Kısa Dalga - Emek Partisi'nden (EMEP) yapılan açıklamada, Ortadoğu coğrafyasında savaş ve yoksulluğun, halkların ana gündemi olduğu ve göçü tetiklediğin belirtilerek, şöyle denildi:
"İsrail’in Filistin halkına karşı sürdürdüğü soykırım politikaları inişli çıkışlı olarak yıllardır sürüyor. Emperyalistler, Suriye halklarının geleceğini pazarlık masasında tartışmaya çoktan başladı. Taliban’ın yönetimini ele geçirdiği Afganistan bu iki ana gündemin gölgesinde kalsa da Afganistan halkları halen göç ve yoksulluğun pençesinde. Türkiye halkları hem savaşın hem de yoksulluğun kıskacında insanca yaşam mücadelesi veriyor. Metal işçileri, yasaklanan grevlerini fiili olarak sürdürme kararlılığı gösteriyor. 2025 bütçesi halklara yeni vergiler, sermayeye yeni teşvikler ön görüyor. Eğitimden, sağlıktan, kadın ve çocuklardan kısılan bütçe patronlara aktarılıyor. Doktor, mühendis ve benzeri meslekten emekçiler Türkiye’den göçü tartışırken, Türkiye’ye gelen ya da hali hazırda var olan göçmenler yoksulluğun ve temel hakların yoksunluğunda yaşam mücadelesi veriyor."
Savaşın gölgesinde bir dünya, uluslararası durum ve Türkiye
"18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü’nde göçmen hakları, mülteciler ve göç politikaları ama samimi ama hamasi gündeme geliyor. Göç ve mültecilik ekonomik ve siyasal temelleriyle ortaya konmadığında sonuçları itibariyle suiistimale açık hale gelebiliyor" denilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
"Nedenleri, emperyalist ilişkileri temelinde ortaya konduğunda birlikte mücadele olanaklarıyla halkçı çözümlerin mümkün olduğunu biliyoruz. Bu nedenle de ‘Savaş ve yoksulluk kıskacında göç ve birlikte mücadele olanakları’ başlıklı konferansımızda bu nedenleri ve çözümlerini tartışmak istiyoruz.
22 Aralık Pazar günü İzmir Konak Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde ‘Savaş ve yoksulluk kıskacında göç ve birlikte mücadele olanakları’ başlıklı Göç Konferansı düzenliyoruz. Bu konferansın ilk oturumunda, Suriye göçünün ikinci 10’uncu yılına girerken; savaşın gölgesinde bir dünya, uluslararası durum ve Türkiye’yi konuşacağız. İkinci oturumunda ise ekonomik darboğazın içerisinde ‘en alttakiler’ Türkiye’de mülteci işçilerin çalışma koşulları ve hayatta kalma deneyimleri konuşulacak. Üçüncü ve son oturumda da bir arada yaşamayı, her şeye rağmen bir birlikte mücadele olanaklarını konuşacağız. Emek, barış ve demokrasi mücadelesinden yana herkesi konferansımıza bekliyoruz. Barbarlık yenilecek, direnen halklar, işçi sınıfı kazanacak!" (Haber Merkezi)