Kısa Dalga - Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yaşadığı vize sorunu büyüyerek devam ediyor. T24'ten Barçın Yinanç'ın haberine göre, "Akkuyu nükleer santrali için gerekli bazı malzemeleri Avrupa’dan getirecek personel için bir türlü vize randevusu alınamamış. Araya birileri girmiş, ricacı olmuş da vizeler öyle çıkmış."
Sorunun vize almak için gerekli koşulları yerine getirmenin çok ötesine geçtiğini, hatta imkânsıza yakın bir hâl aldığını aktaran Yinanç, Türkiye'deki diplomatik temsilciliklerle çalışan aracı vize şirketlerinin el değiştirmesine yönelik bilgilere yer verdi:
"Türkiye’deki diplomatik temsilciliklerle çalışan aracı vize kurumları ağırlıklı olarak yabancı firmalardan oluşuyor. Pek çok kişinin aşina olduğu VFS Global Zubin Karkaria adlı Hindistan doğumlu bir girişimci tarafından 2001 yılında kuruldu. 140’tan fazla ülkede ofisi bulunan VFS Global Türkiye’de 2010’lu yılların başından beri bir Türk şirketi ile çalışıyor. Çoğunluğu AB ülkeleri olmak üzere 30’dan fazla ülkeye hizmet veriyorlar.
2021 yılında VFS Global, Blackstone adlı bir şirket tarafından satın alındı. İddia o ki, Blackstone Türk şirketle çalışmak istemiyor. Belki o Türk şirketi beğenmemiş başka bir Türk şirketiyle çalışmak istiyor olabilir. Ancak iddia o ki, operasyonu tek başına yürütmek istiyor.
Halen sektörde portfolyosu çok sınırlı olan az sayıda Türk şirketi var.
Hindistan asıllı BLS adlı bir şirket geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de bu alanda faaliyet gösteren IDATA adlı Türk şirketi satın aldı. Bu alımı rekabet kurumu da onayladı. Kosmos Yunanistan için, As Vize de Macaristan, Portekiz ve Slovenya için çalışan iki Türk şirketi.
Burada dikkat çekici olan nokta şu. Vize başvurusunda bulunanlar bilirler. Altı aylık tüm banka dökümlerinizden, tüm malvarlığınıza, kardeşlerinizin yurt dışındaki adreslerinden yaptığınız iş ya da çalıştığınız iş yeri ile ilgili bir ton bilgi istenir.
VFS Global’in yeni sahibi Blackstone Türk şirketiyle yolları ayırırsa yüzbinlerce Türk vatandaşının verileri yerli bir şirketin gözetiminden azade, tamamen yabancı firmaların eline olacak. Bu verilerin güvenliğine ilişkin hükümetin manalı bir denetim yapıp yapmadığı soru işareti. Zira aracı kurumları regüle eden kapsamlı bir kanun yok.
Randevu krizine şimdiye bir çare geliştirilmesi gerekirdi. Suistimale kapı aralayan bu durumdan bunalan bir Avrupa ülkesi çareyi aracı kuruma, “randevu için başvurana en fazla iki, üç gün içinde cevap vereceksiniz, ne kadar ileri bir tarih olursa olsun, randevu tarihine dair cevap iki üç gün içinde verilsin” demiş. Öyle olunca da randevu karaborsası darbe almış oluyor.
Öte yandan iktidarın Türk vatandaşlarının verilerinin yabancı şirketlerin elinde bulunmasına ve bu verilerin güvenliği, akıbetine dair özel bir hassasiyet içinde olmaması da söz konusu olabilir mi? Dışişleri, İçişleri, İstihbarat bu konuya kafa yoruyor mudur acaba?
E-imza skandalında olduğu gibi yerli ve milli kurumların elindeki verilerin korunmasında bile bu kadar açık varken bu sorular lüzumsuz gelebilir tabii.
Bu arada ilginç bir ayrıntıya da dikkat çekeyim. VFS Global Blackstone tarafından satın alınmış olsa da yöneticilerin çoğunluğu Hint. IDATA’yı satın alan BSL de Hint şirketi. Hatırladınız mı, birkaç ay önce Pakistan ve Hindistan arasında kısa süren kriz sonrasında Hindistan hükümeti bir Türk şirketi olan Çelebi Hava Servisi’nin iznini ulusal güvenlik gerekçesiyle iptal etmişti."
Alıntı: T24