AKP’de gerçekten ilk dört madde tartışması yok mu?

Sinan Tartanoğlu, Olası-Kast'ta Anayasanın ilk dört maddesi konusunu ele alıyor...

Olası-Kast’ta bu hafta daha önce ucundan kıyısından konuştuğumuz bir konuya giriyoruz, Anayasanın ilk dört maddesi konusuna…

Çünkü bizi buna yine ve yeniden HÜDA-Par zorladı…

Partinin genel başkanı, “kendilerini bu konuda anlamayan herkese” “ahmak” dedi.

Birkaç gündür her televizyon kanalı, her gazete bu sözleri tekrar tekrar döndürüyor. Bir tur da biz döndürelim...

İlk dört maddenin değişmesi gerektiğini yıllardır söylüyordu Hüda-Par… Daha doğrusu bir anayasada değiştirilemeyecek madde olamayacağını ifade ediyorlardı.

Partinin programında, “yeni anayasanın değiştirilemez nitelikte hiçbir maddesinin olmaması gerektiği” belirtiliyordu mesela. “Hiçbir ideolojinin dayatılmaması gerektiği” ifade ediliyordu.

Hüda-Par bu tartışmayı parti programında da yapmıştı… Yıllardır ilk dört maddenin değiştirilmesi gerektiğini söylüyorlardı. Ama belki de ilk kez, sadece dördüncü maddeyi, ilk üç maddenin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğine ilişkin maddeyi hedef almışlardı…

Neden?

AKP veya çevresi de yıllardır ilk dört madde ile kavgalı değil miydi? Bu maddelerin değişmesi gerektiğine ilişkin açıklamalar da yapıyorlardı, hatta yakın çevreden birileri yeni teklif metinleri bile yazıyordu yıllardır…

Ama toplumdan ve muhalefetten tepki gelir gelmez, “hayır, böyle bir tartışmamız yoktur” diyorlardı.

Tekrar soralım, Yapıcıoğlu’nun son açıklamasının hedefi, bu çerçeveden baktığımızda neden AKP olmasın?

Neden HÜDA-Par, adeta yol gösterir gibi 4 maddeyi değil de 4. maddeyi hedefe koymuş olmasın?

Ruanda’da da değiştirilemiyor…

Gerçekten de bir anayasanın değiştirilmez maddesi olur mu? İktidarın gücünü sınırlamak için hazırlanan bir anayasa, eğer gerçekten de bu sınırlamayı yapacak kadar güçlüyse, neden devletin eline tartışılmayacak bir güç versin?

Anayasa ile sınırlanmak istenen güç, şımarık iktidarların devletin temel niteliklerini değiştirmeyi isteyebilecek kadar ileri gitmesi mi?

Nihayetinde ideolojik birer metin olan anayasalar hem iktidarların hem devletin gücünü halk lehine sınırlayamaz mı?

Egemenliğin bir gün gerçekten de kayıtsız şartsız millete verilebileceği bir düzende, değiştirilemez anayasa maddeleri gerçekten ihtiyaç mı?

Bu sorular bizi, karşılaştırmalı anayasa hukukunun derinlerine atıyor.

Fransa’da üniter yapıyı ve hükümet şeklinin Cumhuriyet olması maddelerinin değiştirilmesi mümkün değil.

Almanya’da federasyonun eyaletlere bölünmesi ile ilgili anayasa maddeleri değiştirilemez.

Yunanistan’da hükümet şeklinin Cumhuriyet olması, kuvvetler ayrılığı, kanun önünde eşitlik gibi konularda değişiklik yapılması imkansız.

İtalya’da Cumhuriyet’in şekli ile ilgili düzenleme değiştirilemez.

Brezilya anayasasında devletin federatif yapısı, kuvvetler ayrılığı prensibi ile bireysel haklar ve güvencelerine ilişkin hükümler değiştirilemiyor.

Rusya’da; Anayasal sistemin temel ilkelerinin, kişi hak ve özgürlüklerinin yazılı olduğu anayasa maddeleri değiştirilemiyor.

Türkmenistan’da yönetim şeklinin Cumhuriyet olması ile ilgili hüküm değiştirilemiyor.

Ya da mesela Ruanda… Ülkede hükümet şeklinin Cumhuriyet olması, üniter yapı, demokratik ilkelerle ilgili anayasa maddeleri değiştirilemiyor.

