Tarımda kriz derinleşiyor: Çiftçiler kazanamıyor, tüketiciler ödeyemiyor

Çiftçi Sendikası, 2024 Yılı Tarım Raporu'nda tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorunların ciddiyetine dikkat çekti.

Kısa Dalga - Çiftçi-Sen, 2024 Yılı Tarım Raporu'nu kamuoyuyla paylaştı.

Rapora göre, Türkiye’de tarım sektörü 2024 yılında derin bir krizle karşı karşıya kaldı. İklim krizinin neden olduğu kuraklık, ekosistemdeki bozulmaların tetiklediği hastalıklar ve zararlılar, üretim maliyetlerindeki artış ve yetersiz desteklemeler nedeniyle çiftçiler üretimden kopma noktasına geldi.

Tüketiciler ise yüksek enflasyon ve gıda fiyatları karşısında temel besin maddelerine ulaşmakta zorlanıyor.

Destekler yetersiz, çiftçiler borç batağında

2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu, tarıma verilecek desteklerin milli gelirin en az %1’i olması gerektiğini hükme bağlasa da, AKP hükümeti bu oranı %0,2’ye kadar düşürdü. 2024 yılında çiftçilere ayrılan destek bütçesi 91,5 milyar TL olurken, bu rakamın kanunen 412 milyar TL olması gerekiyordu. Yetersiz desteklemeler çiftçilerin borçlarını katladı. Bankalara olan tarım kredisi borçları 2023 yılında 551 milyar TL iken, 2024 yılında %42,3 artarak 784 milyar TL’ye ulaştı.

Son 20 yılda Türkiye’de ekili tarım alanları 26 milyon dekar azaldı. 2002 yılında %35 olan tarım sektöründeki istihdam oranı, 2024’te %14,7’ye düştü. Tarımsal üretimin gayri safi yurtiçi hasıladaki (GSYH) payı ise %10,2’den %5,2’ye geriledi.

Gıda enflasyonu dünya ortalamasının 8 katı

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre, 2024’te dünyada gıda fiyatları yıllık %5,7 oranında artarken, Türkiye’de gıda enflasyonu dünya ortalamasının 8 katına ulaştı. Üretici kazanamazken, tüketici de aşırı fiyatlarla karşı karşıya kaldı.

Üreticiler üretimden kopuyor, ithalat artıyor

Türkiye’de yıllardır sürdürülen neoliberal tarım politikaları, çiftçileri ithal ürünlerle rekabet edemez hale getirdi. 2024 yılı itibarıyla Türkiye’nin tarımsal ithalatı 23,2 milyar dolara ulaştı. Türkiye, buğday, mısır, soya, ayçiçeği gibi temel ürünlerde ithalata bağımlı hale gelirken, kendi kendine yetebilme oranı %5-90 arasında değişiyor.

Bazı temel ürünlerde iç üretimin iç talebi karşılama oranları:

- Buğday: %86
- Mısır: %86
- Pirinç: %74
- Ayçiçeği: %51
- Soya: %5

Hububat ve bazı baklagillerin alım fiyatları özel şirketler tarafından belirlenirken, fındık gibi stratejik ürünlerin fiyatları da uluslararası firmaların kontrolüne bırakıldı. Ferrero gibi büyük şirketler, üreticilere düşük fiyatlar dayatarak piyasayı yönlendiriyor.

İklim krizi tarımsal üretimi tehdit ediyor

2024 yılı kuraklık ve iklim krizinin tarım üzerindeki etkilerinin en sert hissedildiği yıllardan biri oldu. Tarımsal üretimi doğrudan etkileyen kuraklık nedeniyle buğday ve arpa ekimleri 20 gün ile 1 ay arasında gecikti. Bazı üreticiler ise ekim yapmaktan tamamen vazgeçmek zorunda kaldı.

Fındık üretiminde ise istilacı kahverengi kokarca böceği rekolte ve kalite kaybına neden oldu. Tarımsal araştırma enstitülerine yeterli destek verilmemesi, zararlılarla mücadelede Türkiye’yi başarısız hale getirdi.

Jeotermal enerji santralleri (JES) ise Türkiye’nin en önemli üzüm ve incir üretim bölgelerinde kalite kaybına yol açtı. Pestisit kullanımı da yıllar içinde hızla artarak tüketici sağlığını tehdit etti. 2023 yılı itibarıyla pestisit kullanımı 57,8 bin tona yükseldi. İhraç edilen birçok meyve ve sebze, yüksek pestisit kalıntısı nedeniyle yurtdışından geri döndü.

Hayvancılık krizi derinleşiyor

Hayvan varlığındaki azalma ve meraların özelleştirilmesi nedeniyle kırmızı et fiyatları hızla yükseldi. 2010 yılından bu yana Türkiye, 7 milyon büyükbaş, 3,2 milyon küçükbaş hayvan ve 406 bin ton kırmızı et ithal etti. Ancak ithalata rağmen et fiyatları düşmedi. 2024 yılı sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brezilya ve Uruguay’dan yeni hayvan ithalatı için talimat verdi.

Hayvancılığa ayrılan desteklerin oranı 2023’te %24,2 iken, 2024’te %21,6’ya, 2025’te ise %20,1’e düşürüldü. Hayvancılık sektörünün ithalata bağımlı hale gelmesi nedeniyle yerli üreticiler hızla sektörden çekiliyor.

Çiftçilerin isyanı büyüyor

2024 yılı boyunca tarım sektöründe artan maliyetler ve düşük alım fiyatları nedeniyle birçok bölgede çiftçiler protesto eylemleri düzenledi. Özellikle “sözleşmeli üretim” modeli nedeniyle şirketlerin insafına terk edilen üreticiler, maliyetleri karşılayamaz hale geldi.

Hükümetin yeni tarım politikaları da çiftçileri zor durumda bırakıyor. 2024 yılı sonunda çıkarılan yeni düzenlemelerle 2 yıl işlenmeyen tarım arazilerinin şirketlere kiralanmasının önü açıldı. Çiftçi-Sen, bu düzenlemeye karşı Danıştay’a dava açtı.

2025: Tarımda krizin derinleşeceği yıl

Tarımsal desteklerin yetersizliği, ithalat bağımlılığı, artan üretim maliyetleri ve iklim krizinin etkileri nedeniyle 2025 yılında çiftçi eylemlerinin artması bekleniyor. Ancak uzmanlar, çiftçilerin daha örgütlü ve hedefleri belirgin bir mücadele yürütmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Gıda egemenliği ve çiftçilerin topraklarında kalabilmesi için yeni bir tarım politikası gerektiği vurgulanıyor. Aksi takdirde, Türkiye’de tarımsal üretim tamamen büyük şirketlerin kontrolüne geçerken, tüketiciler sağlıklı ve uygun fiyatlı gıdaya ulaşmakta daha da zorlanacak.

Gündem Haberleri