Kafalar niye karışık, Nasrallah kim?

Sinan Tartanoğlu, Olası-Kast'ta İsrail tarafından öldürülen Hizbullah lideri Nasrallah’ı ele alıyor...

İsrail, 27 Eylül Cuma günü Beyrut’ta, Şii nüfusun çoğunlukta olduğu ve Hizbullah’ın kalesi olarak bilinen Dahiye bölgesini vurdu. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın yer altı karargahı da hedefteydi.

Nasrallah, bu sırada yerin 20 metre altındaydı. Wall Street Journal’in haberine göre, sığınak 80 ton bombayla vurulmuştu.

Nasrallah’ın cenazesinin yerin kat kat altından çıkarıldığı anlar.... Bir iddiaya göre, “Çok yaşa ya Nasrullah” diyenlerin arasında Nasrallah’ın oğullarından biri de var…

İsrail’in Hizbullah liderine yönelik saldırısının pek çok anlamı var elbette.

Zaten karmakarışık ve kanlı coğrafya, yaklaşık 1 yıldır başka bir boyuta geçti. Çünkü Hamas’ın silahlı kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim 2023’te İsrail’in geneline yönelik geniş çaplı bir saldırı başlattı. Adı, “Aksa Tufanı Operasyonu’ydu.”

İsrail, Hamas’ın bu saldırısının ardından büyük bir savaşa girdi.

Hizbullah Lideri’ne yönelik saldırı, Hamas’ın başlattığı Aksa Tufanı’nın yıldönümünden kısa bir süre öncesine denk geldi.

Ortadoğu uzun süredir suikastlarla çalkalanıyor.

İran Devrim Muhafızları komutanı Kasım Süleymani’nin 3 Ocak 2020’de Bağdat’ta ABD tarafından düzenlenen drone saldırısı ile öldürülmesi, mesela.

Ancak miladı Aksa Tufanı ile alırsak…

Her şey, 19 Mayıs 2024’te, İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin bir helikopter kazasında yaşamını yitirmesi ile başladı, aslında.

Bununla birlikte önemli bir soru gündeme geldi: Ortadoğu suikastlarla mı şekilleniyordu…

Reisi’nin yerine gelen İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın göreve başlama törenine katılan Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye’nin İran’da öldürülmesiyle devam etti zincir…

Nasrallah ile birlikte pek çok Hizbullah komutanı da yaşamını yitirmişti.

Hamas’ın Lübnan’daki yöneticilerinden Ebu El Emin’in öldürülmesi de Nasrallah’tan sonra belki de en önemli olaydı. İlginç bir şekilde daha önce benzer suikastların hedefi olan isimlerin akıbetlerini hep İsrail açıklardı, ancak bu kez el-Emin’in yaşamını yitirdiğini Hamas açıkladı.

Aynı gün Filistin Halk Kurtuluş Cephesi de Beyrut’ta üç yöneticisinin öldürüldüğünü duyurdu.

Savaş büyük bir hızla yayılıyor…

Ancak Hizbullah lideri Nasrallah’ın ölümü ile ilgili bazı soru işaretlerimiz var.

Olası-Kast, her zaman olduğu gibi bu hafta da kalın kalın soru işaretleri ile başlıyor…

--

Haniye için yapılanlar, Nasrallah için neden yapılmadı?

Mesela, Hamas Lideri İsmail Haniye için bir gün süreyle milli yas ilan edildi Türkiye’de…

Erdoğan, Resmi Gazete’de yayınlanan yas kararını; “Filistin davasına olan desteğimizi ve Filistinli kardeşlerimizle dayanışmamızı göstermek” amacıyla açıkladı.

Ancak Erdoğan, Nasrallah’ın öldürülmesinin ardından yaptığı açıklamalarda ne Hizbullah’tan bahsetti ne de Nasrallah’tan…

Dolayısıyla yas akıllara bile gelmedi.

Erdoğan’ın tavrı, Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamalarına da yansıdı.

Peki neden?

Kafalar karışık

Mesela, HüdaPar Nasrallah’ın ölümünün ardından yaptığı açıklamada; tutum farkının mezhepsel olduğuna dikkat çekti.

