Kahramanmaraş merkezli 7.7 büyüklüğündeki depremde Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay büyük bir yıkıma uğradı. Bu kentlerde binlerce insan hayatını kaybederken on binlercesi de yaralandı.
Yaşam normale dönmüyor
Depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen yaşam normale dönmüyor. Depremzedeler unutulduklarını ifade ederken bir yandan da bölgede devam eden depremler nedeniyle diken üstündeler. Hissedilen her sarsıntı depremzedelere 6 Şubat’taki gibi bir deprem yaşama ihtimalini hatırlatıyor.
Kısa Dalga olarak gittiğimiz deprem bölgesindeki 3 kentin sorunlarını ele aldığımız yazı dizisine bugün bölgedeki fiyat artışlarını, geçim derdini ve tüm bunların arasında bayrama giden depremzedeleri anlatacağız.
Enkazların arasında kayıplarının acılarını sarmaya çalışan depremzedeler bir yandan da geçim derdi ile mücadele ediyor. Can kayıplarının yanı sıra evlerini, birikimlerini kaybeden, borç üstüne borca giren depremzedeler bir de hayat pahalılığı ile savaşıyor.
Kahramanmaraş’ta emeklinin isyanı: ‘Zam veriyoruz diyorlar onu da doğru dürüst vermiyorlar’
Kahramanmaraş’ta Güzide Hanım, emekli maaşıyla geçinmeye çalıştığını ancak onun da yetmediğini ifade etti ve “Zam veriyoruz diyorlar ama onu da doğru dürüst vermiyorlar. Onlan geçinip gidiyorum” dedi. Deprem bölgesindeki fiyat artışları hakkında da konuşan Güzide Hanım adeta isyan etti ve şunları söyledi:
‘1 kilo domatesini alamıyorsun’
“Bu kadar depremzedelere olur mu? Zaten millet korkuyla, stresle... Bir de gidip de 1 kilo domatesini alamıyorsun. 5 kilo yoğurt 100 lira olur mu? 3 ekmek alıyorlar 15 lira. 1 kilo domates yetmiyor, 2 kiloyu alamıyorlar. Domatesi aldık soğanı alamıyoruz, soğanı aldık mı üstüne ikinci ellere koşuyoruz (akşam pazarı). Yapamıyoruz.”
‘Çocuklar istiyor, alamıyoruz’
“Mesela bir meyve çıktı çocuklar istiyor, alamıyoruz. Bir dondurma 10, 15 lira olur mu? Bir dondurmadır altı üstü. Bu kadar zam olur mu? Hem bu deprem vurdu bize hem de zam vurdu. Bu kadar zam olamaz.”
Bayramlık alamadılar
Bir başka depremzede ise Şeker Bayramı’nın da burnundan geldiğini söyledi ve çocuğuna bayramlık alamadığını şu sözlerle anlattı:
“Her şey çok kötü. Psikoloji bozuldu, hiçbir şey kalmadı. Çocuklarımız mahvoldu. Zaten deprem olmuş, herkes zor durumda. Bu kadar fiyatı neden artırıyorlar? Dün kıza sordum bir bayramlık alayım dedim 200 TL, 300 TL sadece bir tişört. Bir pantolon 200 TL.”
‘Ne kahvaltıymış ne yiyecekmiş yok yani’
3 ayda bir 1000 liralık market yardımı aldığını ifade eden Hanım Doğruer “Bir deterjan aldım, tuvalet kağıdı aldım, biraz da temizlik şeyi bir baktım bin 200 lira. 200 lira da ben üstünü verdim. Aldığım bir şey yok. Ne kahvaltıymış ne yiyecekmiş yok yani. Canım şunu istedi gideyim alayım diye bir şey yok, hele bizim gibilere hiç yok. Bir domates 15 kağıt, 16-17 kağıt. Bir salatalık desen o da öyle. Hangisini alacaksın?”
Adıyaman'da bayram isyanı: ‘Evimizde eşya yoktur kurbanı nereden alalım’
Adıyaman’da yaklaşan bayram hakkında da konuşan bir depremzede önceden kurban kestiğini ancak artık kesemeyeceğini belirterek “Ramazan Bayramı’nı da hiç bilmedik nasıl olduğunu. Evimizde eşya yoktur kurbanı nereden alak kesek” diyerek yaşadıkları maddi sıkıntılara isyan etti.
Konteyner kentte kalan bir başka yurttaş da bölgedeki zam sorununa karşı “Asgari ücretin yarısını, 6 bin lirayı kiraya versek geri kalan 6 binle çocuklar nasıl yiyecek?” diye tepki gösterdi.
Hatay'da yurttaşlar seslendi: 'Her şeyden önce devletin bize destek vermesi gerekiyor. Çünkü her şeyimizi kaybettik'
Hatay’da konuştuğumuz Nadire Hanım ise, “Bayram geliyor, insanın ihtiyacı olmaz mı? Kıyafete mi ihtiyacı olmaz? Her şeye ihtiyacı olur. Herkesin durumuna göre verseler hiç olmazsa para yardımı verseler ama yok” dedi.
Hatay sokaklarını gezinirken karşılaştığımız depremzede Yusuf Balsever, daha yeni açılan sokaklardan depremde yıkılan evine giderek birkaç parça eşyasını çıkartmış. Şu an Saint Pierre Kilisesi Anıt Müzesi’nin yakınlarında bir çadırda kalan ve depremden sonra hamallık yaparak geçinmeye çalışan Yusuf Balsever de “Devlet domatesimizi, biberimizi, patlıcanımızı vermiyor. Para lazım tabi ki ama birçok kişinin cebinde para yok” dedi.
Antakyalı kilim dokuma ustası Abdulla Akar ise “Sadece ben değil bütün Antakya bitmiş durumda. Yeniden canlanmaya çalışıyoruz. Tabi her şeyden önce devletin bize destek vermesi gerekiyor. Çünkü her şeyimizi kaybettik” diyerek yaşadıkları durumun zorluğunu anlattı.
Yarınki yazı dizimizin konusu: Konteynerde ve çadırda kalan depremzedelerin sorunları