Asıl acı reçete heybede

Gazeteci İbrahim Ekinci, bir haftanın ekonomi gündemini yorumluyor: Ekonomide yeni bir konjonktüre girdiğimiz söylenebilir. Seçimler bitti ve hükümet yarattığı krizin faturasını düzenlemeye başladı.

Ekonomide yeni bir konjonktüre girdiğimiz söylenebilir. Seçimler bitti ve hükümet yarattığı krizin faturasını düzenlemeye başladı.

Seçime kadar zar zor tuttuğu döviz kurlarını bıraktı. Bunu döviz cinsi borçların katlanması, garantili borçların katlanması ve daha yüksek bir enflasyon olarak ödeyeceğiz.

PODCASTİMİZİ DİNLEMEK İÇİN PLAY’E TIKLAYINIZ

Yeni dönemde MB’nin rezerv biriktirmeye yöneldiğini görüyoruz. Politika faizi yüzde 15’e çekildi ki önümüzdeki PPK toplantısında yeni bir artış bekliyoruz. Bankalarla ilgili “makro ihtiyati tedbir” denen uygulamalarda gevşemeler izleniyor.

Bir “normalleşme” havası var ama bir yandan da maliye tarafındaki büyük bozulma dert olmaya başladı. Haziran ayında 86 milyarı kur farkından 206 milyar lira ile tüm zamanların en yüksek Hazine nakit açığı verildi. 12 aylık hazine nakit açığı haziranda yıllık 679 milyar liraya, milli hasılanın yüzde 4’üne çıktı.

Bütçe yetersiz kaldı. Ek bütçe Meclis’e gönderildi. 1 trilyon 119 milyar lira gelir ile 1 trilyon 119 milyar lira gider öngörülüyor. Gelirin 527 milyar lirası deprem bölgesi için harcanacak.

Vergi dağılımı şöyle:

  • 369 milyarı gelirden (ağırlıkla Kurumlar Vergisi),
  • 33 milyarı MTV'den
  • 673 milyarı ise KDV ve ÖTV artışlarından geliyor.

Buna göre öngörülen vergi gelirinin yüzde 70’i dolaylı vergilerden gelecek.

Bu arada “acı reçete”nin ilk yansımaları belli oldu.

Harçlar yüzde 50 zamlandı,

MTV bu yıl için iki kat alınacak,

Yolcu beraberi getirilen telefon kullanım harcı 20 bin TL oldu,

KDV oranları 2 puan yükseltildi. Genel oran yüzde 20’ye çıktı,

KDV’si yüzde 8 olarak uygulanan ürünlerde bu oran yüzde 10 oldu,

Kurumlar vergisi 5 puan arttı

Tüketici kredilerinde BSMV yüzde 10’dan 15’e artırıldı.

Akaryakıt ÖTV’si ÜFE’ye bağlandı, otomatik artacak. (Torba kanun düzenlemesiyle birlikte, akaryakıt ve doğal gazın içinde yer aldığı I sayılı ÖTV listesine, maktu vergi tutarlarının 6 aylık YİÜFE oranında otomatik olarak artırılmasını öngören bir madde de mevzuata girmiş oldu. Torba yasalaştığında bu artış zam olarak yansıyacak.)

Bu arada enflasyon rakamları sonrası alkollü içki ve sigarada Yurt İçi ÜFE'ye göre belirlenen yeni ÖTV de yüzde 14,81 zam olarak yansıdı. Artış sonrası, biranın asgari maktu vergi tutarı 6,18 liraya çıktı.

Böylece fatura dolaylı vergilerle yine orta sınıfa ve dar gelirliye kesilmiş oldu.

Bilindiği gibi Türkiye’de toplam vergi hasılatının yüzde 65’e yakını dolaylı vergilerden geliyor. Yani verginin çoğunda zenginle yoksul aynı vergiyi veriyor. Son gelen acı reçete de zenginle yoksul arasında ayrım yapmıyor. Hatta yüksek gelirli kesimler için bu artışların fazla bir önemi de yok, asıl dar gelirliyi vuruyor.

Kurumlar vergisi tahsilatı, Türkiye’de toplam verginin yüzde 10’u civarında. Yani şirketler zaten doğru dürüst vergi vermiyorlar. 5 puanlık artış sıkıntı yaratmayacak. 2022'de %23 olan kurumlar vergisi, %20'ye düşürülmüştü. Şimdi yüzde 25'e çıkarılıyor. Bu oran da yüksek değil, hatta G-20 ülkeleri içinde en düşük oranlardan biri. Çok sayıda ülkede daha yüksek.

