2023 yılının ilk Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısı gerçekleşti.
"Son 10 yılın en sıkıntılı dönemi"
Sabancı Center'da düzenlenen toplantıda konuşan Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, "Göstergeler ekonomimizin belki de son 10 yılın en sıkıntılı döneminden geçtiğine işaret ediyor. Buna göre, ihracat geriliyor, cari açık artıyor, net rezervler eksiye geçiyor, bütçe açığı büyüyor, hayat pahalılığı satın alma gücünü düşürüyor, yüksek enflasyon bilançoları bozuyor ve işlem maliyetlerini artırıyor, mevduat ve kredi faiz oranları yükseliyor, politika faiz oranının düşüklüğüne rağmen yatırımlar canlanmıyor, TL değer kaybediyor, yabancı yatırımcı gelmiyor. Uzun süredir ilk defa 'ikiz açık' yaşıyoruz" dedi.
DHA'nın aktardığına göre, toplantıdan önce Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile görüştüklerini belirten Özilhan, şunları söyledi:
"Yeni ekonomi yönetimi ile ekonomik istikrarın kısa sürede tesis edilmesini ve ülkenin yeniden hızlı ve sağlıklı bir büyüme patikasına girmesini temenni ediyoruz. Şimdiye kadar yapılan açıklamalar doğrultusunda itibarı yüksek bir ekonomik programın hazırlanarak ilan edilmesi, kilit kurumlara liyakati ön planda tutan ve piyasalara güven veren atamaların yapılması ve Merkez Bankası başta olmak üzere ekonomi politikalarının şekillenmesinde etkili olan kurumların esas görev tanımlarına uygun bir çalışma düzenine girmesi, bu içinde bulunduğumuz tablodan çıkışta çok yardımcı olacaktır.
"Sayın Mehmet Şimşek'le bugün toplantı öncesinde TÜSİAD yönetimi olarak bir araya geldik. Ekonomik durumla ilgili tespit ve önerilerimizi Sayın Bakan'la paylaştık. Açık ve samimi bir toplantı oldu. Sayın Bakanın çalışmalarını tamamladıktan sonra ortaya koyacağı ekonomik programın makroekonomik istikrar yönünde katkı sağlamasını bekliyoruz."
"İstikrar, yapısal reformlar ve hukuk devleti"
Türkiye ekonomisinin sorunlarının çözümü için üç ayaklı bir program gerektiğini söyleyen Özilhan, "Bu üç ayağı makroekonomik istikrar, yapısal reformlar ve hukuk devleti oluşturuyor" dedi.
Özilhan, şöyle devam etti: "Enflasyon şeytanıyla mücadele ve TL'ye güveni yeniden sağlamak birinci önceliğimiz. Ancak enflasyonla mücadelenin yolu TL'ye değer kazandırmaktan geçmiyor. Çünkü TL değer kazanınca, bu durum ister istemez ithalatı ucuzlatıyor, ihracatı pahalandırıyor ve dış açık yükseliyor. 2001 krizi sonrasında yaşadığımız süreç bize bu dersi iyi öğretti. Bu nedenle yurtdışından para girişi yaşanması halinde TL'de ortaya çıkması muhtemel değerlenmenin önünü almak ve döviz akışını piyasada bırakmak yerine zaten zayıflamış olan Merkez Bankası rezervlerini tahkim etmek gerekiyor. Ana hedef enflasyonla mücadele olurken, sıkı para politikası tercihleri büyümede arzu edilmeyen bir yavaşlamaya ve yaşam standartlarında bozulmaya yol açmamalı. Burada maliye politikası devreye girmeli." (Kısa Dalga)