Çalışma temposunun yoğun olduğu günlerde, enerji seviyemizin düştüğünü ve uykulu bir hal aldığımızı hepimiz deneyimlemişizdir. Bu durumda, çoğumuzun aklına ilk gelen şeylerden biri çay veya kahve içmektir. Kafein içeren bu içecekler, enerji seviyemizi artırarak bizi daha uyanık ve zinde hissettirir. Ancak, çay veya kahve içmek gerçekten de en etkili yol mu? Zihin açıklığı için başka yöntemler var mı? İşte bu soruların cevaplarını araştırdık.
Öncelikle, çay ve kahvenin içerdikleri kafein sayesinde uyarıcı etkileri olduğunu belirtmek gerekir. Kafein, beyindeki adenozin reseptörlerini bloke ederek uyanıklık hissi yaratır. Bu nedenle, çay veya kahve içtikten sonra daha enerjik hissederiz. Ancak, bu etki geçicidir ve uzun vadede bağımlılık yapabilir.
Bununla birlikte, çay ve kahvenin bazı olumsuz etkileri de vardır. Öncelikle, fazla miktarda kafein tüketimi uyku düzenimizi bozabilir ve uykusuzluğa neden olabilir. Ayrıca, çay ve kahve asidik içeceklerdir ve mide problemlerine yol açabilir. Özellikle mide hassasiyeti olan kişilerde bu etkiler daha belirgin olabilir.
Peki, zihin açıklığı için alternatif yöntemler nelerdir? BBC Türkçe'den Michael Mosley bu konuyla ilgili dikkat çeken bir yazı yazdı. İşte size o yazıdan derlediğimiz birkaç öneri:
Yorgun ve uykulu olduğumuzda, kafein desteğine ihtiyaç duyduğumuzda aklımıza ilk gelen şey genellikle çay veya kahve içmek olur. Ama acaba çay veya kahve içmek, zihin açıklığı için gerçekten de en yararlı yol mu?
Kafeinin, uyanık kalmak, ayık olmak için ne derece etkili olduğunu, ada çayı, şekerleme, ciklet ve elektrik şoku gibi çok farklı seçeneklerle karşılaştırdık.
Ben çok fazla miktarda çay kahve içerim. Ama kafeinin gerçek etkisini sınamak için Bristol Üniversitesi'nden Prof. Peter Roger'ı devreye soktuk.
Prof. Roger, 20 kişilik bir grup oluşturdu. Bunların 10'u asla kafein almayan kişilerdi. Düzenli kahve içen diğer 10 kişiden ise, en az 12 saat kahvesiz kaldıktan sonra deneye katılmaları istendi.
Her iki grubun zeka kıvraklığı, dikkatini bir noktada yoğunlaştırabilmesi ve beceriklilik düzeyi ölçüldü. Daha sonra deneklere kafeinli içecek verildi. Sonuçlar şaşırtıcı, hatta düş kırıklığı yaratıcıydı.
Prof. Rogers, "Gece boyunca kafein almayan ve aslında düzenli olarak kafein tüketen kişilerde tepki zamanı daha yavaş çıktı. Bu denekler, kafein kullanmayanlara kıyasla daha uykulu ve daha dalgındı" dedi.
Düzenli kafein kullananların durumu, kafeinli içeceklerini içtikten sonra düzeldi ama, sadece kafein almayanların kafeinsiz olarak ortaya koydukları sonuçlar düzeyinde bir ilerleme oldu.
Kafein almayanlara kafeinli içecek içirildiğinde, tepki gösterme süreleri hızlandı ama aynı zamanda daha sinirli ve endişeli hale geldiler.
Prof. Rogers, birçoklarınca düşünülenin aksine, düzenli olarak çok miktarda kahve içmenin zihinsel becerileri artırmadığını ve kafeinle ilgili sorunun hızla bağımlılık yaratması olduğunu söylüyor.
Beyninizi hızla uyandırmak için başka ne yapabilirsiniz?
Bournemouth Üniversitesi'nden Dr. Andy Johnson, öğleden sonraları yaşanan uyku haline çare olarak şeker yenmesinin, ada çayının ve çikletin çare olup olamayacağını araştırdı.
