Aşı konusunda ülkeler ve şirketler arası rekabet ve farklı uygulamalar, aşı konusundaki kafa karışıklığını artırıyor.
Cuma günü, ABD’de üçüncü doz “güçlendirici” Pfizer aşısı yapma teklifini Amerikan İlaç Dairesi’ne (FDA) bağlı danışma komitesi geri çevirdi. Bu haber, Türkiye’de de “FDA Pfizer’in üçüncü dozunu
reddetti” diye verildi. Ne var ki başlıkların ardında şu gerçek var: FDA, 65 yaş üstü ve kronik hastaların üçüncü dozuna olur verirken, toplumun geneline 3. dozun şimdilik gerek olmadığına karar verdi. Gerekçe olarak da üçüncü doz için “yeterli verinin olmaması” gösterildi. Peki üçüncü doz mRNA aşısı önerisi nereden çıktı? Güney California’da hastaneye yatışla ilgili verilerden yola çıkılarak Pfizer (Biontech) aşısının koruyuculuğu ikinci dozdan sonra dört ay içinde yüzde 53’e düşüyor.
"YÜZDE 50 - 60 KORUMA ÇOK İYİ DEMEKTİR"
Ülkemizde de üç, hatta dört doz aşı olmanın “daha çok koruduğu”nu savunanlar var. “Tüm yönleriyle COVID19 aşıları” haber dosyamızda alanında uzman isimler, sadece mRNA değil inaktif (Çin aşısının) da
gayet iyi koruduğunu, zaman içinde koruyuculuğun azalabileceğini, daha fazla doz aşının kırılgan gruplar haricinde gerekmediğini anlatmışlardı.
FDA’nın son kararı da bu görüşlerle benzer doğrultuda. Kafa karışıklığının büyük kısmı, COVID19’lu hastane yatış verilerinin, farklı ülke, bölge ve gruplardan alınmasından kaynaklanıyor.
Aşıların koruyuculuğu, bellek hücrelerin nasıl işlediği, yan etkilerin boyutunu ve dünyadan gelen verilerin değerlendirmesini, virolog ve bilim iletişimcisi Dr. Müge Çevik’le yaptık. Çevik, şunları anlatıyor:
"Genel olarak aşıların, hastaneye yatış ve ölümleri 10 kat azalttığını biliyoruz. Ancak hiçbir aşının yüzde 100 koruyuculuğu yok. Bir aşının yüzde 50-60 oranında koruması, çok iyi demektir. Biri iyi, öteki kötü denince yanlış mesaj veriliyor. Aşı, bellek hücreyi tetikliyor. Zaman içinde bellek hücreler düşüş gösterebiliyor. Fakat bunlar, yıllar sonra bile virüsle karşılaştığı zaman tetikleniyor.
"HAMİLELER AŞI OLMALI"
Aşıların pıhtılaşma, kalp rahatsızlıkları gibi yan etkilerinden bahsediliyor. Haberlerde duyduklarımız toplam aşı olanların içerisinde çok küçük bir oran. COVID19, bu rahatsızlıkların çok daha fazla ve şiddetli görülebildiği bir hastalık. Long COVID denen, virüsü aldıktan sonra 1 yıl yan etkilerinin görüldüğü
vakalar var. İngiltere 1 milyona yakın kişi long COVID hastası.
İngiltere’de 300 bin gebe takipte. Ayrıca 150 bin gebe ve bebeği takip ediliyor. Gebeliğin son 3 ayında COVID19’a yakalananlar, hastalığı çok ağır geçirdiği için hamilelere kesinlikle aşı olmalarını tavsiye ediyoruz.
"COVID19 YOKSUL HASTALIĞI"
MRNA aşısında üçüncü dozun antikoru yükselttiğine dair bir veri yok. İsrail, ABD’den gelen veriler yanıltıcı zira bölgeye, popülasyona göre farklılıkları göremiyoruz. Bunlar klinik araştırma değil. 15 yaşın altındaki çocukların bulaştırıcılığı çok düşük. 15-17 yaş arası için şimdilik tek doza onay verildi, ailede veya kendinde kronik hastalığı olanlar hariç. Bir çocuğun okuldan eve virüsü getirme riski, bir erişkine göre %50 daha az. Ancak kalabalık aile/az oda sayısı, virüsün bulaşmasında etkili. Unutmayalım COVID19, bir yoksulluk hastalığı.
VARYANTLARIN HIZINI AŞILAMA KESTİ
Virüsler çoğalırken küçük hatalar yapar. Varyantlar çıktı ama aşılanma arttıkça hızını kesti. Bazı varyantlar, aşıya direnirken bulaş özelliğini kaybediyor. Aşılar ne spike protein veriyor ne genetiğimizi bozuyor. Aşı, bir kod gönderiyor ve bağışıklık sistemini tetikliyor. Bu genetik kod, vücuttan 1 haftada atılıyor. Yıllar sonra aşıların yan etkisinin çıkması da imkansız gibi. Aşılı olanlar virüsü alsa bile bulaş riski %50-60 daha az. Yine de dikkat etmek, kapalı mekanlarda maske kullanmak, yakın temasa girmemek gerekiyor."
PODCAST DİZİMİZİN 1. VE 2. BÖLÜMLERİ İÇİN PLAY'E TIKLAYIN
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM