Muhalefet cephesinde kartlar yeniden mi karılıyor?

Kısa Dalga Politi-Cast’te bu hafta gazeteciler Sedat Bozkurt ve Berna Can, Türkiye’nin öne çıkan gündem başlıklarını ele aldı.

Kısa Dalga Politi-Cast’te bu hafta Gazeteciler Sedat Bozkurt ve Berna Can, gündeme damgasını vuran yeni anayasa tartışmaları, MHP’nin HÜDA-PAR çıkışı ve konumu, CHP’nin parti içi dengeleri ve Ekrem İmamoğlu’nun "Partimin araç olduğunu biliyorum" çıkışı ve sürpriz şekilde gerçekleşen CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu görüşmesinin perde arkasını ele aldı.

Kısa Dalga Politi-Cast’te öne çıkan satır başları şöyle:

“MHP, siyasi niteliklerini kaybetti”

Gazeteci Sedat Bozkurt, MHP'nin anayasa tartışmalarına verdiği tepkileri değerlendirirken partinin eski etkisini yitirdiğini söyledi:

Bozkurt, "MHP, MHP olmanın niteliğini kaybetti. Anayasanın ilk üç maddesini savunan bir partinin sadece HÜDA PAR ile yapılan ittifaka verdiği tepki bu kadar olmamalıydı. Bu tepki, MHP’nin siyasi ağırlığını ve ideolojik duruşunu tamamen yitirdiğini gösteriyor. MHP’nin bugün devletin yanında konumlanmış bir yapı olduğunu söyleyebiliriz, ama ortada eskisi gibi güçlü bir 'devlet partisi' yok" dedi.

Bozkurt ayrıca , Bahçeli'nin uzun süre sessiz kaldığı dönemlerde ortaya çıkan spekülasyonları da hatırlattı ve MHP’nin politik çizgisinin netleşmediğini belirtti.

Bozkurt, "Bahçeli bazen ortadan kayboluyor ve hakkında hoş olmayan iddialar ortaya atılıyor. MHP, anayasanın ilk üç maddesi gibi temel konulara karşı bu kadar zayıf bir tepki vererek, sadece bir seçim ittifakının parçası haline geldi" ifadelerini kullandı.

Erdoğan ve Anayasanın ilk üç maddesi

AKP’nin anayasa değişikliklerine yönelik hamlelerini de değerlendiren Bozkurt, Erdoğan’ın ideolojik değil, pragmatik bir siyaset izlediğini vurgulayarak, "Erdoğan, TC ibareleri kalkarken de, andımız kaldırılırken de bu tarz ideolojik aşındırmaları yaptı. Bu tür tartışmalar, onun için siyasi manevra alanı yaratıyor. Anayasanın ilk üç maddesi fiilen uygulanmıyor ve Erdoğan rejimi açısından bu maddeler herhangi bir sorun teşkil etmiyor. Eğer eline yeterince güç geçerse, ilk üç maddeyi de değiştirebilir" dedi.

Sedat Bozkurt, Erdoğan'ın devletin birçok sembolünü dönüştürme hevesinde olduğunu belirtirken, bugünkü rejimin bu maddelerin varlığından rahatsız olmadığını da ekledi:

"Anayasada yazılı olan birçok ilke bugünkü iktidar için bir engel teşkil etmiyor. Mesela başkentin Ankara olduğu hükmü dışında birçok şey uygulanmıyor. Bu maddelerin değiştirilmesi, Erdoğan için bir risk yaratmaz çünkü fiilen uygulanmayan maddelerle sorun yaşamıyor."

"AK Parti’de faydaya dayalı bir ekip var"

AK Parti'nin iç dinamiklerine dair de görüşlerini paylaşan Bozkurt, partideki faydacı anlayışı eleştirdi:

"AK Parti’nin bugün bir ideolojik derinliği yok. Orada bir faydacı ekip var; makamlar, mevkiler, korumalar, zenginleşen insanlar var. Erdoğan’a '20 yıl daha yönet, ama rejim Türkiye Cumhuriyeti değil Türkiye Sosyalist Cumhuriyeti olsun' dense, bunu kabul edebilir. Onun için önemli olan, gücü elde tutmak ve varlığını sürdürmek."

Bozkurt, Erdoğan’ın uzun vadede tüm eski düzeni silip yeni bir düzen kurmaya yönelik arzusuna da değindi:

Gazeteci Sedat Bozkurt’a göre, Erdoğan, kendisinden önceki her şeyi sıfırlamak istiyor. Anayasanın ilk üç maddesindeki hükümlerden uygulanan pek bir şey kalmadı zaten. Bayrağı değiştirmez çünkü bayrak Osmanlı'dan devralınan bir sembol, ama sosyal devlet, laiklik gibi ilkeler artık uygulanmıyor.

