Haluk Hepkon: Kitabın ana maddesi iki tanedir; biri kağıt, biri fikir

Kırmızı Kedi Yayınevi Kurucusu ve Yazar Haluk Hepkon Kısa Dalga Parantez'de Berna Can'a konuk oldu.

Kısa Dalga- Kırmızı Kedi Yayınevi'nin kurucusu, araştırmacı ve yazar Haluk Hepkon, Kısa Dalga Podcast Parantez'de Berna Can’ın sorularını yanıtladı.

Haluk Hepkon'la yayıncılık sektörünün sorunları ve karşılaştıkları zorluklar, son yıllarda gerçekleştirdikleri dikkat çekici projeler, yazar ve bir okur olmanın zorlukları ve bu başarının altında yatan gerçekler kısaca kitap ve edebiyata dair konuştuk.

'Gerçeklerden bahsetmek büyük bir olay'mış gibi...'

Kırmızı Kedi Yayınları'ndan yayımlanan edebi eserler ve politik kitaplar hakkında bilgi veren Haluk Hepkon, edebi eserler için yayın kurulunun farklı bir süreç yürüttüğünü, ancak politik kitaplar için en önemli kriterin gerçeği anlatması ve araştırmaya dayalı olması gerektiğini söyledi.

Hepkon, "Türkiye'de gerçeğin dile getirilmesi zorlaştı ve bu nedenle sadece gerçeklerden bahsetmek bile büyük bir olaymış gibi algılanabiliyor" dedi. Bu durumun Türkiye'nin demokratik standartlarının düşüklüğüyle ilgili olduğunu belirten Hepkon, Kırmızı Kedi Yayınevi'nden çıkan kitapların bu nedenle çok ses getirdiğini ifade etti. "Türkiye'de çok uzun bir süredir gerçeğin dile getirilmesi, ifade edilmesi o kadar zorlaştı ve artık günümüzde alışılmış bir şey haline geldi ki, Kırmızı Kedi'den çıkan kitaplar son derece ses getirebiliyor."

'Medya üzerindeki baskı zihinsel çölleşmeye sebep oluyor'

Haluk Hepkon, Türkiye'de medyanın yetersiz ve baskı altında olduğunu, insanların fikirlerini rahatça ifade edememesi nedeniyle zihinsel bir çölleşmenin yaşandığını belirtti. "Türkiye'de uzun süredir etkili bir medyanın olmaması, insanların fikirlerini, eleştirilerini, kötü gidişe dair önerilerini rahatça ifade edememeleri, bir tuhaf zihinsel çöllüğe yol açtı" dedi. Bu durumun, Kırmızı Kedi’nin gerçeği ifade eden kitaplar yayınlamasıyla dikkat çekici hale geldiğini ifade eden Hepkon, "Kırmızı Kedi'nin başarısı, Türkiye'nin gittiği kötü yönü gösteren bir durumdur" dedi.

'İnsanlar gerçeği arar hale geldi'

Hepkon, özellikle medyanın gerçeği ifade etmekteki yetersizliğine dikkat çekerek, "Medyanın etkili olmadığı bir ortamda, gerçeğin dile getirilmesi zorlaştı ve bu nedenle insanlar gerçeği arar hale geldiler" dedi. Hepkon, Türkiye’de medya organlarının etkisizleşmesiyle ilgili olarak, "Uzun bir süredir Türkiye'de medya organlarının etkisiz hale geldiğini görüyoruz. İnsanlar artık fikirlerini özgürce ifade edemiyorlar, eleştirilerini dile getiremiyorlar" dedi.

Medyanın etkisizleşmesinin toplum üzerinde yarattığı baskıya değinen Hepkon, "Medyanın etkisiz olması, insanların fikirlerini ve eleştirilerini rahatça ifade edememeleri, zihinsel bir çölleşmeye yol açtı. Bu çölleşme içerisinde, sadece gerçeklerden bahsetmek bile çok büyük bir olaymış gibi algılanabiliyor" diye ekledi.

'İnsanlar gerçek bilgiye aç'

Haluk Hepkon, Türkiye'de gerçeğin ifade edilmesinin zorlaştığını belirterek, "Medya organları gerçeği yansıtmakta yetersiz kalıyor. Bu da insanları gerçek bilgiye aç hale getiriyor" dedi. Hepkon, bu durumu aşmak için Kırmızı Kedi Yayınevi’nin önemli bir rol üstlendiğini ve toplumun ihtiyaç duyduğu gerçekleri dile getiren kitaplar yayınladığını ifade etti. "Kırmızı Kedi olarak, insanların bilgiye olan açlığını gidermeye çalışıyoruz. Gerçeği ifade eden kitaplar yayınlayarak, toplumun bilgiye ulaşmasına katkı sağlıyoruz" dedi.

