Krediyle defter-suluk almak.. İtirazım Var'dan İhtiyacım Var'a...

Olası-Kast'ta bu hafta ilk ders zilini çalan okulları konuştuk. Artan okul masraflarını, defterin kitabın suluğun pahalılığını konuştuk.

Bir reklam filmi, 2007 yıllarında televizyonlarda dönmeye başladı. Uzun süre de izledik. Müslüm Gürses, kendi şarkısının sözlerini özel bir bankanın reklamı için biraz değiştirmişti.

Şarkının nakaratı "İhtiyacım var…"dı. Oysa Müslüm Gürses'in şarkısı "İtirazım var…"dı.

Sistem, hayatta ters giden her şeye isyanın sesi olan arabesk müziğin en güzel seslerinden birinin "itirazını…", "ihtiyaca…" çevirmişti.

Büyük ihtiyaç, itiraza yönelik bir ihtiyaç değildi.

Büyük ihtiyaç "uzun bir tatildi…", "güzel bir perdeydi…", "yeni bir elbiseydi…", "yatak yorgan setiydi…", "LCD TV'ydi…", "Home theatre sistemdi…"

Şöyle sözler de vardı, kredi reklamının içinde…

"Ben hep yürümeye mahkûm muyum?", "Kira ödemem mecbur muyum?" deniliyordu.

Oysa şarkının orijinalinde ne diyordu?

"Ben hep yenilmeye mahkûm muyum?

Ben hep ezilmeye mecbur muyum?"

İnsanların ihtiyaçları bitmiyordu, 2007 yılındaki reklama göre, bankanın da herkesin ihtiyaçlarına göre kredisi vardı.

2007 yılında ihtiyaç kredilerinin çeşidi, belki bugünkü kadar çeşitli değildi…

İnsanların krediye olan ihtiyacı arttıkça ekonomik kriz derinleşti, ekonomik kriz derinleştikçe insanların krediye olan ihtiyacı arttı.

Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi'nin verilerine göre, 2024 yılının ilk yedi ayında bireysel kredi ve kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe katılan kişi sayısı yüzde 41 arttı.

784 bin kişi kredi kartı borcunu ödeyemediği için yasal takip altında. Geçen yılın ilk 7 ayında bu rakam 461 bir kişidi.

1 milyondan fazla kişinin ya kredi kartı borcu var, ya da kredi borcu.

Risk Merkezi'nin açıklamasına göre, tüketicinin banka borçları alarm seviyesini geçti.

Sürekli artan pahalılığı karşılamayan düşük ücretler insanları borçla yaşamaya zorladı giderek.

Uzmanlar da bunun adını koydu. Müslüm Gürses'in "itirazını", "ihtiyaca" dönüştüren sistem milyonları bireysel iflasa sürükledi…

2024-2025 eğitim öğretim yılının ilk ders zili 9 Eylül'de çaldı. Bu zil aynı zamanda 20 milyon öğrenci ve 1.2 milyon öğretmen için masraf zili demekti.

Eğitim Sen'in yaptığı araştırmaya göre; bir çocuğun okul kıyafeti en az 2 bin liraydı. Okul çantası 400 liraydı. Beslenme çantası ise 120 lira. 100 yapraklı bir defter, tek bir defter 25 liraydı.

Bu fiyatlar önceki yıla göre yüzde 50 ile yüzde 70 oranında artmıştı.

CHP Milletvekili Evrim Karakoz da rakamları sıraladı. Buna göre… Geçen yıl en temel kırtasiye giderlerinin toplamı 1157 liraydı. Bu yıl bu masraf 2 bin 69 liraya çıktı. Sırt çantası 445 liraydı 900 lira oldu. 76 lira olan resim defterinin fiyatı 118 lirayı geçti. Pastel boyanın fiyatı yüzde 100 arttı.

Okul kıyafeti ve kırtasiye giderlerinin toplamı 9 bin 269 lira, CHP'li Karakoz'a göre…

Okul kantinlerindeki fiyatlar sokaktan da pahalıydı. İstanbul'da pastane veya simitçi arabalarında 15 liraya satılan simidin okul kantinindeki fiyatı 20 TL. Yarım litre su 10 TL kantinde. Çay 20 TL, kaşarlı tost 50 TL. Esnaf lokantasında 30-35 liraya bulunabilen çorbanın okul kantinlerindeki fiyatı 40 lira.

CHP Milletvekili Cevdet Akay'ın araştırmasına göre ise bir ilkokul öğrencisinin bir yıllık okul masrafı 56 bin lirayı buluyordu. Bu masraf kalemi 2018 yılından bu yana yüzde 738 artmıştı.

Yani bu yıl okul alışverişi, her zamankinden daha zorluydu.

Ve tüm bunlar tabii ki devlet okuluna giden öğrenciler için geçerliydi. Özel okulların fiyatları, özel okula giden öğrencilerin masrafları bambaşka bir tartışma konusuydu…. Her zaman olduğu gibi…

Kırtasiye kredileri

Az önce de söyledik…. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi diyor ki insanların bankalara olan borcu alarm seviyesini geçti.

Vatandaşları borçlandırmaya doymayan bankalar…

İtirazları ihtiyaçlara çeviren banka kredileri, okul masrafları karşısında da vatandaşların imdadına yetişti.

Daha önceki senelerde de vardı kırtasiye kredileri… Ama belki de bu yıl ilk kez bu kadar büyük bir kampanya haline dönüştürüldü.

Yenilerde televizyonlarda dönen bir banka reklamı, 2007 yılında reklamında Müslüm Gürses'e şarkı söylettiren bankaya ait…

Ne diyor şarkıda, "Defter kitap gideri, boyu geçtiyse… Okul masrafı bu sene fazla geldiyse…"

Vatandaşı borçlandırmak için elinden geleni yapan sistem, bu kez defter kitap, okul kıyafeti, suluk alamayanları fırsat kapısı olarak gördü.

Okula dönüş kredisi var mesela bankaların. Bir başka banka, "Okula Dönüş Kredisi" adı altında 10 bin TL'ye kadar kredi veriyor. Vadesi 24 ay. Faizi yüzde 3.74. Bu kredinin reklamında da "Tüm okul ihtiyaçlarınız için avantajlı faiz oranlarıyla kredi başvurunuzu hemen yapın, onaylanan kredinizi üç ay sonra ödemeye başlayın" deniliyor.

Başka bir banka ise "Okula dönüş sürecinde kitap, kırtasiye, giyim" gibi ihtiyaçlar için ek hesap açmış. Faizi yüzde 4.69.

Başka bir banka ise okul alışverişi için 12 aya varan Taksitli Avans Hesabı hizmeti sunuyor. 10 bin lira avans çekiyorsunuz; defterinizi kitabınızı, beslenme çantanızı alıyorsunuz. 12 ay vade ile ödüyorsunuz. Yani çocuğunuz bir üst sınıfa geçiyor. Tam yeni ihtilaçları karşılamak için yeniden paraya ihtiyacınız olduğunda, ödemeleriniz bitiyor. Bir de bakıyorsunuz çektiğiniz 10 bin lira kredi için neredeyse 15 bin lira ödeme yapmışsınız.

Bir başka banka reklamının son cümlesi, "Rahatça ödeyin…"

12 ayda rahatça ödeyin, okullar tekrar açılsın, tekrar borçlanın. Hep borçlanın… Borcunuz hiç bitmesin, ama rahatça ödeyin…

Bu kadar masraf…. Krediler… Borçlar… Taksitli nakit avanslar… Faizler… Çocuğumuzu giydirdik, eline suluğu omzuna çantasını verdik. Defter kitap da tamam…

Sorun burada bitiyor mu?

