Mahkeme, kaçırılan Ezidi çocuğun vasiliğini IŞİD'li aileye vermiş

Ankara’da devlet koruması altındaki kız çocuğunun “vasiliğinin” 16 Mart 2023'te mahkeme kararı ile haklarında IŞİD davası açılmış olan aileye verildiği ortaya çıktı.

Kısa Dalga - IŞİD militanları tarafından Türkiye'ye kaçırılıp dark web üzerinden satışa çıkarıldığı tespit edildikten sonra polis operasyonu ile kurtarılan Ezidi kız çocuğunun "vasiliği" kendisini kaçıran ve hakkında 'uluslararası insan ticareti' davası açılan IŞİD'li Sabah Ali Oruç'un abisinin eşine verildi.

Artı Gerçek'ten Hale Gönültaş'ın haberine göre, süreç adım adım şöyle işledi:

IŞİD'lilerden "çeviri hatası" yalanı

IŞİD’liler çocuğun “velayetini” alabilmek için 2022 yılında Ankara 19. Aile Mahkemesine avukatları aracılığı ile dava açtı.

Dava dilekçesinde kız çocuğunun Müslüman olduğu, ailenin çocuğu Irak’ta evlatlık edindiği, Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün evlerine düzenlediği baskın sonrasında tercüme hatası nedeniyle çocuğun aileden alınarak devlet koruması altına alındığı anlatıldı.

Fakat 19’uncu Aile Mahkemesi heyeti, dava açan kişilerin mahkemeye yalan beyanda bulunduklarını bildirdi. Mahkeme, “velayet davasını açan kişilerin terör örgütü mensubu” olduğunu, çocuğun da Ezidi ve ganimet olarak yanlarında getirildiğini bildirerek velayet davasını reddetti.

Vasilik IŞİD'li aileye...

Velayet davasını kaybeden IŞİD’liler bu kez Ankara 8’inci Sulh Hukuk Mahkemesi’ne “vasilik” davası açtı. Mahkeme de çocuğun 16 Mar 2023 tarihinde, vasiliğinin IŞİD’li aileye verilmesine hükmetti.

Mahkemenin verdiği karara göre, çocuğun vasisi IŞİD'li Oruç'un Irak'ta öldürülen IŞİD valisi abisinin eşi Saibe Adnan oldu.

Avukat Aktan: Aile mahkemesinin kararı dikkate alınmadı

Ezidi çocuğu biyolojik annesi olduğunu belirten Ezidi ailenin avukatlığını üstlenen Erselan Aktan, vasilik prosedürlerinde mahkemenin vasilik için çocuğa barodan bir avukat ataması gerektiğini belirtti.

Avukat Aktan, çocuğa vasi olarak IŞİD’linin eşinin atandığı bilgisine ulaştıktan sonra karara itiraz ettiklerini söyledi. Aktan davada hem yargı hem kolluk hem de diğer kurumların birbirinden habersizmiş gibi kararlar aldıklarının altını çizerken şu değerlendirmelerde bulundu:

“Çocuğa, onu alıkoyan aileden birinin vasi olarak atanması gerçekten çok vahim bir durum. Sulh hukuk mahkemesi kişinin vasiliğe ehil olup olmadığını ve aile mahkemesinin kararını nazara almamış. Mahkeme yaptığımız suç duyurusunun, ceza mahkemesinde o kişiyle ilgili yapılan tespitlerin, medeni kanunda belirtilen vasiliğe engel hallerin hiçbirini görmemiş. Bütün bunlara vâkıf olmak ve kararı bu hususlar doğrultusunda vermek, vasilik için baroya üye bir avukatı veya çocuğun menfaatlerini koruyacak birini atamak mahkemenin sorumluluğu. Bütün bunlar bir mahkeme için oldukça kolay tasarruflar.

Biz bunu öğrenir öğrenmez itiraz ettik. Ancak bu süreçte çocuğu kaçıran kadının emniyetin, İçişleri Bakanlığı ve valiliğin 'kurtardık' diye açıklama yaptıkları çocukla aylarca görüştürüldüğü açığa çıktı. Görüşmelerin ne şekilde, kimlerin huzurunda ve nerelerde gerçekleştiğini ise sadece bize aktarılan şekliyle biliyoruz. Hem yargı birimleri hem kolluk hem de diğer kurumlar birbirinden habersizmiş gibi davranıyor. Bu ilk bakışta bürokrasi ya da yargısal işleyiş gibi görünüyor. Ancak öyle değil. Çünkü davanın, dava ayrıntılarının, tarafların ve hatta müdafilerin yaptıkları işlemlerin nasıl takip edildiğinin farkındayız. Yargısal işleyişte de bürokraside de ivedilik gerektiren, yüksek önem arz eden durumları karşılayabilecek hem mevzuat hem de bürokratik manevra alanı var.

Eğer Ankara’nın göbeğinde IŞİD tarafından kaçırıldığı, karanlık internet platformlarında satılığa çıkarıldığı ortaya çıkmış bir çocuğu kurtarmak için yapılan başvurular yıllara yayılıyorsa, ancak çocuğu kaçıranlar çocuğu farklı yöntemlerle tekrar alabiliyorsa burada farklı bir işleyiş ve algılayış var demektir."

Çocuktan DNA örneği alındı

Öte yandan, çocuğun annesi olduğunu iddia eden Iraklı Ezidi kadının açtığı davada da bir gelişme yaşandı.

Çocuk yuvasında bulunan çocuk geçen cuma günü Ankara Adli Tıp Kurumu’na götürüldü ve DNA örneği alındı. Anne ve çocuk arasında DNA karşılaştırılması yapılacak. Ocak 2025”te görülecek duruşmada da Ezidi kadın ile çocuk arasında soy bağı bulunup bulunmadığı netleşmiş olacak. (Haber Merkezi)

Gündem Haberleri