"CHP içinde ciddi bir mücadele var"

CHP’deki iç çekişmeleri de gündeme alan Sedat Bozkurt, Ekrem İmamoğlu’nun stratejik bir yol izlediğini ve parti içinde dikkatle hareket ettiğini söyledi:

"Ekrem İmamoğlu, her adımını dikkatle planlayan biri. Arkasında adeta bir Pentagon gibi ekip var; ne zaman sesini yükselteceğini, ne zaman gülümseyeceğini çok iyi hesaplıyor. Onun her hareketi bir strateji doğrultusunda, bu yüzden söyledikleri de çok dikkatle seçilmiş ifadeler."

Bozkurt ayrıca, İmamoğlu’nun söylemleriyle CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel’den farklı bir çizgide olduğunu da vurgulayarak, "İmamoğlu, parti içindeki baskı altında olduğu bir dönemde kendisini bir şekilde ifade etmeye çalışıyor. Kendi cumhurbaşkanlığına giden yolu kurguladı, ancak bu konuda bazı sıkıntılar yaşıyor. Özgür Özel'in sık sık hatalar yapması ve çeşitli açıklamaları, CHP'nin içindeki mücadelenin zorlu olduğunu gösteriyor" ifadelerine yer verdi.

Sedat Bozkurt, Türkiye siyasetinde parlamenter sisteme dönüş tartışmalarının muhalefet cephesinde halen önemli bir gündem maddesi olduğunu vurguladı. Bozkurt, özellikle CHP ve İYİ Parti’nin bu konudaki tutumunu ele alırken, muhalefetin gelecekteki stratejilerinde parlamenter sistemin merkezi bir rol oynayacağını belirtti.

"Parlamenter Sistem muhalefetin en temel vaatlerinden biri"

Sedat Bozkurt, Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı döneminde parlamenter sisteme dönüşü sürekli olarak gündemde tuttuğunu ve bunun, muhalefetin AK Parti karşısında en önemli vaatlerinden biri haline geldiğini ifade etti. Bozkurt, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Kemal Kılıçdaroğlu, parlamenter sistem vaadini ilk günden beri sürdürüyor. Bu, yalnızca bir seçim vaadi değil, aynı zamanda Türkiye’nin gelecekteki siyasi yapısını yeniden kurma projesi olarak öne çıkıyor. Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde CHP, Türkiye’nin tek adam rejiminden kurtulup güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmesi gerektiğini savunuyor ve bu hedef muhalefetin birleşme noktası olmaya devam ediyor."

‘’CHP içinde Parlamenter Sistem söylemi zayıfladı’’

Gazeteci Bozkurt, özellikle Millet İttifakı döneminde bu vaadin muhalefet bloğunu bir arada tutan en güçlü bağ olduğunu vurguladı. 2018 seçimlerinde, muhalefet partilerinin parlamenter sisteme dönüş konusunda aynı çizgide hareket etmesinin, ittifakın başarısına önemli katkı sağladığını belirtti. Ancak Bozkurt, bugün CHP içinde bu söylemin zayıfladığını ve parti yönetiminin yeni bir yön bulmakta zorlandığını ifade etti:

"Parlamenter sistem, 2018’de Millet İttifakı’nı birleştiren en önemli unsurdu. Ancak bugün CHP’nin yeni yönetimi, bu konuda net bir duruş sergilemiyor. Kılıçdaroğlu'nun savunduğu bu sistem değişikliği artık CHP’nin temel bir politikası olmaktan çıkmak üzere gibi görünüyor. Bu da parti içinde ve muhalefet bloğunda ciddi bir rahatsızlık yaratıyor."

İYİ Parti’nin odağı Parlamenter Sistem

Sedat Bozkurt, parlamenter sistem tartışmalarında İYİ Parti’nin konumuna da dikkat çekti. Özellikle Musavat Dervişoğlu’nun parlamenter sisteme geçiş konusundaki kararlı tutumunu vurgulayan Bozkurt, İYİ Parti'nin bu konuda CHP’den daha net bir duruş sergilediğini belirtti:

"Musavat Dervişoğlu, parlamenter sistemi en başından beri güçlü bir şekilde savunan bir figür. İYİ Parti, parlamenter sisteme dönüş konusunda hiçbir taviz vermiyor. Bu, İYİ Parti’nin kendini tanımladığı en temel politik duruşlardan biri haline geldi ve Dervişoğlu’nun açıklamaları da bunu pekiştiriyor." dedi.

