FİLİZ GAZİ
Kısa Dalga - İstanbul Arnavutköy'de, İstanbul Havalimanı'na yakın arazilerden biri olan Haraççı Mahallesi'nde hayvancılık yapan insanların ahırdaki hayvanları toplatıldı, ahırları yıktırıldı. Toplanan hayvanlar ise kesimhaneye götürüldü.
Yurttaşlara verilen tebliğ- tebellüğ belgesinde üç gün süre verildiğine, bu süre içerisinde hayvanların ahırların dışına çıkarılmamasına, tahliye işleminden sonra mevcut yapıların ahır vb. olarak kullanılmasına devam edildiği takdirde Arnavutköy Belediyesi tarafından yıkım işlemlerinin başlatılacağı ifade edildi.
Belediye'nin yıkım işleminden ücret talep etmesinden dolayı çoğu yurttaş kendi ahırını kendisi yıktı.
Tebliğnamede, "İlçemiz sınırları dahilinde birçok alanda büyük ve küçükbaş hayvan ahırının olduğu, bu ahırların çoğunlukla ilçe merkezinde bulunduğu, birçok evin balkonlarında dahi hayvan beslendiği, bu hayvanların bir çoğunun gün içerisinde kontrolsüz olarak ilçe sokak ve caddelerinde dolaştırıldığı, başıboş bırakıldığı, mevcut hayvanların atıklarının bu cadde ve sokaklara yayıldığı" ifadelerine karşın yıkılan ahırların olduğu yerin doğal gaz, alt yapı gibi hizmetlerin dahi olmadığı bir yer olduğu ortaya çıktı.
Söz konusu arazi mahalle statüsünde olsa da köy şartlarına daha uygun olduğu görüldü. Türkiye'deki büyükşehirlerin sınırları içindeki köylerin statüsü, 12 Kasım 2012'de çıkartılan bir yasayla mahalleye dönüştürüldü. 6360 sayılı Kanun ile birlikte Türkiye'de büyükşehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırı olarak belirlenmiş ve bu sınırlar içinde yer alan köylerin tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleye dönüştürülmüştü. Bu yüzden şehrin çeperinde kalan kimi yerler köy özeliklerinde olsa dahi mahalle olarak kabul ediliyor.
"İneklerimiz kesimhaneye gönderildi"
60 yaşındaki Birgül Akgül, 20 senedir aynı arazi üzerinde yaşadığını, tapulu evinin yanında ahırının olduğunu ve hayvancılık yaptığını söyledi:
"Üç gün içinde ahırları boşaltın, yıkacağız dediler. Belediye'ye gittik. Zabıta diyor Belediye Başkanı'na gidin, Belediye Başkanı diyor Kaymakam'a gidin. Niye böyle yaptılar bilmiyoruz. Öncesinde bize söyleme falan yok. Hayvanları dışarı çıkardık, ahırı yıktık. Kaç gün yağmur altında kaldılar, yerimiz yoktu. Kesimhaneyi gösterdiler bize, oraya da en fazla iki ay diyorlar. Niye yaptılar, alttan ne çıkacak bilmiyoruz. Hayvanların kışlık yiyeceğini aldık, ona göre hazırlığımızı yaptık. Şimdi samanımızı da satamıyoruz, o da kaldı elimizde. En azından Kurban Bayramı'na kadar süre istedik, hayvanlarımız yok pahasına gitmesin dedik. Onu da kabul etmediler."
"Hayvanlarınız caddelerde dediler ama etrafınıza bir bakın, burası köy"
Akgül, tebliğ belgesinde yazan "mevcut hayvanların atıklarının cadde ve sokaklara yayıldığı, etrafa koku yaydığı" iddialarına ilişkin ise "Burada apartman yok, burada hayvanlarımızın kimseye zararı yok. Burada hangi sokağa gidiyor hayvan? Etrafınıza bir bakın. Taşoluk tarafına bu yapıldı ama orada binalar var, kalabalık. Burada öyle bir şey de yok" diye yanıt verdi.