İran’da ise resmi din ve mezhep ile ilgili düzenleme değiştirilemiyor.

Afganistan’da da 2004’e kadar devlet şeklinin monarşi; 2004’ten sonra ise dinin İslam, yönetim şeklinin İslam Cumhuriyeti olduğuna ilişkin hükümler değiştirilemiyor.

Ve pek çok ülke anayasasında neredeyse ortak olan bir kural var. Olağanüstü haller ve savaş hallerinde anayasa değişikliği yapılamaz deniyor pek çok anayasada.

Sadece bu bile OHAL koşullarında seçim yapan Türkiye için çok ileri bir tartışmanın içinde olduğumuzu, Anayasaların değiştirilemez maddesi olur mu, olmaz mı sorusunun ne kadar ileri olduğunu göstermiyor mu?

Bizim anayasamızda da hükümet şeklinin Cumhuriyet olması, Cumhuriyet’in nitelikleri ve üniter yapıya ilişkin maddelerin değiştirilmesinin teklif edilmesi dahi yasaklanıyor.

HÜDA-Par bu maddelerin yıllardır değişmesini istiyor, yeni değil. Partinin programında bile bu var. Ve sürekli bu talebi üzerinden eleştirilen Hüda-Par’in başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, son açıklamasında bu eleştirileri diye getirenlere “ahmak” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, HÜDA-Par genel başkanının sözlerine “bizim açımızdan ilk 4 madde ile ilgili bir tartışma yok” yanıtını verdi.

Gerçekten yok mu böyle bir tartışma, AKP’de?

MÜSİAD, ikinci maddeyi istemişti

MÜSİAD, Ocak 2008’de “Yeni Bir Anayasa için görüş ve öneriler” metni yayınlamıştı.

Buna göre AKP iktidarlarının da hiç uzak durmadığı MÜSİAD, ikinci maddedeki; “Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti” niteliğinin değişmemesi gerektiğini belirtmişti.

Ancak, ikinci maddede yazan siyasi rejimin diğer niteliklerinin değişmesi gerektiği ifade edilmişti, raporda.

Denilmişti ki, “ideolojik baskısı olmayan ve devlet karşısında ferdi öne çıkaran bir anayasa yapılmalıdır…”

Bu durumda ne istiyordu MÜSİAD?

İkinci maddedeki “Atatürk milliyetçiliğine bağlı” ifadesinin çıkarılmasını istiyordu.

MÜSİAD’a göre “yeni anayasa, devlet için resmi bir ideoloji tarif etmemeliydi…”

MÜSİAD ile HÜDA-Par arasında bilinen bir ilişki yok. Ama MÜSAİD, sadece AKP iktidarlarına değil sağ-muhafazakâr yapıların tamamına yakınlığı ile biliniyor.

AYM Başkanı, ‘pozitif bir değişim’ önermişti

Ekim 2010. İlk dört maddeyle ilgili açıklama Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’tan gelmişti.

Kılıç, “İlk üç maddeyi dondurmak, evrensel hukuk kurallarına uygun değil” demişti.

“Hukuk devletini, demokrasiyi, laikliği geri götüren uygulamaya geçit verilemez” diyen Haşim Kılıç’a göre; ilk üç maddeye pozitif olarak dokunulabilirdi.

Tüm bunları bazı gazetecilere söyleyen Kılıç, daha sonra böyle bir cümlesinin olmadığını söylemişti. İlk dört madde ile ilgili tüm açıklamalarda olduğu gibi, iktidar ve çevresi önce kurşunu atmış sonra havaya bakıp ıslık çalmıştı.

Haşim Kılıç, HÜDA-Par tarafından Anayasa Mahkemesi’ne atanmamıştı.

Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanmasının altında Turgut Özal’ın imzası vardı.

Eylül 2011’de AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, ilk dört maddenin neden değiştirilemeyeceğini sorgulamıştı. İlk dört maddenin yeniden yazılabileceğini belirten Metiner, “Metnin zamanın ve demokrasinin ruhuna uygun biçimde yeniden yazılması gerektiğini” ifade etmişti.

Eski başdanışmanın eski taslağı

Yine 2011’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski başdanışmanlarından Adnan Tanrıverdi’nin SADAT ile birlikte liderliğini yaptığı Adaleti Savunanları Stratejik Araştırma Merkezi bir anayasa taslağı hazırlamıştı. Taslak Aralık 2011’de TBMM’ye de sunulmuştu.