Açıklamada, “Müslümanların bu ölümler üzerinden hala mezhepsel tartışmalara girmesi utanç vericidir” denildi

Bu açıklama, partili kamuoyunun tepkisini çekti. Partinin resmi açıklamasının altına yapılan yorumlarda, Suriye’de Esat rejimine destek veren Hizbullah’ın sivilleri katlettiği vurgulandı.

Takibi hayli ilginç bir tartışmaydı.

Benzer bir tartışma da DEM Parti’nin resmi açıklamasının altına yapılan yorumlarda var.

DEM Parti, “İsrail saldırganlığının Nasrallah’ı hedef almasını kınıyoruz” açıklamasını yaptı. Bu, parti kamuoyunun tepkisini çekti.

Yapılan yorumlarda, Nasrallah’ın yani Hizbullah’ın Kuzey Irak’taki bağımsızlık referandumuna karşı çıktığı anımsatıldı.

Onun için Ortadoğu’nun Che Guaverası diyenler de var, sosyal medyada. Oysa Doğunun Che Guaverası diye Usame Bin Ladin için de bir kitap yazılmıştı.

Türkiye İşçi Partisi de Sol Parti de EMEK Partisi de Türkiye Komünist Partisi de…

Kafalar karmakarışıktı.

İsrail ile savaştığı için antiemperyalist olduğunu düşünenler de var, İslami bir örgüt olduğu için desteklenmemesi gerektiğini söyleyenler de vardı.

Türkiye içinde HüdaPar’ın muhalifi olan gruplar, konu Lübnan Hizbullah’ına gelince “kınama” açıklamaları yapıyordu.

CHP ve MHP’nin sessiz tutumu da kafa karışıklığının suyun üstüne en çok çıkmış haliydi.

Kafalar bu kadar karışmışken, belki de herkes biraz haklıydı…

Ama hazır kafalar bu kadar karışmışken sormanın tam zamanı, kimdi Hasan Nasrallah?

Belki de herkes biraz haklıdır

31 Ağustos 1960'ta, Beyrut'ta fakir bir mahallede, dokuz çocuklu bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi.

1982'de, İsrail'in Lübnan işgaline karşı kurulan Hizbullah'a katıldı. Hizbullah, Lübnan'daki Emel Hareketi'nden farklı olarak İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun desteğini alıyordu.

Örgüt, kuruluşunu resmen 1985’te ilan etti.

Şubat 1992'de İsrail, dönemin Hizbullah liderini, Abbas Musavi'yi öldürdü. Birlikte gibi görünseler de Nasrallah ile Musavi arasında fikir ayrılıkları da yok değildi. Bazı kaynaklara göre Musavi, Suriye’nin Lübnan’daki etkisini artırması gerektiğini düşünüyordu.

Nasrallah’ın oyu ise hep İran’dan yanaydı.

Musavi’nin ölümünün ardından Hasan Nasrallah, Hizbullah'ın Genel Sekreterliği görevine geldi. Daha 32 yaşındaydı.

Bazı kaynaklara göre "Nasrallah'ın liderliğinde Hizbullah hem askeri, hem örgütlülük hem de propaganda alanında büyük bir gelişme gösterdi." Buna göre bu dönemde İsrail ordusu, Güney Lübnan'dan tamamen çekildi. Hem de gerekçesiz bir şekilde… İsrail, 18 yıldır Güney Lübnan'ı işgal altında tutuyordu. Bu, Nasrallah'ın Arap dünyasındaki etkisini katladı.

Yine bu dönemde Hizbullah, uzun menzilli füzeler ve roketlerle İsrail'i vurmaya da başlamıştı. Kimine göre Nasrallah, bu füzeleri İran ile yakın ilişkileri sayesinde elde etti.

Nasrallah, 1981’de Tahran'da dönemin İran İslam Cumhuriyeti lideri ile bir araya geldi. Humeyni onu Lübnan’daki temsilcisi olmakla görevlendirdi.

