Kısa Dalga - Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos günü kaybolmasının ardından, 19 gün sonra 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi’nde cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma kapsamında açılan davanın duruşması üçüncü gününde devam ediyor.
Davanın ilk duruşmasında, Narin'in cesedini dereye taşıdığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar'ın ardından da sırasıyla Enes, Yüksel ve Salim Güran'ın ifadeleri alındı. Sanıkların ifade işlemlerinin tamamlanmasının ardından Narin'in babası Arif Güran ve Nevzat Bahtiyar’ın eşi Gazal Bahtiyar tanık olarak dinlendi.
Davanın ikinci gününde ise tanıklar Baran Güran, Osman Güran, Muhammed Kaya, Maşallah Güran, 18 yaş altındaki tanıklar M.E.G., A.K., G.G. ve M.G. ile Melek Güran, Birsen Güran, Hediye Güran, Mehmet Selim Atasoy, Yasemin Gül, Vecdi Bahtiyar, Barış Güran, Ali Rıza Güran, Ufuk Kaya, Furkan Kaya, Yusuf Kaya, Erhan Güran, Rojin Güran, Dilek Güran, Nesrin Güran ve Remziye Çabaş dinlendi.
Kamera kayıtları izlenecek
Bugün ise 9 kişi tanık olarak dinlenecek. Ayrıca ailenin talebi üzerine, olay günü bölgeyi gören ve Arif Güran'ın evinin karşısındaki Dara 2 Askeri Üs Bölgesi'nin güvenlik kameraları, mahkemeye sunulmak üzere hazırlandı. Hazırlanan görüntüler, bugünkü duruşmada izlenecekti.
Avukat Eren Adli Tıp raporuna dikkat çekti
Duruşmada tanıklar dinlenmesinin ardından Nevzat Bahtiyar'ın olay yerinde teşhis işlemi yaptığı görüntüler izleniyor.
Görüntülerin incelenmesinden önce avukatlardan Nahit Eren, adli tıp kurumunun raporundan "Bu haliyle cesedin bazı kısımlarının karada kaldığı değerlendirilmektedir" bölümüne dikkat çekti. Eren, "Su içinde olan ceset nasıl olur da karasal lavralar taşır?" dedi.
Çuvalın üstü dışarıda kaldı
Avukat Nahit Eren, Nevzat Bahtiyar'a yönelik " Raporda, 'Bu naaş tamamen suyun içerisinde değil' diyor. Narin'in cenazesini indiğin yerde mi başka yere gömdükten sonra mı getirdin oraya?" diye sordu. Nevzat Bahtiyar da "Hayır. Çuvalın çok hafif üstü dışarıda kaldı. Taş hepsi ıslanmadı" yanıtını verdi.
"DSİ, suyu oraya yönlendirdi. O derenin debisi ne kadar yükselir, biliyorsun. Seviyesi sence ne kadar yükseldi" sorusuna da Bahtiyar, "Bir tahminin yok" dedi. Nevzat Bahtiyar, Eren'in, "30 dakika içerisinde oradasın ya, 5 dakika 30 saniye gidiş, 5 dakika 30 saniye dönüş, bu heyetle oraya gidişin. Narin kucağındayken daha fazla olur. O kadar süre orada ne yaptın? Bacağı suyun üzerinde mi kaldı?" sorusuna, "Suyun üzerinde kaldı" yanıtını verdi.
Mahkeme başkanı cübbesini çıkardı
Daha sonra mahkeme başkanı, cübbesini çıkararak Nevzat Bahtiyar'a yönelik, "Bu kadar insan gece gündüz bu dosyaya çalışıyoruz. Duygu sömürüsü yapmıyorum. İşimi yapıyorum. Bir birey olarak söylemek istiyorum. Üzerimdeki cübbeyi çıkarıyorum. Vermiş olduğun beyanlar doğru mudur?" diye sordu. Bahtiyar, "Doğrudur" cevabını verdi. Mahkeme başkanının "Birine iftira atmak, yalan söylemek var mıdır? Bizden sakladığın bir şey var mı?" sorusuna da Nevzat Bahtiyar, "Yok" yanıtını verdi. "Bize eksik anlattığın bir şey var mı?" sorusuna ise "Hatırlamıyorum" dedi. Mahkeme başkanı, daha sonra cübbesini giydi.