154 kişilik gazeteciler listesi ve baskılar üzerine

Kısa Dalga Parantez'de geçtiğimiz günlerde Milliyetçi Hareket Partisi( MHP) tarafından hazırlanmış olan ve bazı gazeteciler ile medya mensuplarını hedef alan 154 kişilik liste konusu da gündeme geldi.

Kırmızı Kedi yazarlarından başta , Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Barış Terkoğlu'nun da bu listede yer alması hakkında Hepkon, şu yanıtı verdi: "Vallahi şöyle bir kabaca baktığımızda 17-18 tane olduğunu gördük. Yani 154'te oran fena değil" diyerek izahı olmayan şeylerin mizahını yaparcasına yanıt verdi.

'Dikkatli olmak gereken hususlar var ancak kararlılık önemli'

Baskı hissedip hissetmedikleri üzerine sorusuna ise Haluk Hepkon, "Kuşkusuz baskılar var. Yani bu bizim birçok konuda dikkatli olmamızı gerektiren koşullar var" dedi. Ancak bu durumun fazla romantize edilmemesi gerektiğini belirterek, "Eğer bir kitabı yayınlama kararı aldıysanız ve çeşitli siyasi çevrelerde 'abi bunlar yayınlar' kanaati oluştuysa o noktadan sonra fazla da bir şey olmuyor" dedi. "Eğer sizin ayağınız sürçüyorsa... 'Ya bunu yapsak mı, yapmasak mı, şurayla başımız belaya girer mi, girmez mi' derseniz bu bir tür davet gibi algılanabiliyor" diyerek, kararlılığın önemine vurgu yaptı.

'Baskı yok demek inandırıcı olmaz'

Haluk Hepkon, yayınevi olarak kendilerinin bu tür baskılara karşı bir tür dokunulmazlık geliştirdiklerini ifade etti: "Biz böyle bir baskı yaparsak şimdi, bir de bunun kampanyasını yaparlar deyip geri durabiliyorlar. O anlamda bir dokunulmazlığımız olduğunu düşünüyorum. Ya bunlar dedi zaten yapar bunlar dedikleri için fazla da şey yapmıyorlar" dedi.

"Türkiye'de bırakın yayıncıyı, gazeteci, bakkal çakkal bile baskı yok dese çok inandırıcı olmaz" diyerek ülkedeki genel baskı atmosferine dikkat çekti.

'Sosyal medya okuma alışkanlığını köreltiyor'

Türkiye'deki ekonomik koşulların, kitapların maliyetlerini artırdığını ve bu durumun okur sayısını etkilediğini belirten Hepkon, sosyal medya ve internetin de kitap okuma alışkanlıklarını körelttiğini'' ifade etti.

"Sosyal medya, insanları daha az entelektüel bir toplum haline getiriyor" yorumunda bulunan Hepkon, sosyal medyanın ve kısa içeriklerin yaygınlaşmasıyla birlikte insanların uzun metinleri okumakta zorlandığını ve kitap okuma alışkanlıklarının köreldiğini ifade etti. "Bugün sosyal medya ve görsel medya, okuma alışkanlıklarımızı köreltiyor. İnsanlar 250 karakterle dünyayı anlamaya çalışıyorlar ve bu durumda onlara Yaşar Kemal ya da Ahmet Hamdi Tanpınar okutmak zorlaşıyor" diyen Hepkon, "Matbaanın bulunması nasıl büyük bir değişimse, sosyal medya da böyle bir değişim. İnsanların okuma alışkanlıkları giderek köreliyor" ifadelerini kullandı.

'Kitabın ana maddesi iki tanedir: Biri kağıt, biri fikir'

Hepkon, "Bir kitabın ana ham maddesi iki tanedir: biri kağıt, biri fikir. Fikrin giderek zorlaştığı, fikir söylemenin zorlaştığı bir ülkede sıkıntı yaşıyorsunuz. İkincisi, Türkiye'de kağıt fabrikası yok, özelleştirmeyle hepsi talan edildi," diyerek, bu durumun kitap fiyatlarını yükselttiğini ve yayıncılığın zorluklarını artırdığını vurguladı.

Hepkon, "Türkiye şu anda kağıt açısından tamamen yurt dışına bağlı, bu da dövize bağlı bir durum yaratıyor. Kitap fiyatlarının artması kaçınılmaz oluyor" dedi.

