Kasım ayında Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifasının ardından ekonomi yönetimi yeni isimlere devredildi. Merkez Bankası Başkanı olarak göreve başlayan Naci Ağbal, hedeflerinin “fiyat istikrarı” ve “dezenflasyon” olduğu vurgusunu yapıyor.
Kasım ayı başında 8,50 TL’ye kadar yükselen dolar/TL, Berat Albayrak’ın istifasıyla düşüş yaşadı. Yeni ekonomi yönetiminin adımlarıyla birlikte istifadan altı ay sonra dolar 7 TL’nin altını gördü.
Ancak yurt içindeki yerleşikler, yani vatandaşlar ve şirketler TL’ye dönüş konusunda çekinceli.
Merkez Bankası’nın son açıkladığı haftalık para ve banka istatistiklerine göre döviz mevduatı 2 milyar 58 milyon dolar azalarak 232 milyar 676 milyon dolar düzeyine geriledi. Düşüşün büyük çoğunluğu şirket hesaplarındaki döviz çıkışlarından kaynaklı olarak yaşandı. Uzmanlara göre yaşanan haftalık düşüşün uzun vadeli bir düşüş trendi olduğunu söylemek için henüz erken.
Döviz alımının en önemli sebebi: Enflasyon
Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Şubat ayında aylık yüzde 0,91 olurken, yıllık yüzde 15,61 artış gösterdi.
Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi ve eski Merkez Bankası Baş Ekonomisti Hakan Kara nisan ayında enflasyonun yüzde 17 civarında olacağına vurgu yapıyor. Vatandaşların döviz almasının en önemli sebebinin “enflasyon; yani satın alma gücü” olduğunu belirten Kara, "reel faizin düşük olması TL’nin cazibesini azaltıyor” değerlendirmesinde bulunuyor. Hakan Kara’ya göre vatandaşların dövize yönelmesindeki bir diğer neden ise kurdaki oynaklık.
Foreks Haber’in 7 kurumla düzenlediği son ankete göre ekonomistlerin yıl sonu Dolar/TL tahmini 8,10 TL. Dolar/TL kuru uzun sürenin ardından 7,70 TL seviyesini de gördü.
"Param neden enflasyonla erisin?”
“Satın alma gücünün gelecek dönemde düşeceğine inanan vatandaşların dövize yöneldiğine vurgu yapan İnfo Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Mert Yılmaz ise vatandaşın “servetini koruma içgüdüsüyle” dövize yöneldiğini belirtiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2020 yılına ilişkin açıkladığı büyüme ve milli gelir verilerine göre Türkiye ekonomisi, Covid-19 salgınının gölgesinde geçen 2020 yılında yüzde 1,8 büyüdü.
Ancak kişi başına yıllık gelir 2020 yılında TL bazında yüzde 15 artmış gözükse de, dolar bazında gelirler yüzde 6,7 azalma ile 8 bin 599 dolara kadar indi. 14 yılın en düşük seviyesine gerileyen kişi başı milli gelir, 2013 yılında 12 bin 582 dolara kadar çıkmıştı.
“Büyürken ortalama herkesin cebinde 4 bin dolar daha az para” olduğuna işaret eden Mert Yılmaz (fotoğrafta) , “gerçek manada fiyat istikrarının yakalanmadığı sürece bu ikili para düzeni Türkiye’de devam edeceğini” söylüyor.
Ekonomist Cevdet Akçay, insanların “ölümüm dolardan olsun ya da FX’den olsun” düşüncesinde olduğunu aktarıyor. "De-dolarizasyon yok ve kolay olmayacak” diyen Ekonomist Cevdet Akçay, “her şeyin enflasyona kitlendiğini” belirtiyor.
DW Türkçe’ye konuşan vatandaşlar da benzer görüşlerde. Yıllardır TL kazancını euro ve dolar alarak saklamayı tercih eden bir vatandaş, “her geçen gün cebindeki paranın yok olduğunu” belirtti; “madem gelen-giden her şey dolarla, ben de dolar alırım, en azından ihtiyacım olduğunda bozdurduğumda aldığım kâr bana kalır” dedi.
Merkez Bankası’nın dolarizasyon sarmalı
Son dönemde tartışma konusu olan Merkez Bankası rezervlerinin arttırılması için tersine dolarizasyon işaret ediliyor.
Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, “Sermaye girişlerinin istikrarlı ve güçlü bir hale gelmesi, yurt içi yerleşiklerin dolarizasyon eğiliminin tersine dönmesi ile birlikte döviz alım ihaleleri yoluyla rezervlerimizi artıracağız” ifadelerini kullandı.
Sermaye akımının rezerv biriktirecek kadar güçlü olmadığını belirten Hakan Kara, vatandaşın döviz bozdurmasının ise rezervlerin birikmesi için önemli olduğunu söyledi.
Akıllara gelen en önemli soru ise yurt içi yerleşiklerin döviz bozdurmaya ikna edilebilmesi için neler yapılmalı?
İnfo Yatırım’dan Mert Yılmaz, “Beklenti olarak beklemek doğru ama onun hayata geçmeyeceğini herkes biliyor. Yıllarca dövizde kalanın para kazandığı bir yerde o psikolojiyi tersine çevirmek kolay değil” değerlendirmesini yapıyor.
Eski merkez bankası Baş ekonomisti Hakan Kara da “Vatandaşı ikna etmek açısından daha kapsamlı, bütüncül bir politika yaklaşımı gerektiğine” vurgu yapıyor.
Merkez Bankası’nın net döviz rezervlerinin negatifte olduğuna değinen Kara, vatandaşın döviz bozdurmasının rezerv biriktirilmesini kolaylaştıracağı, fakat kalıcı rezerv birikimi için asıl olarak cari fazla verilmesinin daha önemli olduğu görüşünde.
Kara ayrıca, dolarizasyondan dönüşün ise “enflasyonla mücadelenin başarısına bağlı” olduğunu söylüyor.
"Getiri mi yoksa güvenlik mi?”
“Merkez Bankası’nın silahını kullanmaktan çekinmemesi gerektiğini” vurgulayan Ekonomist Cevdet Akçay, vatandaşların öncelikle “güvenlik mi yoksa getiri mi?” ikilemine girmesi gerektiğini söylüyor.
Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu toplantısını 18 Mart Perşembe günü yapacak.
Peki toplantıdan faiz artırım kararı çıkar mı?
Foreks Haber'in faiz anketine şu ana kadar katılım sağlayan yerli ve yabancı 10 ekonomistin medyan tahmini, haftalık gösterge faizinde 100 baz puan artırım kararı alınacağı yönünde.