların kesintisiz şekilde eğitime devam etmeleri sağlanabilir" diye konuştu.
HIZLI TEST, EĞİTİM KAYBINI ÖNLER
Dr. Cesuroğlu, gelinen süreçte artık okulların hiç kapanmayan yerler olması gerektiğini vurgulayarak, "Pandemide 2 yıl oldu ve artık aşı, kaynak, bilgi ve tecrübe var. Okulların kapalı tutulması gibi bir konu gündeme dahi gelmemeli” ifadelerini kullandı.
Salgın nedeniyle kapatılan sınıflara ve bu nedenle yaşanan ‘eğitim kaybı’na da değinen Cesuroğlu, şöyle devam etti: “Her çıkan pozitif vakayla binlerce çocuk aralıklarla 1-2 hafta okuldan uzak kalıyor. Eğitim kayıplarını önlemek gerekiyor. Okullardaki önlemler ciddi şekilde sıkılaştırılmalı. Bu önlemlerin başında sınıf mevcutlarının 30’un altına düşürülmesi geliyor. Okullarda mutlaka hızlı antijen testleri uygulanmalı. Çocuklar temaslı olsa bile her gün yapılacak bu hızlı testlerle okula devam edebilir. Hızlı test sonucunda çocuk pozitif çıkarsa veya semptom gösterirse o zaman PCR testine yönlendirilip hastalık doğrulanabilir. Bu şekilde yapılacak bir uygulamayla eğitim kaybını en aza indirmek mümkün."