Taslakta ilk dört maddenin neredeyse tamamının değiştirilmesi istenmişti. Tanrıverdi’nin ASSAM’ı; laikliğin kaldırılmasını, anadilde eğitime geçilmesini, çokdilliliğe geçilmesini, Türkiye’nin yedi özerk bölgeye ayrılmasını istemişti.

AKP Milletvekili ‘Hepsi değişsin’ demişti

AKP Bursa Milletvekili İsmail Aydın, Ocak 2017’de; TBMM Genel Kurulu’nda ilk dört maddenin değiştirilmesi gerektiğini söylemişti. Aydın, “Hukukçu olarak anayasanın değiştirilemez maddesinin kabul etmenin mümkün olmadığını” söylemişti. O zaman da AKP Grup Başkanvekili Naci Bostancı ya da Başbakan Binali Yıldırım; tıpkı bugün olduğu gibi Anayasanın ilk dört maddesi ile ilgili bir tartışmanın söz konusu olmadığını söylemekle yetinmişlerdi.

Ancak İsmail Aydın, sonuçta HÜDA-Par’ın değil, AKP’nin bir milletvekiliydi. Sadece milletvekili de değildi. TBMM Anayasa Komisyonu üyesiydi kendisi…

Ali Babacan… Uzun yıllar AKP iktidarlarının önde gelen isimlerinden biriydi. Daha sonra muhalefete kaydı. Şubat 2021’de çok çekinerek de olsa, ilk dört maddenin değiştirilebileceğini söylemişti. Onun için bu, “uygun bir iklim” sorunuydu, sadece. Yani bir takvim meselesiydi.

Tepki üzerine Karar Gazetesi’ne konuşan Babacan, “Gündemimizde yeni bir anayasa yoktur” demişti.

Cahit Özkan, ‘Kuruluş Anayasası’ adını vermişti

AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan, Şubat 2021’de; basına yaptığı bilgilendirmede yeni anayasanın isminin “Yeniden Kuruluş Anayasası” olacağını söylemişti.

Yine tepki gelmiş ve AKP yine geri adım atmıştı.

Cahit Özkan sözlerini, “kastının geniş katılımlı bir yeni anayasa olduğunu” belirterek düzeltmeye çalışmıştı.

AKP Grup Başkanı Naci Bostancı ise “yeni bir devlet ya da kuruluş anayasası diye bir şeyin söz konusu olmadığını” açıklamıştı.

Düzeltmeler arka arkaya gelmişti. Ancak mesela TRT Haber, Cahit Özkan’ın açıklamalarını “Yeni Anayasanın adı belli oldu” gibi bir başlıkla duyurmuştu.

Eski Meclis Başkanı da ‘Değişmeli’ demişti

Yine 2021’de; Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Başkanvekili, eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, yeni anayasanın dindar bir anayasa olması gerektiğini söylerken, ilk dört madde konusuna da girmişti doğal olarak.

“Değişmez maddeler anayasaya konmamalıdır” diyen Kahraman, milletin isteği halinde değiştirilebileceğini vurgulamıştı.

Yine ve her zaman olduğu gibi Kahraman da daha sonra sözlerini açıklama gereği duymuş, A Haber’e “İlk dört maddenin üzerinde kimsenin ihtilafı yok” demişti.

Kahraman hala Cumhurbaşkanlığı’nda ve Yüksek İstişare Kurulu’nun üyesi. Kurul son alarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında 1 Mayıs’ta toplandı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı’nın toplantıdan sonra yaptığı açıklamaya göre, toplantıda Erdoğan, kurul üyeleri ile yeni anayasa çalışmalarını da ele almıştı.

Erdoğan, İsmail Kahraman ile yeni anayasa konusunda neyi istişare etti toplantıda?

Eski Meclis Başkanı’nın kurduğu vakıf, hepsini değiştirmişti

İsmail Kahraman açısından 2012 yılına dönelim. Kahraman’ın kurucuları arasında yer aldığı Birlik Vakfı, yeni bir anayasa teklifi hazırlamıştı bu tarihte.

Birlik Vakfı’nın yayınladığı teklif metninde, tıpkı bugün HÜDA-Par’ın söylediği gibi, dördüncü madde yoktu. Dolayısıyla ilk üç madde de değişmişi.