Dr. Johnson'ın seçtiği 24 gönüllüye, sabahki zihin açıklıklarını ölçmek için bazı testler yapıldı. Öğleden sonraysa, gönüllülere gelişigüzel şekilde ciklet, şekerleme, içinde ada çayı bitkisi bulunan hap ve plasebo - içinde herhangi bir etken madde olmayan yalancı haplardan verildi.
Bir saat sonra deneklere gerçekten sıkıcı testler yaptırıldı. Bu süreç hafta boyunca üç kez daha tekrarlandı ve her defasında denekler başka birşey denedi.
Tahmin edilebileceği gibi, yalancı hap pek az fark yarattı. Gönüllüler öğleden sonra yine uykuluydu. Şekerleme yemeleri ise, durumlarını biraz daha kötüleştirdi.
Ada çayı bitkisi
Ciklet çiğnemenin, çiğnerken beyne kan akışının artması yüzünden olsa gerek, şaşıtıcı bir şekilde denekleri keyiflendirdiği görüldü. Hızlı adımlarla yapılacak kısa bir yürüyüş de muhtemelen aynı etkiyi yaratacaktı. .
Ama bu deneyde gönüllülerin performansını gerçekten artıran tek şey, içinde ada çayı bitkisi bulunan haplardı. Bunda aslında pek de şaşılacak bir taraf yok. Yakınlarda Salvia ailesinden bitkilerin bellek, bilişsel yetersizlik ve Alzheimer hastalığı ile ilişkili farmakolojik özellikleri konusundaki deneylerin değerlendirmesi yayımlanmıştı.
Söz konusu değerlendirmede, ada çayı bitkisinin bellek üzerindeki etkisine ilişkin sekiz araştırma ele alınıyordu. Bu deneylerden altısı normal kişiler, ikisi de Alzheimer hastaları üzerinde yapılmıştı.
Araştırmacılar ada çayı bitkisi özünün kognitif gücü artırdığını ve kullanımının güvenli olduğunu gördü. Ancak ada çayı bitki özü, bitki yağı ya da çiğ ada çayı bitkisi gibi çok çeşitli karışımlar kullanıldığı için hangi türün en iyi sonuç verdiğini saptamak için daha iyi deneylere ihtiyaç duyulduğu da vurgulandı.
Ada çayı bitkisinin etkili olmasının bir nedeni, içinde, sinir taşıyıcı asetilkolinin parçalanmasını önleyen kolinesteraz engelleyici adlı kimyasal madde olması. Daha önce beyinde asetilkolin düzeyinin düşük olması ile bellek sorunları arasında ilişki saptanmıştı. Ada çayı bitkisi ile ilişkili araştırmalar henüz ilk aşamalarında ama daha ileri incelemeler yapılması bekleniyor.
Beyne elektroşok vermek güvenli mi?
Son olarak elektrik şokunun etki gücünü araştırmak istedik. Yıllardır bilim insanları, öğrenme yeteneğinden, tepki verme zamanını geliştirmeye kadar çeşitli amaçlarla, beyne tDCS (Transkraniyel Doğru Akım Uyarımı) uyguluyor.
Oxford Üniversitesi'nden Dr. Charlotte Stagg, felç geçirmiş kişilerin ellerine hareketlilik kazandırmak amacıyla bu yöntemi kullanıyor. Dr. Stagg, tDCS uygulamasının iyileşme sürecini hızlandırdığını belirtiyor.
Elektroşokun üzerimdeki etkisini görmek amacıyla, Dr. Stagg, başıma bazı elektrik çubukları yerleştirdi ve cihazı çalıştırdı.
Hafif bir kaşıntı hissettim ve beynim şöyle bir sarsılmış gibi oldu. Ama acaba gerçekten bir fark yarattı mı?
Bu sorunun kısa yanıtı evet. Işık yandığında bir düğmeye basmamı gerektiren testte, cihazın çalıştırılmasından önceki tepki sürem 650 milisaniye iken, cihaz çalıştırıldığında 550 milisaniyeye indi. Bu bulgular diğer gönüllüler üzerindeki sonuçlara uyuyordu.
tDCS uygulaması halen felçli kişilere yardımcı olmanın ötesinde, depresyonun olası tedavi yöntemi olarak da deneniyor. Ancak Dr. Charlotte Stagg kaygılı; insanların internetten satın alıp evde kuracakları cihazları kullanmaya başlamasından korkuyor.