Kısa Dalga - İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanvekili Nuri Aslan, İstanbul’da görev yapan yabancı ülke misyon şefleriyle “Başkonsoloslarla Buluşması”nda bir araya geldi.
İBB Genel Sekreteri Prof. Dr. Volkan Demir’in de katıldığı buluşmada, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’deki hücresinden gönderdiği mektup okundu.
İmamoğlu, İBB Başkan Danışmanı Mustafa Osman Turan tarafından okunan mektubunda şu ifadeleri kullandı:
“Dünyada, Türkiye’de ve burada, İstanbul’da, zorlu bir yıl olan 2025’i geride bırakırken, bugün sizlerle birlikte olamamak beni derinden üzüyor. Karşı karşıya olduğum hukuki durum, artık adalete duyulan böylesine ürkütücü bir saygısızlığı ortaya koymasaydı, gülünç sayılabilecek bir noktaya ulaşmış durumda. Dün, diplomamın geçerliliğine ilişkin görülen dava, yargı sisteminin nasıl bir siyasi silaha dönüştürüldüğünü bir kez daha gösterdi; gerçekleri, belgeleri ve hatta en temel sağduyuyu dahi yok sayan bir silah. Binlerce sayfalık mesnetsiz iddianın üzerine eklenen bu teatral gösteriler, gücü değil, ülkede yaşanan bir çöküşü ortaya koymaktadır. Tüm bunlara rağmen, halkımız doğru olanın arkasında durmaya devam ediyor. Onların kararlılığı, adalete olan inancı ve günlük hayatta sergiledikleri sessiz cesaret bana güç veriyor.”
“Karşı karşıya olduğumuz zorluklar, yalnızca Türkiye’ye özgü değil”
"2025’in ilk çeyreğini tamamlarken, dünyada demokrasinin aşınması bize adaleti ve kapsayıcılığı savunma sorumluluğunun her ülkede, her kurumda hepimize ait olduğunu hatırlatıyor" diyen İmamoğlu, şöyle devam etti:
"Bu ruhla, adalete ve demokrasiye inanan, benimle birlikte duran herkese teşekkür ediyorum. Türkiye’nin ikinci yüzyılının hâlâ yenilenmeyle tanımlanabileceğine her zaman inandım. Demokratik meşruiyetin yeniden tesis edilmesiyle, güçlü ve yetkin kurumların yeniden inşa edilmesiyle ve ülkemizin muazzam potansiyelinin açığa çıkarılmasıyla, istikrara ve özgürlüğe dayalı bir ülke, küresel belirsizlik döneminde sınırlarının ötesinde de yön veren, net ve yapıcı bir liderlik ortaya koyabilir. Ne yazık ki bugün tablo böyle değil. Türkiye, bir müttefikten ziyade mültecilerin kapı bekçisi, dış güvenliğin ileri karakolu ve fırsatçı bir ortak olarak görülüyor. Karşı karşıya olduğumuz zorluklar, yalnızca Türkiye’ye özgü değil. Bugün yaşadığımız dünya; ittifakların parçalandığı, güç dengelerinin hızla değiştiği bir dünya. Bu dünyaya uyum sağlayabilecek bir sisteme ihtiyacımız var. Rehaveti değil reformu, keyfiliği değil dayanıklılığı, dayatmayı değil kuralları tercih etmeliyiz. Hepinize mutlu bir 2026 diliyorum."