Buna göre; ikinci maddeden “Atatürk milliyetçiliği” çıkarılmıştı, “laik devlet” de “sosyal devlet” de “hukuk devleti” de… Üçüncü maddedeki başkentin Ankara olduğuna ilişkin ifade de silinmişti.

Bu metni, 2012 yılında Hüda-Par yazmadı. Metni yazanların başında, 1 Mayıs’ta Erdoğan ile birlikte yeni anayasa çalışmalarını istişare eden İsmail Kahraman vardı.

Bu metnin yazıldığı ve eski Meclis Başkanı Kahraman’ın da başında olduğu heyette 22. Dönem AKP Tokat Milletvekili Resul Tosun vardı.

Bu metni kaleme alanlar arasında, o dönem Milli Türk Talebe Birliği Genel Başkanı İsmail Emrah Karayel de vardı. Karayel, Kasım 2015’ten bu yana AKP milletvekili olarak Meclis’te.

Kulis haber: İlk dört maddeye kritik revizyon

Eylül 2021’de iktidara yakın Türkiye Gazetesi ise anayasa değişikliği çalışmaları ile ilgili kulis haberine “ilk dört maddeye kritik revizyon” başlığını atmıştı. Habere göre, “AKP kurmayları, kırmızı çizgilerin yani ilk dört maddenin korunacağını” söylemişti, ama dilinin değiştirilebileceğini ifade etmişti.

Günümüze tekrar dönelim…

Erdoğan, kendileri açısından böyle bir tartışmanın olmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum ise “Değiştirilmezlik ilkesinin, kurucu neslin gelecek kuşaklara nasihatı” olduğunu “söylendiğinin aksine sonraki neslin iradesine ipotek koymak" olmadığını belirterek Zekeriya Yapıcıoğlu ve HÜDAPAR’a doğrudan yanıt vermişti oldu..

Ama partisinin karar organı MKYK’nın üyesi Orhan Miroğlu, “Değiştirilmezlik ilkesi’ diye saçma sapan kavramları tedavüle sokanlar sadece demagoji yapıyorlar” dedi.

Kafalar mı karışık, yoksa AKP bunu hep mi yapıyor?

Anayasa konusu ne zaman açılsa, ilk dört madde hemen gündeme geliyor. Tıpkı HÜDA Par gibi; “milletlerin yapacağı anayasalarda, değiştirilemez maddelerin var olamayacağı” belirtiliyor.

Muhalefetten ve toplumdan tepki gelince; ilk dört madde ile ilgili bir tartışmanın olmadığı söyleniyor.

Böylece ilk dört madde tartışması bir ölüyor bir diriliyor, tekrar tekrar dondurulup tekrar ısıtılıyor.

Bahsettiğimiz örnekler; ilk dört madde ile ilgili bir tartışmasının olmadığını söyleyen AKP’nin bu konuyu artık tartışmayacak kadar aştığını gösteriyor bir bakıma…

AKP bunu hep yapıyor. Her, dört madde açıklamasının ardından bir de “hayır böyle bir tartışmamız yok” açıklaması geliyor.

HÜDA-Par da belki de bu yüzden kendilerinin dört maddeye değil de dördüncü maddeye karşı olduklarını söylüyor, adeta yol haritası çiziyor…

--

Olası-Kast’ta bu hafta yine birkaç soru sorduk.

AKP gerçekten de ilk dört madde konusunda Hüda-Par’tan farklı mı düşünüyor, yoksa her dönem aynı şeyi yapan AKP, bu kez kendi fikirlerini Hüda-Par’a mı seslendirtiyor?

Bu iki sorunun yanıtı hayırsa, HÜDA-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun “ahmak” dediği kim, HÜDA-Par dördüncü maddenin değişmesini istediğini aslında kime anlatmaya çalışıyor?

Ya da…

Bu iki sorunun yanıtı hayırsa, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan gerçekten de ilk dört maddenin değişmesini istemiyorsa, ilk dört maddeyi en azından tartıştırmak bile istemiyorsa; ilk dört maddenin tamamen değişmesini yıllardır talep eden İsmail Kahraman ile 1 Mayıs 2014’te neyi istişare etmiş olabilir, hem de yeni anayasa konusunda?

Podcast Haberleri