Çok sayıda iktisatçının da dikkat çektiği gibi bir servet vergisi düşünülebilirdi.

Rant vergisi yıllardır gündemde, bir türlü getirilmiyor. Türkiye’nin son dönem zenginlerinin büyük kısmı rant zengini… Rant, kazanç türleri içinde en adaletsiz olanı.

Devletlerin kimin hizmetinde olduğu, hangi toplumsal kesimleri kayırdığını da en başta vergi politikaları belirliyor. Sorun verginin miktarından çok kimden alındığı ve nereye harcandığı... İşte bu iki konu da Türkiye’de adaletsizliğin zirvesi var. Bir iktisatçının dikkat çektiği gibi “Dar gelirli vatandaştan toplanan vergilerle haksız kazanç sahibi yandaş ve devletleşen bir siyasi partinin bekası fonlanıyor.”

KKM’de yeni uygulama cinliği

Son önlem paketinden bir de KKM’de Hazine taraflı kur farkı ödemelerinin Merkez Bankası’na aktarılması çıktı. Dolayısıyla bu ödeme hem bütçe – hazine açığı olarak gözükmeyecek hem de MB’ye aktarıldığı için doğrudan para basılarak karşılanacak. Ekonomistler, özellikle açığın gizlenmesi ve Merkez Bankası’nın bir anlamda Hazine’yi finanse etmesi yönünden bu kararı 2001 öncesine dönüş olarak eleştirdi. Bazı iktisatçılar bunun yeni bir “cinlik” olarak niteledi.

Sonuç! Bütün bunlar neden oldu?

Gelecek Partili, iktisatçı Serkan Özcan’ın sözleriyle aktaralım:

“Tüm uyarılara rağmen, kökten yanlış bir para politikasında ısrar edildi!

‘Faiz düşerse enflasyonda düşer’ denilerek fiyat istikrarı tamamen bozuldu, enflasyon kontrolden çıktı!

Bozulan fiyat istikrarının yarattığı yük, kamu maliyesinin dengelerini de alt üst etti!

Bir kurtuluş reçetesi olarak ortaya konulan KKM başta olmak üzere bazı “önlemler” bedeli taşınamaz hale getirdi!

Üstüne bir de rekor düzeyde yük üreten bir seçim ekonomisi uygulanınca ortaya ağır bir bedel çıktı!

Şimdi bu ağır bedel; yüksek zamlarla, vergi artışlarıyla vatandaşın cebinden karşılanmaya çalışıyor!

Liyakatsiz bir siyasi kadronun ve bu kadro ile hareket eden bürokratların ısrarının bedelini, beşikteki bebekten emeklilere kadar tüm bir toplum olarak ödeyeceğiz!

Ne acı ki bu yanlış politikaların müsebbibi olan neredeyse hiç kimse kaybetmedi, millet kaybetti!”

Asıl acı reçete yerel seçimlerden sonra gelebilir

Asıl acı reçetenin yerel seçimlerden sonra gelmesi muhtemel. Hükümette de birtakım görüş ayrılıkları olduğu söyleniyor. Şu anki reçete, Erdoğan’ın revizyonundan geçmiş hali. Şimşek’in daha sert önlemler savunduğu ancak bunları Erdoğan’a kabul ettiremediği söyleniyor. BAE’ye ve diğer Körfez ülkelerinin kapısının çalınması ve varlık satışının gündeme gelmesinin nedeni bu. Şimdi beklenti dahiline giren başlıkları şöyle özetleyebiliriz.

  • Enflasyon yükselecek. Hem kur nedeniyle hem de acı reçetenin kamuda tasarruf tarafı olmaması nedeniyle yıl sonu için beklentiler 60’a doğru tırmanıyor.
  • Döviz kurunda bir miktar daha artış mümkün.
  • Faizlerde artış devam edecek.
  • Ücret artışları enflasyonla, vergi artışlarıyla kısa zamanda geri alınmış olacak ve dar gelirlinin geçim sıkıntıları devam edecek.
  • Özellikle yerel seçimlerden sonra sıkılaşma adımları artacak.
  • Şirket iflasları ve işsizlik artışı muhtemel.

Dolayısıyla 2024’de daha sıkıntılı günler görmemiz muhtemel.

Podcast Haberleri