Yeni müfredat var mesela bu yıl hem öğrencilerin hem velilerin, hem de öğretmenlerin başına bela olan…

Bitiyor mu?

İktidarın hep "aslan payını ayırıyoruz" diye övündüğü eğitimin genel bütçe içindeki payı giderek eriyor. 2016'da yüzde 13.3 olan oran 2025'te yüzde 10.8 olarak öngörülüyor. Ama bakanlık öğrencilere ilk derste ne anlatıyor:

"Çanakkale'den Gazze'ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi…"

Milli Eğitim Bakanlığı ilk derste öğrencilere bir video izletti. "Çanakkale'den Gazze'ye tüm dünyadaki haksızlıklara karşı çıkacak ve mazlumların sesi olacaksınız" deniliyor bu videoda…

Videoda tam da bu bölümden önce, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile birlikte katıldığı panelde moderatörün tutumuna "One minute" tepkisini gösterdiği görüntüler yer aldı…

"Mazlumların sesi olacaksınız" denilen öğrencilere verilen örnek 2009 Davos Kriziydi.

Ya da mesela öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek veremeyen bakanlık, kamu spotu hazırlayıp velilere "uygun beslenme çantaları hazırlayın talimatı veriyor.

ÇEDES projesi hala okullarda kol geziyor. Öğrencilerin camilere temizliğe götürüldüğü, şeytan taşlama veya mezar başında ağıt simülasyonlarının yapıldığı proje kapsamında; öğretmen olmayan, pedagojik formasyonu olmayan bir takım kişilerin okullarda yapabileceklerinin sınırlarını bu yıl bir kez daha göreceğiz.

Ya da mesela

“Eğitimin amacı bilgi değil” dedi… “Allah korkusu, kuldan utanmadır” dedi… Yıllarca Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı yapmış, AKP Kayseri Milletvekili Hulusi Akar…

Eğitimde evrensel değerlerden, laiklikten uzaklaşmanın, pedagojik gerekliliklerden uzaklaşmanın çözümü de bankaların borç defterlerinde yazar mı?

Yüzde kaç faizle, kaç ay vadeyle tamir edebiliriz mesela eğitimde dinselleşmenin getirdiği yıkımı?

Olası-Kast'ta bu hafta ilk ders zilini çalan okulları konuştuk. Artan okul masraflarını, defterin kitabın suluğun pahalılığını konuştuk.

Ve milyonlarca ailenin yaşadığı bu krize karşı bankaların geliştirdiği borçlandırma tuzaklarını konuştuk…

Çünkü…

Her 5 çocuktan biri derin yoksullukla yüz yüze…

Çünkü…

Bu hafta okula başlayan öğrencilerin en az yüzde 31'i okula gitmeden önce hiç kahvaltı yapamıyor.

Haftanın en az bir günü kahvaltı yapmayan öğrencilerin oranı hala yüzde 60'a kadar çıkıyor.

Çocukların yüzde 2’si okuldan sonra da yemek yiyemiyor.

Her dört çocuktan biri haftanın en az bir günü parasızlık nedeniyle yemek yiyemiyor.

Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay, dolmuş parasını veremediği için okula düzenli gelemeyen öğrencilerden bahsediyor.

Mesela bankalar bunun içinde bir kredi açacak mı?

Öğrenciler için kahvaltı kredisi gibi… Okula gitmek için otobüs parası kredisi gibi… Öğle yemeğinde 50 liraya kaşarlı tost kredisi gibi…

İtirazlarımızı, ihtiyaçlara dönüştürmüştü ya bu sistem ta 2007 yılında…

Müslüm Gürses'in dediği gibi "dertlerin cümlesi" yüzde 50'ye yakın faizli nakit avans kredileri ile çözülür mü?

Yine Müslüm Gürses'in dediği gibi vatandaşın dertlere borcu bir gün biter mi?

Podcast Haberleri