Narin ilk olarak oraya götürülmedi
Daha sonra söz alan Nahit Eren, "Benim iddiam, Narin ilk olarak oraya götürülmedi. O bacak, Adli Tıp Kurumu raporuna göre bacaktan koparılmış. Dışsal etki ki, canlılar tarafından yendiği ve kaval kemiği ve ayak kemiklerinin birkaçı vardı. Yengeç de olabilir başka bir şey de olabilir. Bu bir köpek değil. Köpek, kemiği orada bırakmaz. Köpek, o cesedin tamamını da oradan çıkarır. Kendisinin düşüncesi nedir?" dedi. Nevzat Bahtiyar, "Benim bilgim yok" cevabını konuştu.
Mahkemeye verilen aranın ardından, savcı tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamını istedi.
Tanıkların ifadeleri:
Duruşmada dinlenen tanıklardan Cahit Kaya, Arif Güran ile Nevzat Bahtiyar arasındaki araç alışverişini anlattı.
"Araba meselesi için Arif Güran beni ve ağabeyimi çağırdı. Önce Nevzat anlattı, sonra Arif anlattı. Bizi ikisini de dinledik. Nevzat, 'Bu araba senindir' dedik. '30 bin TL'yi Arif sen ödeyeceksin' dedik. '50 bin TL'yi Nevzat sen ödeyeceksin' dedik. Nevzat, 'Bu parayı ödeyemem' dedi. Salim de Arif'in 10 bin TL'sini ödemeyi kabul etti. Sonra Nevzat da 50 bin TL'yi ödemeyi kabul etti. Başka bir şeye tanık olmadım. Bu olaydan sonra, bu olayla ilgili bir daha görüşmedik. Bizi bu olayı çözmemiz için çağırdılar. Aile meclisi toplantılarını duymadım, katılmadım da"
Tanık Veysel Subatan:
"Arif Güran ile Nevzat'ın arasında bir araba meselesi vardı. Kim haklı, kim haksız diye Arif Güran beni çağırdı. Nevzat'ı çağırdık. Nevzat'ın arabası çalıntı çıkmıştı. Nevzat, 'Bu parayı vermiyorum' dedi. Arif'e 'Haksızlık ediyorsun' dedik. 'Sen bu parayı ödemezsen, mahkemelik olunursa bu para daha çok artar' dedik. Nevzat yanaşmadı. Diğer köylüleri de çağırdık. Diğerleri Nevzat'a 'Sen haksızsın' dedi. Orta yolu bulmaya çalıştık. Nevzat'a haksızlık olmasın diye orta yolu bulmaya çalıştık. Salim Güran da 'Ben de bir miktar para ödeyeyim, mesele kapansın' dedi. Nevzat, zar zor kabul etti. Nevzat, tehditvari cümleler kullanmadı. Bu olaydan sonra iki taraf arasında, bu olayla ilgili bir şey duymadım. Nevzat Bahtiyar, bu parayı ödeme taraftarı olmadığı için bizi çağırdılar"
Aile toplantılarına katılmadım
Tanık Kutbettin Kaya:
“Araba meselesi için beni çağırdılar. Nevzat ile Arif arasında bir tartışma oldu. Nevzat Bahtiyar'a 'Senin paran yoksa Salim'in kardeşinin evi var. Evin sıvasını yaparsın' dedik. Nevzat dedi ki 'O benim arkadaşımdır. Bizim aramızda sorun olmaz' dedi. Aile meclisi toplantılarına katılmadım"
Birinin Narin’i kaçırdığını düşündük
Tanık Halil İbrahim Güran:
"Benle küçük oğlum buzlaç aldık. Sonra saman çeken çocuklara verdim. Sofi bakkal, gece yarısı bakkalı açan bir insan. O dükkanın gündüz kapalı olduğunu görmedim. Bakkal, kapının önünde oturuyordu. Köyde yaşıyorum. Bakkalın kendisi vardı içeride. Kimseyi yanlış yönlendirme olmadı, asla. Bizim köyde amcalarımızın sözü geçiyor. Ali Rıza Güran, Hüseyin Güran. Yangın çıkarılma konusunda; gelin köye siz o yangını çıkarabilirseniz, ben size helal olsun derim."
"Narin'in kaybolduğu gün ilk röportaj verenlerden biri benim. Balkondaki yazmayı yengeme gösterdik. İmam da onun olmadığını söyledi. Biz eve girmediğini, kapının önünde birinin Narin'i kaçırdığını düşündük. Narin'in ölmüş olduğuna dair bir şüphe oluşmadı bizde. Narin balkona kadar gelmiş, gitmiş diye düşündük"
Tanık Süleyman Kaya “Olay günü Enes ile birlikte bakkala gittik. Enerji içeceği aldık. Bakkal yaşlı biriydi" dedi.
