Göstergeler şaştı, her biri ayrı telden çalıyor

Hükümetin, “makro ihtiyati tedbirler” dediği uygulamalar, ekonomiye; durumu, ihtiyacı, iktisadın temel kuralları dışında “kumanda” kabilinden müdahalelere dönüşünce, göstergelerin birbiri ile bağı koptu. Her biri ayrı telden çalıyor. Bu kopukluğu, zorlayıcı müdahalelerin yarattığı çelişkinliği en çok faiz – kredi piyasasında, enflasyon ve büyüme rakamlarında görüyoruz.

Gazeteci İbrahim Ekinci, Marjinal Fayda'da, küresel ve ulusal ekonomiyi anlamak, kararlar alırken sağlıklı öngörüler oluşturabilmek için bir haftanın panoramasını çıkarıyor:

Hükümetin, “makro ihtiyati tedbirler” dediği uygulamalar, ekonomiye; durumu, ihtiyacı, iktisadın temel kuralları dışında “kumanda” kabilinden müdahalelere dönüşünce, göstergelerin birbiri ile bağı koptu. Her biri ayrı telden çalıyor. Bu kopukluğu, zorlayıcı müdahalelerin yarattığı çelişkinliği en çok faiz – kredi piyasasında, enflasyon ve büyüme rakamlarında görüyoruz.

PODCASTİ DİNLEMEK İÇİN PLAY’E TIKLAYINIZ

MB politika faizinin enflasyonla ilişkisi koptu. Erdoğan’ın arzusuna göre yol alıyor. Politika faizi yüzde 10,5’te. Önümüzdeki PPK toplantısında muhtemelen %9’a çekilecek. Ekonominin ihtiyacı olduğu için değil Erdoğan “tek hane faiz” istediği için… Böylece diğer göstergelerden kopukluğu daha da derinleşecek. KKM faizi %13,5. Bu göstergenin de enflasyonla bir ilişkisi yok. Kur artmazsa yatırımcısına 70 puan kaybettiriyor. Şu sıra mevduat faizleri 25’leri buldu. Bu göstergenin de ne KKM faizi ile ne politika faiz ile bir ilişkisi yok. Politika faizinin 15 puan, KKM faizinin 10 puan üstünde. Daha ilginç olanı kredi faizleri, yine hükümetin zoruyla sınırlandığı için, mevduat faizinin yaklaşık 5 – 6 puan altında gidiyor. Yani bankaları bir markete benzetelim, rafına 25 liraya koyduğu bir ürünü, 18 liradan satıyor!

Faiz piyasasında çok çarpık bir başka durum Hazine bono – tahvil faizlerinde ortaya çıktı. Eurobond (döviz) faizi de 10, 5 yıllık hazine tahvil faizi de yüzde 10. Hükümet sonunda görülmemiş bir şeyi başardı: Dolarla TL’nin faizini ay seviyelere çekti.

Bir başka çarpık faiz uygulaması döviz mevduatında görülüyor. Birçok banka döviz mevduatına ya hiç faiz vermiyor ya da yok denecek seviyede düşük oranda veriyor. Ancak dövizinizin bir kısımını bozdurur KKM yaparsanız, dövize % 6’ya kadar faiz var! Yani bir yerde o sıfır faiz, bir yerde %6 faiz…

Enflasyondaki çapraşıklık öteden beri dile getiriliyor. ÜFE yüzde 156’ya gitti, TÜFE 85,5’te! Yarısı neredeyse! Oysaki bu iki gösterge arasında, geçici, kısa süreli arızi sapmalar dışında genelde korelasyon, yakınsalık izlenmesi gerekiyordu. İTO enflasyon göstergeleri ile TÜİK göstergeleri arasında da korelasyon berhava oldu.

İşsizlik rakamları hem ekonominin genel gidişatını, durumunu yansıtmıyor hem de TÜİK – İş Kur verileri arasında çelişkinlik dikkat çekiyor.