Akgül, kesimhaneye götürülen ineğini görmeye gittiğinde yaşadıklarını ise şu sözlerle anlattı:
"Kesimhanenin oraya gittik, ben dışardan konuşuyorum, hayvan içerden sesimi duydu. Öyle bir bağırıyor ki... Dedim bu benim ineğimdir, sesimi duydu. Güvenlik, 'Abla bir git bakalım yanına' dedi. Gittim yanında, güvenlik çocuk bile bizimle ağladı. Ufak bir danası vardı, onu ayrı bir yere verdim. Annesi ayrı, yavrusu ayrı yerde. Elimizden bir şey gelmedi."
"Tek geçimim hayvancılık, evimin harçlığı"
Ahırındaki hayvanları alınan bir başka yurttaş olan 67 yaşındaki Nuran Öztürk ise geçimini ineklerinden elde ettiği sütü satarak sağlıyor. O da 30 senedir aynı arazide hayvancılıkla uğraşıyor. Eşini yıllar önce kaybeden ve çocuklarından yardım almayan Öztürk'ün tek geçim kaynağı ineklerinden elde ettiği sütü satmak. Öztürk şöyle anlatıyor:
"Bir tane ineğim var. Bir de danası var. Geçimimi onla idare ediyorum. Hiçbir şeyim yok. Bunun dışında bir şeyim yok, bu da alınırsa geçimim için elimde bir şey kalmaz. Evimin harçlığı, evimin bereketi... 30 senedir burada yaşıyorum. Alt yapımız yok. Yanımızda bina yok, hiçbir şeyimiz yok. Rahatsız edecek hiçbir şeyimiz yok. Araziye dahi çıkarmıyoruz. 30 senedir buradayım. Suyu da buraya ben getirdim. Doğal gaz, alt yapımız yok."
Tebliğde kararın 2020'de alındığı ifade edilse de görüştüğümüz kişiler durumdan yeni haberdar olduklarını, öncesinde kendilerini bir bilgi verilmediğini, Kurban Bayramı'na kadar süre istediklerini ifade ettiler.
Aynı uygulamanın Arnavutköy Taşoluk'ta uygulandığını ancak yaşadıkları yerin şehir içinde olmadığını ve dolayısıyla kimseye rahatsızlık vermediklerini belirttiler.
Tebliğ- tebellüğ belgesinde yazılanlar ise şöyle:
"İlçemiz sınırları dahilinde birçok alanda büyük ve küçükbaş hayvan ahırının olduğu, bu ahırların çoğunlukla ilçe merkezinde bulunduğu, birçok evin balkonlarında dahi hayvan beslendiği, bu hayvanların bir çoğunun gün içerisinde kontrolsüz olarak ilçe sokak ve caddelerinde dolaştırıldığı, başıboş bırakıldığı, mevcut hayvanların atıklarının bu cadde ve sokaklara yayıldığı, etrafa çevre ve insan sağlığını olumsuz etkileyecek düzeyde pis koku ve bulaşıcı hastalık yaydığı, mevcut ahırların ise ne komşu evlere ve yakın çevresine pis koku ve bulaşıcı hastalık ile beraber kemirici ve diğer zararlı haşeratların üremelerine sebep oldukları, bir türlü kontrol altına alınamadığı, anılan faaliyetlerin şehir merkezinde yapılmasının uygun olmadığı, İlçemiz Umumi Hıfzıssıhha Meclisinin 20.10.2020 tarihli toplantısında değerlendirilmiş ve 1593 sayı Umumi Hifzıssıhha Kanunu'nun 246. Maddesi gereğince, İlçemiz Haraçcı Mahallesi'nde bulunan tüm hayvan ahırlarının ivedi bir şekilde tahliye edilmesine, bu çalışma için ahır ve hayvan sahiplerine 16. 09. 2024- 19. 09. 2024
tarihleri arasında 3 (üç) gün süre verilmesine, bu süre içerisinde hayvanların ahırların dışına çıkarılmamasına, tahliye işleminden sonra mevcut yapıların ahır vb. olarak kullanılmasına devam edildiği taktirde Arnavutköy Belediyesi tarafından yıkım işlemlerinin başlatılmasına, zabıta ekiplerince sürekli denetimler yapılmasına (...) karar verilmiştir." (Haber Merkezi)
" />