Enes’te iz yoktu
Tanık Muhammed Yağmur:
"Narin'in kaybolduğu gün, Enes benim yanıma geldi. 17.00 gibi. Araba yıkıyordum. Arabayla caminin yanına bıraktım. Yanımızda Muhammed Kaya vardı. O gün başka sohbetimiz olmadı. Eve gittim. Evim Çarıklı’da. Babam eve geldi. Tavşantepe'de eski evimiz var. İçinde eşyalar. Ama eve girmedim o gün. Enes saman taşımak istemediğini söyledi. Kendilerini görmemeleri için arabaya bindi. O yüzden caminin önünde indi. Kolunda, yüzünde, gözünde herhangi bir iz yoktu. Madde kullanımı yoktu. Narin'in kaybolduğunu akşam saatlerinde öğrendim. Arama çalışmalarına da katıldım"
Tanık Muhammed Kaya:
"Olay günü banyo yaptıktan sonra dışarı çıktım. Akşam üstüydü. İkindi ezanından sonra. Muhammed Yağmur ile Enes dışarıydı. Bakkalın ön tarafındaydık. Bakkalın oğlu da oradaydı. Biraz sohbet etti. Sonra Enes ile Muhammed arabayla gitti. Ben de eve gittim. Enes'in yüzünde morluk yoktu. Herhangi bir tedirginlik yoktu. Saman muhabbetini duymadım" dedi.
Salim Güran’da tedirginlik yoktu
Tanık elektrikçi Hasan Özdel:
"Elektrik işleri vardı. Orada 2 işçi ardı. Mehmet Selim Atasoy ve R.A. vardı. 10-15 dakika oturduk. Salim muhtar da vardı. Menemen yapıyorlardı. 4 gibi geldim. Oturup, görüştük. Karpuz yedik. Diğer tarladaki trafo için muhtarla beraber işe bakmaya gittik. Sonra muhtarı yerine bıraktık. İki çocuk vardı. Biri Salim'in çocuğuydu. Diğerini bilmiyorum. İkisi de erkekti. Gidişimiz planlı değildi. Tesadüfen gördük. Tarlada ilerlerken telefonla konuşuyorduk. Pamuklara kurt girmişti. Onun fotoğraflarını çekti. R.A.'yı ayrılırken görmedim. Döndüğümüzde karpuz yediğimiz yere geldiğimizde R.A. veya Mehmet Selim Atasoy'un orada olup olmadığını hatırlamıyorum. Düz tarlada yemek yedik. İş için 3 bin TL'ye anlaştık. Salim Güran'ın çocuğunun ismini bilmiyorum. Salim Güran'ın herhangi bir tedirginliği yoktu. Önceleri gördüğümüz gibiydi."
Tanık elektrikçi Abdulsamet Yeşildal:
"Mehmet Şerif beni aradı. 'Kesici arızalanmış' dedi. 3 bin TL’ye anlaştık. Tarlaya gittik. Karpuz yedik, menemen yedik. Salim vardı, R.A. vardı. 2 de çocuk vardı. Beraber geldik oraya. Motor süren biri vardı. 17.30 gibi oradan ayrıldık. Salim'in olay günü kıyafetlerini hatırlamıyorum. Salim o gün normaldi, tedirginlik hali yoktu."
Narin’in kardeşi E.G’nin daha önce alınan ifadesi mahkeme salonunda dinletildi.
“Narin'in kaybolduğu gün, o gün evdeydim. Annem, Muhammed ile Enes ağabeyim vardı. Narin camiye gitti. 3'te çıktı sonra hiç gelmedi. Uyuyordum. Annem de uyuyordu. Hediye yengem ilk geldiğinde annem çamaşırlarını ona bırakmıştı. Onun için geldi. 'Annen ne yapıyor' dedi. 'Uyuyor' dedim. Bıraktı, gitti. Annem, Muhammed ve Enes, klima odasında uyuyordu. Yengem sonra ikinci kez geldi. Niye geldi bilmiyorum. Annem uyanıktı. Çay içtiler. Teyzemlere gittim. Yengem ikinci kez geldiğinde Enes ve Muhammed uyuyordu. Yengem eve geldiğin annemin telefonuyla oyun oynuyordum. Hangi oyunu oynadığımı hatırlamıyorum. Eve gelen giden kimseyi görmedim. Yengemle annem ne konuşuyordu, hatırlamıyorum. Eve gittiğimde annem, Enes ve Muhammed vardı. Yengem gitmişti. Narin yoktu. Gelmedi. Narin'n kaybolduğunu ilk ağabeylerimden duydum."
(Haber Merkezi)