Büyüme verilerinde TÜİK TÜFE ile deflatör arasında da ilişki genel durumdan şaştı. Prof. Dr. Orhan Karaca, bu duruma dikkat çeken makaleler yazdı.

İktisatçılar bu çelişkinliklere dikkat çekiyorlar.

Bütün bunlar, hükümetin yapay “başarı” tablosu elde etmeye yönelmesinin sonucu ortaya çıktı.

Büyüme elde etmek için politika faizini sert şekilde düşürdüler. Bunu yaparak ticari kredi faizlerinin de düşeceğini beklediler. Ticari kredi faizleri politika faizden bağımsız yüzde 40’ları bulunca sanayiciler tepki gösterdi. Hükümet düşük faiz politikasının çalışmadığını gördü. Bu kez, bankalara ticari kredi faizi sınırı getirdiler. Böyle yapınca kredi faizleri mevduat faizlerinin de altına gitti. Bankaları bu komuta tedbirlere uymaya zorlamak için zorunlu karşılık oranları, tahvil tesis etme zorunlulukları getirdiler. Sonunda hazine borçlanmasında dolar – TL faizlerinin eşitlenmesi gibi bir tablo çıktı ortaya. Bankalar %10 faizle 5 yıl vadeli tahvil alımına zorlanıyorlar şimdi.

KUR KORUMALI MEVDUATTA YAVAŞLAMA

Kur Korumalı Mevduata (KKM) geçişte yavaşlama dikkat çekiyor. Bazı aylar 200 milyar lirayı bulan artışlar, 100 milyarın altına geldi. Ağustos ayından bu yana artışı yavaşladı. 28 Ekim – 4 Kasım haftasonda artış 10,6 milyarda kaldı. Bu da aylık artışların 40 milyara gerileyebileceğini gösteriyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda bakanlığın bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada KKM hesaplarında yenileme oranının yaklaşık yüzde 70 olduğunu söyledi.

Yenilememelerin nedeni KKM’nin mudise kazandırmaması… Hükümet, arka kapı döviz satışlarıyla kuru tutunca, KKM yatırımcısı yüzde 13,5 banka fazine mahkum olduğunu görüyor. Bu da KKM’yi avantajlı bir yatırım olmaktan çıkarıyor. Son günlerde, diğer mevduat faizlerindeki artışta bir etkenin de bu olduğu düşünülüyor. Hem enflasyon rakamlarının çok çok yukarı gidip mevduat yatırımcısının büyük zarar ettirilmesi hem de KKM’den çözülmeler sonrası mevduat kaçışı yaşamamak için bankalar faizleri bir miktar yükseltme yoluna gidiyor. Aynı faiz artışı kamu bankalarında da var.

FAİZ YÜKÜNDEKİ ARTIŞ ÜRKÜTÜCÜ

“Türkiye 2002-2017 yılını kapsayan 16 yılda toplam 811 milyar TL faiz ödedi. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın duyurduğu resmi tahmin ve programa göre ise 2022 ve 2023 yıllarında 810 milyar TL faiz ödenecek.”

Konu ile ilgili Euronews haberinde, Türkiye’nin 2023 yılında neredeyse anapara kadar faiz ödeyeceğine dikkat çekiliyor. Nitekim, 2023 için öngörü, 564 milyar lira ana para ödemesine karşılık 519 milyar lira faiz ödemesi… Buna göre ödenecek 100 liranın 52 lirası anaparaya, 48 lirası ise faize gidecek. Hemen hiç bir öngörünün tutmadığını dikkate alırsak bu rakamların daha yukarı seviyelerde gerçekleşmesi mümkün.

Hazinecilerin hesaplamalarına göre iç borçta faiz yükü ana parayı geçti.

Son verilere göre merkezi yönetimin borç stoku 3,6 trilyonun, genel yönetim borç stoku ise 4 trilyonun üzerinde. Asıl kritik olan bu borcun yapısı… %70’I döviz cinsinden, enflasyona endeksli ve değişken faizli.

Podcast Haberleri