"Dervişoğlu Özel’e Parlamenter Sistemi sordu"

Bozkurt, Musavat Dervişoğlu'nun bu konuda CHP yönetimine eleştiriler yönelttiğini ve Özgür Özel’e parlamenter sistemden neden uzaklaştıklarını sorduğunu belirtti. Dervişoğlu’nun bu tavrı, İYİ Parti'nin parlamenter sistem vaadinden asla vazgeçmeyeceğini ve bu konuda CHP'yi yeniden harekete geçmeye zorlayacağını gösteriyor.

"Musavat Dervişoğlu, Kıbrıs’taki buluşmada bizzat Özgür Özel’e parlamenter sisteme neden sahip çıkmadıklarını sormuş. Bu, İYİ Parti’nin bu konuda CHP’den daha kararlı olduğunu ve bu vaadin muhalefet için hala önemli bir gündem maddesi olduğunu gösteriyor. Parlamenter sistem, İYİ Parti için kırmızı çizgilerden biri ve bu çizginin aşındırılmasına izin vermeyecekler."

Kılıçdaroğlu ve Dervişoğlu görüşmesi: Parlamenter Sistem

Sedat Bozkurt, Kemal Kılıçdaroğlu ile Musavat Dervişoğlu arasında geçtiğimiz günlerde gerçekleşen görüşmenin de temel konusunun parlamenter sistem olduğunu belirtti. Bozkurt, bu görüşmenin, CHP’nin parlamenter sistem tartışmalarına yeniden odaklanması gerektiğine işaret ettiğini söyledi.

Bozkurt, "Kılıçdaroğlu ile Dervişoğlu’nun görüşmesinin ana gündem maddesi parlamenter sisteme dönüş oldu. Kılıçdaroğlu, başından beri bu sistemi savunduğu için bu görüşmelerde parlamenter sistemi yeniden muhalefetin ana gündemine taşımak istedi. Bu, CHP’nin daha önce savunduğu temel politikalardan biridir ve bu konuda İYİ Parti ile işbirliği içinde hareket etmesi, muhalefetin güçlenmesi açısından önemlidir" İfadelerini kullandı.

Bozkurt’a göre, CHP ve İYİ Parti arasında parlamenter sistem konusunda bir işbirliği sürdürülmesi, muhalefetin Cumhur İttifakı karşısındaki pozisyonunu güçlendirebilir. Ancak Bozkurt, mevcut CHP yönetiminin bu konuda zayıf kaldığını ve net bir pozisyon almakta zorlandığını dile getirdi.

Bozkurt, "CHP’nin şu anki yönetimi, parlamenter sistem konusunda net bir tavır sergilemiyor. Bu, parti içinde ve muhalefet bloğunda ciddi rahatsızlıklara neden oluyor. Oysa ki bu sistem değişikliği, muhalefetin en temel vaatlerinden biri olmalı. Kılıçdaroğlu bu konuda hâlâ kararlı, ancak partinin genel duruşunda bir belirsizlik söz konusu" dedi.

Parlamenter sisteme dönüş: Muhalefetin gelecek stratejisi

Bozkurt, muhalefetin önümüzdeki dönemde parlamenter sisteme dönüş söylemini yeniden merkeze alması gerektiğini savunarak, bu sistem değişikliğinin Türkiye’nin geleceği için kritik olduğunu vurguladı. Bozkurt'a göre, mevcut başkanlık sistemi muhalefet için birleştirici bir unsur olmalı ve parlamenter sistem tartışmaları bu bağlamda muhalefetin en önemli stratejik hedefi haline gelmeli.

Bozkurt, "Parlamenter sistem, Türkiye’nin bugünkü yönetim sorunlarının çözümü için en mantıklı yol olarak görünüyor. Muhalefet, bu hedefi yeniden öncelik haline getirmeli ve sistem değişikliği vaadi üzerinden halkın taleplerine cevap vermeli. Eğer muhalefet bu konuda birleşirse, Cumhur İttifakı karşısında güçlü bir duruş sergileyebilir" dedi.

"Muhalefet için çoklu aday kaçınılmaz"

Gazeteci Sedat Bozkurt, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefet cephesinde çoklu aday stratejisine dikkat çekerek, CHP'nin iki adayla yol yürüme zorunluluğuna vurgu yaptı:

Bozkurt, "Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı seçiminde birden fazla adayla yola çıkacağı aşikar. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş bu adaylardan biri olacak. Muhalefetin bu süreci iyi yönetmesi gerekiyor. Bu iki adayın varlığıyla seçim sürecini yönetmek kolay olmayacak. Eğer seçim zamanında iki adayla seçime gidilirse, bu strateji dikkatle yönetilmeli" İfadelerini kullandı.

Podcast Haberleri