Kısa Dalga - Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, bir dizi resmi temasta bulunmak üzere Almanya’nın başkenti Berlin’e gitti.
İmamoğlu, başkentte ilk olarak, Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen’i ziyaret etti. Büyükelçi Şen tarafından yaklaşık 1 saat boyunca ağırlanan İmamoğlu, ardından Berlin Temsilciler Meclisi’ne geçti.
Bir süre görüşmeleri izleyen İmamoğlu, oturum yönetimi tarafından anons edilince, meclis üyelerince alkışlandı.
İmamoğlu, 1974-1982 yılları arası Batı Almanya Şansölyesi olarak görev yapmış sosyal demokrat politikacı Helmut Schmidt adına kurulan vakıf tarafından Berlin İletişim Müzesi’nde düzenlenen “Adil Bir Demokrasi İçin” konulu etkinlikte konuştu.
‘Kayyım’ tepkisi: ‘Önümüzdeki seçimde sonlarının geldiğini görüyorum’
Buradaki konuşmasında son dönemlerde yeniden yaşanmaya başlayan kayyım atamalarına da değinen İmamoğlu, “Türkiye'de, otokrat bir anlayışla üretilen kötü rejimin çıktıları üzerinden uygulamalarıyla bizi köşeye sıkıştırırken, toplumda artan karşılığımız, desteğimiz, onların öfkesini daha çok arttırıyor. Ve bu sefer de kendi ellerindeki gücü, kötü olarak vatandaşın aleyhine, Türkiye'deki demokrasinin aleyhine kullanmaya devam ediyorlar. Ben, onların stresinin arttığını, kötülükleriyle beraber önümüzdeki seçimde sonlarının geldiğini görüyorum. Dolayısıyla, ‘bana nasıl bir karakter yükleniyor’ derseniz, böyle bir ortamda, vallahi güçlendikçe güçleniyorum. Yani mücadele gücümü, tarif bile edemiyorum, enerjimi tarif bile edemiyorum” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'na mahkeme desteği: ‘Bu, kötü bir şaka olmalı!’
Yargının muhalefeti sindirmek için kullanıldığını söyleyen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sadece bu ay, dört seçilmiş belediye başkanı, zayıf ve tartışmalı gerekçelerle görevden alındı. Yerlerine hükümet tarafından atanan kayyumlar getirildi. Geçen hafta, dayanışmamı göstermek için, tecrübeli bir siyasetçi olan Ahmet Türk’ü ziyaret ettim. Üç kez görevden alındı. Ama her seferinde, çok kültürlü bir şehir olan Mardin halkı, onu tekrar seçti. 2016’dan bu yana, yaklaşık 160 seçilmiş belediye başkanı, hükümet tarafından atanan kayyumlarla değiştirildi.
Bu, halkın iradesini yok sayan bir eylemdir. İstanbul’da ise belediye, bitmek bilmeyen davalarla sürekli taciz altında. Ben de siyasi haklarımı elimden alabilecek bir davada şahsen yargılanıyorum. Yarın, CHP’nin eski lideri Sayın Kılıçdaroğlu, mahkeme karşısına çıkacak. Bu, kötü bir şaka olmalı! Seçilmiş temsilcileri görevden almak, sadece demokratik bir gerileme değil, Türkiye’nin demokratik mirasına bir ihanettir.”
'Seçim sadece bir başlangıç'
“Seçimlerde kazanılan zaferler, sadece bir başlangıçtır, savaşın sonu değildir” diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Küresel demokrasi krizini ele almak için, halkı siyasetin merkezine yerleştiren yeni bir vizyona, taze bir dile ve yenilikçi bir liderliğe ihtiyacımız var. Ben bu yaklaşımı, geçmişte siyasette yapıcı bir rol oynayan popülizmin olumlu bir yeniden tanımlaması olan, ‘demokratik halkçılık’ olarak adlandırıyorum. ‘Popülizm’ ya da Türkçesiyle ‘halkçılık’, partim olan CHP’nin altı kurucu ilkesinden biriydi.
Bu ilkeyi, halkın iradesine olan bağlılığın bir yansıması olarak benimsedik. Günümüzün bölücü ve otoriter popülizminin aksine, halkçılık; sosyal adalet, eşitlik ve kapsayıcılık temellerine dayanıyordu. Vatandaşları güçlendirmeyi ve ayrılıklar arasında köprü kurmayı amaçlıyordu. Popülizmin mevcut kötü itibarının tersine çevrilmesi ve biz ilerici demokratların bu kelimeye yeniden sahip çıkması ve onu otoriterlik ve demagoji ile eşanlamlı olmaktan kurtarmamız gerekmektedir.” (Haber Merkezi)