Kısa Dalga - TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği (AB) Başkanlığı, Türk Akreditasyon Kurumu ve AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı’nın (Türkiye Ulusal Ajansı) 2026 bütçesi, kesin hesabı ve Sayıştay raporları görüşüldü.
Komisyon toplantısında konuşan DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, dış politikayı savunma sanayinin şekillendirdiğini belirterek, bunun aynı zamanda küresel bir eğilim olduğuna değindi. Çelenk, “Nitekim geçtiğimiz ay sonunda İngiltere Başbakanı ve Almanya Şansölyesi’nin Türkiye ziyaretleri özellikle İngiltere ile yapılan Eurofighter anlaşması da bunun göstergesi. Avrupa’nın önde gelen ülkeleri zaten Türkiye ile ilişkilerinde mülteci krizi sonrası demokratik öncelikleri bir yana bırakarak, göç kontrolüne ve Rusya’nın Ukrayna işgali ile birlikte de giderek daha çok savunma iş birliğine odaklanmış durumda” dedi.
Milliyetçi, kriz odaklı dış politika umutları azaltıyor
Türkiye’nin Avrupa Konseyi’ndeki konumunun tartışmalı hale geldiğine dikkat çeken Çelenk, “Türkiye buralarda saatlerce ağır hak ihlalleri, muhalefeti hukuk dışı yollarla tasfiye girişimleri, kayyum uygulamaları, medya ve ifade özgürlüğü üzerindeki tahayyül ötesi baskılarla konuşuluyor” diye konuştu.
Çelenk, AİHM önünde bekleyen 61 bin 300 dosyadan 21 bin 400’e yakınının Türkiye aleyhindeki davalar olduğunu kaydederek, “AİHM Demirtaş ve Kavala hakkındaki kararlarında Türkiye’nin siyasi saiklerle hareket etmesi sonucuna varmış, ihlal kararı vermişti. Türkiye bu kararları uygulamadığı için Avrupa Konseyi ihlal prosedürü başlattı. Bu Konsey tarihinde çok nadir kullanılan ağır bir yaptırımdır” dedi.
Çelenk, “Biz bu uluslararası mekanizmaları terk etmek istemiyoruz. Ancak içeride ve dışarıda sürdürülen bu rehine siyaseti ve pazarlıkçı politikalar üzerine de itibarlı bir dış politika inşa etmek mümkün değil. Bu bizimle birlikte uluslararası adalet düzenini ve hukukun üstünlüğünü aşağıya çekiyor. Kısacası milliyetçi, kırılgan ve kriz odaklı dış politika Türkiye’nin bölgesel barış ve diplomasideki rolünü zayıflatıyor. Kürt sorununun demokratik çözümüne yönelik umudu azaltıyor. Barışçıl diplomasi esas olmalıdır” diye konuştu.