Nasrallah, bir başka güçlü desteği de Suriye'den aldı. Çünkü İran'ın maddi, ekonomik, lojistik ve askeri eğitim desteğinin Suriye üzerinden Lübnan'a ulaşması gerekiyordu.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Nasrallah'ın ölümünün ardından ailesine ve Lübnan direniş güçlerine yönelik bir mektup kaleme aldı. Esad, "Direniş, liderinin şehadeti ile zayıflamaz, aksine gönüllerde ve zihinlerde kök salmaya devam eder" dedi.

Esad'ın mektubunda kritik bir cümle daha vardı. "Şehit Nasrallah, tüm zorluklara rağmen Siyonizmin araçlarına karşı savaşta Suriye'nin yanında yer almasıyla Suriyelilerin hafızasında kalacaktır" dedi.

Hizbullah'ın Suriye yanında yer almasından kasıt, Nasrallah'ın iç savaşta rejim güçlerine verdiği destekti. Hizbullah Suriye'deki varlığını resmi olarak 2013'te duyurmuştu, ancak kaynaklar ülkedeki faaliyetin 2011 yılında başladığına işaret ediyor. Yani, Esad'a karşı ayaklanmaların başladığı yıla…

Resmi açıklama ise 2013'te Nasrallah'tan gelmişti. Suriye için "bel kemiği" ifadesini kullanan Nasrallah; Hizbullah'ın Esat'ın yanında savaşacağını ve onun "ABD, İsrail ve radikal cihatçıların eline düşmesine izin vermeyeceğini" söyledi. Çünkü Nasrallah, Suriye'de rejimin zayıflamasını Şiilerin varlığına karşı bir tehlike olarak görüyordu.

Nasrallah liderliğindeki Hizbullah, Irak'ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin 2005'teki bağımsızlık referandumuna karşı ise olumsuz bir tutum almıştı. Hizbullah'a göre bu da İsrail'in Ortadoğu'da kurduğu bir oyundu.

Nasrallah, 2004 yılında Can Dündar’a yaptığı açıklamada Kürtlerle ilgili şunları söylemişti:

“Maalesef Irak'taki bazı Kürt gruplar ABD-İsrail yönünde siyasi tercih kullandı. Bu onların tarihi ve geleceği açısından kötü bir tercih. Kürtlerin çoğu Müslümandır ve bölgede büyük bir Müslüman çoğunluk arasında yaşıyorlar. Onların çıkarı okyanus ötesi güçlerle değil, bölgedeki İslam ümmetiyle ittifaktadır. Yakın gelecekte ABD'nin çıkarı gerektirirse ilk kurban yine Kürtler olur."

2017 referandumunda Hizbullah'ın en büyük destekçisi İran, Bağdat yönetiminin yanında yer almıştı. Bölgesel yönetim ile olan sınır kapıları ve bölgeden kalkan uçaklara karşı İran hava sahası kapatılmıştı. İsrail Başbakanı Netanyahu ise bağımsızlık arayışının bir hak olduğunu ve İsrail hükümeti olarak bunu desteklediklerini açıklamıştı.

Grup Yorum’un sosyal medya hesabında bir video yayınlandı, Nasrallah’ın ölümünün ardından.

Video, “Hasan Nasrallah başta olmak üzere tüm direnenleri selamlıyoruz! Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak” ifadeleri ile paylaşıldı.

Mesaj da video da gündem oldu.

Bu tartışma devam edecek.

Ortadoğu’daki Şii-Sünni ayrımı bu tartışmanın tam göbeğinde kalacak. Türkiye de bu çerçeveden bakmaya devam edecek konuya. ABD ve İsrail ise bu çelişkiyi bir fırsat olarak değerlendirmeye devam edecek.

Olası-Kast’ta bu hafta İsrail tarafından öldürülen Hizbullah lideri Nasrallah’ın bir terörist mi, yoksa bir özgürlük savaşçısı mı olduğu sorusundan yola çıktık.

Gördük ki bu sorunun net bir yanıtı yok. Her zaman olduğu gibi yere ve zamana göre değişen öncelikler sorunun yanıtını, onu arayanların sayısı kadar artırıyor.

Önümüzdeki hafta görüşmek üzere…

Podcast Haberleri