Haluk Hepkon, kitap fiyatlarının yükselmesi ve ekonomik zorluklar nedeniyle okurların kitaba para vermekte zorlandığını belirterek, "İnsanlar belki bir kahve zincirine gidip bir paket sigara aldıklarında bunun daha fazlasını ödüyorlar ama aynı parayı kitaba vermek konusunda tereddüt ediyorlar," dedi. "Bu tabii ki kitabın maliyetleriyle ilgili. Kağıt fiyatları inanılmaz fiyatlara çıktı ve bu da kitabın fiyatını etkiliyor" diye ekledi.

'Yayıncılık her geçen gün zorlaşıyor'

Yayıncılığın her geçen gün zorlaştığını vurgulayan Hepkon, kitap yayınlama sürecinin daha fazla riske girdiğini ve yeni yazarların piyasaya girmekte zorluk yaşadığını belirtti. Haluk Hepkon, “Türkiye’de kitap yazıp, yayınlayarak zengin olan kimse yok. Bu iş para kazandırmıyor, emek isteyen bir iş,” dedi. Yazar olma hevesinde olanların popüler kültürün etkisi altında olduğunu düşünen Hepkon, yazarlık kariyerine adım atmak isteyenlere "Bu iş emek ve çok çalışma gerektirir" tavsiyesinde bulundu.

Yazar olmak isteyenlere tavsiyeler: Bu işe gönül vermelisiniz

Yazar olma isteğinin popüler kültürle ilintili olduğunu belirten Hepkon, "Genç bir yetenek için yazmak kaçınılmaz bir hal almışsa yazmalı, ama başka çare yoksa" diyerek yazarlığın zorluklarına dikkat çekti. Kitap yazmanın, çok emek ve zaman gerektirdiğini, bu işin de bir nevi olimpiyat gibi olduğunu vurguladı.

Hepkon, "Yazarlık bir emek işi. Eğer gerçekten içinizdeki yazarı ortaya çıkarmak istiyorsanız, çok çalışmalı ve bu işe gönül vermelisiniz. Dünyada da yeni genç yeteneklerin içlerindeki dehanın okura ulaşması için çok çalışmaya ve şansa ihtiyacı var" diye konuştu.

'Önemli olan güvenilir bir marka sunmak'

Hepkon, yazarların ve yayıncıların zorlandığı bir dönemde olduklarını belirterek, "Artık birçok yayınevi umut vaat eden eserlere riske girmemek adına geri çevirmek zorunda kalıyor" dedi.

Yayınevinin başarılı olmasının arkasında doğru projeleri seçmek ve okurlara güvenilir bir marka sunmanın yattığını belirten Hepkon, "Biz bir okur yaratabildik, Türk okuru üzerinde bir güven yaratabildik. Bu sebepten dolayı insanlar Kırmızı Kedi'den çıkan kitapları tercih ediyorlar" ifadelerini kullandı.

'Anadolu'da insanlar yazarı görmek, ona dokunmak istiyor'

Kitap fuarlarının okurlarla yazarları buluşturma işlevinin önemini koruduğunu düşünen Hepkon, "Anadolu'daki okurlar için kitap fuarları hala önemli," dedi.

Kitap fuarlarının okurlara yazarlarla tanışma ve kitapları daha ulaşılabilir kılma fırsatı sunduğunu belirten Hepkon, “Türkiye’de dağıtım sorunu var, kitap fuarları bu sorunu bir nebze aşabiliyor” diye ekledi.

"İstanbul’da Beylikdüzü’ne gidip kitap almaya çalışmak hakikaten takdire şayan bir motivasyon gerektiriyor. Anadolu’da insanlar yazarlarını görmek ve onlara dokunmak istiyorlar" diyen Haluk Hepkon, kitap fuarlarının günümüzde okurla yazarı buluşturma amacına hizmet ettiğini belirterek, "Kitap fuarları, yazarlarla tanışma, imza alma ve onlara dokunma fırsatı sunuyor. İnsanlar kitabını okudukları insanı görmek istiyorlar" dedi.

Hepkon, Kırmızı Kedi’nin Türkiye genelinde 17 şubesi bulunduğunu belirterek, “Kitap evlerini yaygınlaştırarak okurlara daha doğrudan ulaşmayı hedefliyoruz” dedi. Kitap evlerinin kurulmasındaki amacın, okurlara doğrudan ulaşarak, sansür ve dağıtım sorunlarını aşmak olduğunu ifade etti.

