Kısa Dalga - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Birinci Meclis'ten Anıtkabir'e yürüyüş düzenledi. Özel’e Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, belediye başkanları ve milletvekilleri de eşlik etti.
'Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaya ihtiyacımız var'
Özel, yürüyüşü öncesinde konuştu. Özel, “Bir kişi için bir anayasa değişikliği hesap edenlere karşı ya da bir kişinin geleceği, bir kişinin umut hakkı için bu memleketin umutlarını tüketenlere karşı bizim hep birlikte milletin sesini yükseltmeye ve büyük bir cesaret göstermeye, demokrasiye, kardeşliğe, Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaya ihtiyacımız var” diye konuştu.
Bizde gizli mutabakat yok
"Bizde gizli kapılar ardında mutabakat yok" diyen Özel, şunları söyledi:
“Biz bu ülkeyi, bu meydandakilerin dedeleriyle, nineleriyle, Türk’üyle, Kürd’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle mezhebine bakmadan, ayırmadan hep birlikte kurduk. Bu ülkeyi onlar hep birlikte kurtarmışlardı. Birileri ülkenin birliğine, beraberliğine değil de siyasi çıkar hesaplarına göre birtakım adımlar atmaya başlıyor. CHP olarak, bu hesaplara karşı bu ülkedeki 86 milyonun müşterek menfaatlerini korumak zorundayız. Kararlılık, cesaret bizde var. Hazırlıklı olmaksa bizde var. Ama bizde millete veremeyeceğimiz hesap, birilerine verilmiş sözler, gizli kapılar ardında mutabakat yok. Aksine açıklık, şeffaflık, kararlılık var.”
Özel, özetle şunları söyledi:
“Bugün tarihi bir kavşaktayız. Bu ülkeyi kuran ve kurtaranlar, 23 Nisan 1920’de bu binanın içinde kararı verenler ve Kurtuluş Savaşı’nı yönetenler kimseden korkmadılar. Ne dünyanın en güçlü o dönemin devletlerinden, ordularından, işgal kuvvetlerinden ne onların içerdeki işbirlikçilerinden ne de korkarak ‘Milli Mücadele’ye gerek yok, Cumhuriyet’in ilanınından önce birilerine danışalım, mandayı, himayeyi savunalım’ diyen korkaklara inat bu binadakiler Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları korkmadılar. Bu memleketi onlar kurtarıp Cumhuriyet’i onlar kurdular. Şimdi bu tarihi kavşakta yepyeni bir kavşaktayız.
Gençler mutlu değiller
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkeye çağdaşlaşmayı, gelişmiş ülkeleri yakalayıp geçmeyi, bilimi, irfanı, teknolojiyi, elbette aydınlanmayı başlatmış, örgütlemiş ve miras bırakmışken üzülerek ifade etmem gerekir ki bugün maalesef, başta kadınlar, koruyamadığımız kadınlar, haklarını koruyamadığımız, en önemli hakları olan yaşam haklarını koruyamadığımız kadınlar, Cumhuriyet’in emanet edildikleri, öyle ya bu Cumhuriyet kuruldu, birilerine emanet edildi. Askerdi. Askerlere, Genelkurmay Başkanlarına emanet edebilirdi. Öyle yapmadı. Siyasetçiydi, CHP’yi kurmuştu. Genel Başkanlarına emanet edebilirdi, yapmadı. Devletin kurucusuydu, kendinden sonraki Cumhurbaşkanlarına emanet edebilirdi, yapmadı. Cumhuriyeti ne orduya, ne partiye, ne siyasete, kurduğu Cumhuriyet’i gençlere, siz gençlere emanet etti. Bu yüzden Cumhuriyet Bayramı’nda Türkiye’deki her dört gençten üçünün son yerel seçimlere kadar umudunu kaybedip yurt dışına gitmek istediğini anketler yazıyordu. Hepimiz biliyoruz. 31 Mart’ın yarattığı umutla durdular. Bir seçim daha beklemeye karar verdiler. Bu ülke, gençlerin umutlarını kırmaya, onları üzmeye, özgürlüklerini, geleceklerini ellerinden almaya, liyakatsizliğe, kendisine sadakat etmeyen kimseye yaşam hakkı tanımayan bir yönetim yüzünden umutlarını diri tutmak isteseler de mutlu değiller.
Cumhuriyet’in temel felsefesi terk edilmiş durumda
Bu ülkede refah, demokrasi, eşitlik yok. Cumhuriyet’in temel felsefesi; herkese eşit, ayrımsız ve zengin bir ülke yaratma felsefesi maalesef terk edilmiş durumda. Bu yüzden Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının sadece savaş cephelerinde değil sivil olarak da sosyal, ekonomik, bireysel hakların garantisini temin eden bir sistemin inşaası için yürüttükleri mücadele, bugün ülkeyi yönetenler tarafından yarım bırakılmıştır. Demokrasiye, adalete, birlik ve beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkmak, bugün ülkeyi yönetenlerin ya da duvarlardan, binalardan ibaret devletin değil. Bugün bu görev, milletindir, hepimizindir, hepinizindir.
Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaya ihtiyacımız var
Terör örgütleri ya da mafya liderleri eliyle bir yandan korkuyu örgütleyenler. Bu ülkeyi korkutarak, sindirerek bu ülkeye istikamet vermeye çalışanlar var. Onların karşısında dimdik ayakta durmak ve Cumhuriyetimizi hedeflerinden geriye götürenlere, adaleti ve demokrasiyi şahsi çıkarlarına göre kısıtlayanlara, emeklileri, çiftçileri, esnafları savunmak için bir kişi için bir anayasa değişikliği hesap edenlere karşı ya da bir kişinin geleceği, bir kişinin umut hakkı için bu memleketin umutlarını tüketenlere karşı bizim hep birlikte milletin sesini yükseltmeye ve büyük bir cesaret göstermeye, demokrasiye, kardeşliğe, Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaya ihtiyacımız var.
Bizde gizli kapılar ardında mutabakat yok
Kendi hedefleri için milleti sefalete, güvensizliğe sürüklemek isteyenlerin yaptıklarını hep beraber görüyoruz. Kimse unutmasın ki kardeşliğimizin, bir arada yaşama irademizin, bu ülkenin bölünmez bütünlüğünün bir teminatı varsa o da Atatürk’ün eseri CHP’dir. Hiç kimse bu meydanı hafife almasın. Biz bu ülkeyi, bu meydandakilerin dedeleriyle, nineleriyle, Türk’üyle, Kürd’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle mezhebine bakmadan, ayırmadan hep birlikte kurduk. Bu ülkeyi onlar hep birlikte kurtarmışlardı. Birileri ülkenin birliğine, beraberliğine değil de siyasi çıkar hesaplarına göre birtakım adımlar atmaya başlıyor. CHP olarak, bu hesaplara karşı bu ülkedeki 86 milyonun müşterek menfaatlerini korumak zorundayız. Kararlılık, cesaret bizde var. Hazırlıklı olmaksa bizde var. Ama bizde millete veremeyeceğimiz hesap, birilerine verilmiş sözler, gizli kapılar ardında mutabakat yok. Aksine açıklık, şeffaflık, kararlılık var.
Biz Türkiye’de kavgayı yoksullar adına vermeye varız
Bugün, Cumhuriyet’i hep beraber yüceltmeye, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine el koymanın kararlılığıyla yürüyüşe geçmeye geldik. Eğer, 22 yıldır yönetildiği gibi kişisel hesaplar ve çıkarlarlar birileri bir şey yapacak, o adımlar anayasaya uzanacaksa biz orada yokuz. Ama biz buradayız. Yürüyüşümüz, Atatürk’ün ülkedeki kimseyi ayırmayan, 28 Ekim günü ‘Yarın Cumhuriyet’i ilan ediyoruz’ diyen anlayış bu meydanının anlayışıdır. Biz bölünmeye, kavgaya, çatışmaya karşıyız. Ancak biz şehit analarının, şehit babalarının, şehitlerin emaneti evlatlarının, gazilerimizin gözünün içine bakılmayacak onların rızası olmayacak hiçbir şeyin tarafında değiliz. Kutuplaşma, kimseye yaramaz. Yoksullara, memurlara, esnafa hiç yaramaz. Biz Türkiye’de kavgayı yoksullar, gençler, emekliler, emekçiler, çiftçiler adına vermeye varız. Kısır kavga ve çekişmelerin tarafı değiliz.
Biz bu bayramda, bu toplum bölünmesin istedik. Erdoğan’a çağrıda bulundum. ‘Atatürk Orman Çiftliği’ne bütün itirazlara rağmen yapılmış, Atatürk’ün vasiyetine aykırı olan sarayda bir Cumhuriyet Bayramı kutlaması yerine, Atatürk’ün evinde Çankaya Köşkü’nde, hiçbir partiyi ayırmadan Cumhuriyet’i olması gerektiği yerde kutlayalım’ dedim. Bu çağrıma olumlu bir yanıt gelmedi. Onun için Erdoğan orada, biz buradayız. Saray orada, Çankaya Köşkü burada. Çok yakında Cumhuriyet kutlamaları milletin evinde Çankaya Köşkü’nde yapılacak. Emin olun, o gün orada sizin seçtiğiniz bir Cumhurbaşkanı oturacak. Bu tarihi kavşakta birileri kişisel hesaplara sürüklenebilir. Biz sürüklenmeyeceğiz. Bu tarihi kavşakta birileri, iktidarını sürdürmenin hesabında olabilir. Hiç o taraflara bakmayacağız.
Hep birlikte bir kez daha Cumhuriyet'i kuracağız
Aynı bugün olduğu gibi hep birlikte çalışarak bir kez daha Cumhuriyet’i kuracağız. Ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtaracağız. Bütün milletimize sesleniyorum. Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. Cumhuriyet, korkanların, sinenlerin, evde oturanların değil kendisine sahip çıkanların rejimidir. Biz bugün 1. Meclis’ten Anıtkabir’e coşkuyla Cumhuriyet’imiz için yürüyüşe geçiyoruz. Hepiniz evlerinize bayraklarınızı asınız. Ellerinize şanlı bayrağımızı alınız. Sokaklara, meydanlara çıkınız. Coşkuyla Cumhuriyet’imizi kutlayınız. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin emanet edildiği gençlere yürekten inanıyoruz.''
(Haber Merkezi)