Hepkon, kitapçılarının daha fazla yaygınlaşması gerektiğini belirterek, "Kitap evlerini kurmaktaki ana amacımız, kitaplarımızı okura doğrudan ulaştırabilmek. Bu süreçte birçok sıkıntıyla uğraşıyoruz ama geldiğimiz noktada Kırmızı Kedi’nin bir marka olarak bilinirliği bizim için önemli" dedi. "Kitap evlerini açarken, okura ulaşmak ve kitaplarımızı daha erişilebilir kılmak hedefimizdi. Kitap evlerimizde yaşanan herhangi bir olumsuzluk marka bilinirliğimizi etkiler" diye ekledi.

'İnsan merak etmiyorsa öğrenmeye kapalıdır'

Kırmızı Kedi Yayınları Kurucusu ve Yazar Haluk Hepkon, okuma motivasyonunu kaybetmiş kişiler için, "Merak duygusunu kaybeden insanlar, kitap okumaktan daha büyük sorunlarla karşı karşıyadır" diyerek, merakın önemine vurgu yaptı.

Hepkon, “Eğer hayata dair merakınızı yitirdiyseniz, kitap okuyamamaktan daha büyük sorunlarınız var demektir. Merak duygusunun önemli ölçüde yitirildiğini düşünüyorum. Merak ettiğiniz zaman öğrenmenin yolu kitap olmuş" dedi.

Kitap okumanın bilgiye ulaşmanın en etkili yolu olduğunu vurgulayan Hepkon, “Merakınızı kaybetmeyin, yeni şeyler öğrenmeye açık olun,” şeklinde önerilerde bulundu.

Hepkon, "İnsanların merak duygusunu kaybetmemesi lazım. Merak, insanı hayata bağlayan en önemli unsurlardan biri. Eğer merak ediyorsanız, kitap okumaktan keyif alırsınız" dedi. "Merak, öğrenmenin ve gelişmenin kapılarını açar. Eğer bir insan merak etmiyorsa, öğrenmeye de kapalıdır" diye ekledi.

'İnsanlar yeni kitaplar üzerinden Türkiye'yi tartışılacak'

Kırmızı Kedi’nin gelecekte de önemli kitaplarla ses getirmeye devam edeceğini belirten Hepkon, "Türkiye'yi tartışacak kitaplar yayınlayacağız" diyerek, gelecekteki projelere dair ipuçları verdi. Yayınevinin, güncel konuları ele alan ve tartışmalara yol açacak projeler üzerinde çalıştığını ifade eden Hepkon, "Önümüzdeki dönemde hakikaten çok iddialı kitaplarımız olacak. Elimizde bir sürü proje var ve Kırmızı Kedi’nin hareketliliği kendi içinde devam ediyor. İnsanlar bu kitaplar üzerinden Türkiye’yi tartışacaklar" dedi.

Haluk Hepkon, özellikle son dönemde yayımladıkları kitaplardan bahsederken, "Mesela Murat Havala ve Timur Soykan'ın 'Baronlar İstilası' kitabı ve Barışların 'Metastaz'ı Türkiye'de önemli tartışmalara yol açtı" dedi.

'Biz basmasaydık kimse gerçek hikayesini bilmeyecekti'

Haluk Hepkon, yakın zamanda yayımladıkları Güven Şaban'ın 15 Temmuz Darbe girişimi dönemi aldığı notlarından kaleme alınan kitabından bahsederken, "Eğer biz basmazsak Güven Şağban'ın yaşadıkları kuşkusuz yok olmayacak. Ama toplum bunu bilmeyecek. Oradan çıkartılması gereken dersleri çıkartmayacak" diyerek tarihe kayıt düşmenin önemine dikkat çekti.

Hepkon, "Güven Şağban’ın kitabı, 15 Temmuz’un farklı bir yönünü gözler önüne seriyor. O ordu içerisindeki yurtsever Atatürkçü insanlar olmasaydı 15 Temmuz'u o kadar kolay bastıramazdınız" dedi.

Haluk Hepkon, yayıncılığın zorlukları ve Türkiye'deki kitap okuma alışkanlıklarına dair içgörülerini paylaştığı bu söyleşi ile okuyuculara ve yayıncılara önemli mesajlar veriyor.

Yayıncılık sektöründeki mevcut durumu ve geleceği şekillendirecek dinamikleri değerlendirirken, Kırmızı Kedi Yayınevi'nin sektördeki rolünü ve misyonunu da net bir şekilde ortaya koyuyor. Kırmızı Kedi Yayın Evi Kurucusu ve Yazar Haluk Hepkon, "Kırmızı Kedi olarak, insanların merak duygusunu canlandıracak, düşünmeye teşvik edecek kitaplar yayınlamaya devam edeceğiz" diyerek, yayınevinin misyonunu özetliyor. (Haber Merkezi)

Podcast Haberleri