Bir aile ve bir köyün sessiz kaldığı Narin cinayeti, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin sağlık durumundan, mafya, siyaset ve bürokrasi ilişkilerine Politi-Cast’te öne çıkan konu başlıkları...
Türkiye’nin gündeminde çocuk cinayeti: Devletin ve toplumun sorumluluğu
Gazeteci Sedat Bozkurt, Türkiye’nin gündemini sarsan Narin Güran cinayetine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cinayetin ardından yaşanan süreç, devletin bu tür olaylara müdahale yetersizliği ve toplumun kapalı yapılarının bu tür suçları nasıl gizlediğine dair eleştirilerle beraber Bozkurt, bu olayın sadece bir cinayet olarak görülmemesi gerektiğini, derin toplumsal ve yapısal sorunlara işaret ettiğini vurguladı.
"Bu olay kapatılmamalı, üzerine abanılmalı"
Sedat Bozkurt, küçük kız çocuğunun ölümünün sadece bir olay olarak ele alınmaması gerektiğini belirtti. Bu tür olayların toplumda yaygın bir şekilde dile getirilmesinin ve üzerine gitmenin önemli olduğunu ifade etti. Bozkurt, devletin bu gibi olaylarda güçlü bir duruş sergilemesi gerektiğini vurguladı:
"Bu kapatılmamalı, abartılmalı, yaygınlaştırılmalı. Burada devletin pozisyon alması lazım. Eğer devlet müdahil olmazsa, toplum bu tür olayları kendi içinde kapatmaya çalışır ve gerçeği gizler."
Sedat Bozkurt, devletin daha olayın başında uzman ekiplerle müdahale etmesi gerektiğini belirtti. Yerel jandarma ya da kolluk kuvvetlerine bırakılmaması gereken bir süreç olduğunu ve olayın daha ilk andan itibaren üst düzey inceleme gerektirdiğini savundu:
"Devletin niteliklerini ortaya koyması açısından bu tür olaylara ciddi bir şekilde yaklaşması lazım. Ankara’dan, İstanbul’dan sorgulama timleri gelmeliydi. İlçe jandarma karakoluna bırakılmamalıydı."
Kapalı toplumlar: Suçlar gizleniyor, aileler sessiz kalıyor
Bozkurt, Türkiye'deki kapalı toplum yapılarının bu tür olaylarda nasıl bir rol oynadığını eleştirdi. Cinayet sonrasında ailenin ya da toplumun olayı gizlemeye çalışması, bu kapalı yapının bir sonucu olarak değerlendirildi:
"Bir anne, baba, ağabey veya akraba, katili bulmak yerine olayı örtbas ediyor. Bu, insan olmanın doğasına uygun olmayan bir davranış şekli. Kapalı toplumlar, kendi değerlerini yaratır, evrensel ve hukuki değerlerle bağdaşmazlar."
Kapalı toplumların, bir suçu gizleme eğiliminde olduklarını vurgulayan Bozkurt, bu tür yapılar içinde suçların aile ya da toplum tarafından örtbas edilmesinin bir tür koruma mekanizması olduğunu söyledi:
"Kapalı toplumlarda insanlar, çocuklarını kaybettiklerinde bile peşine düşmeyebiliyor. Bu tür yapılar evrensel, hukuki ya da demokratik değildir. Kendi kurallarını üretirler ve çoğu zaman bu kurallar insan haklarına dayanmaz. Çocuklarını kaybettiklerinde bile olayın üstünü kapatırlar."
Bu olayın Türkiye'ye özgü olmadığını belirten Bozkurt, dünyanın farklı bölgelerinde de benzer kapalı toplum yapılarına dikkat çekti:
"Bu sadece Türkiye’ye özgü değil. Kanada’da rahiplerin öldürdüğü yüzlerce çocuk mezarı bulundu. Farklı dinlerde de bu tür olaylar yaşanıyor. Çünkü dini yapılar, kendi içine kapandıklarında ahlaki değerlerden uzaklaşıyorlar."
Bahçeli’nin sağlık durumu: Şeffaflık eksikliği ve spekülasyonlar
Gazeteci Sedat Bozkurt, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sağlık durumu üzerine ortaya çıkan spekülasyonları da değerlendirdi. Devlet Bahçeli'nin son dönemde görünüşündeki değişiklikler ve sağlık sorunlarıyla ilgili kamuoyuna yapılan açıklamaların yetersiz kaldığını vurguladı. Bozkurt’a göre, siyasetçilerin sağlık durumu halkla şeffaf bir şekilde paylaşılmalı:
"Bahçeli'nin sağlık durumu elbette ki hepimizi ilgilendirir. Ancak bu tür meselelerde şeffaf olunmazsa spekülasyonların önü alınamaz. Liderlerin sağlık durumları, halkın huzuru ve güvenliği açısından önemlidir."
Türkiye’de liderlerin sağlık durumlarıyla ilgili bilgi paylaşımının eksik olduğunu belirten Bozkurt, bu durumun toplumda gereksiz korku ve söylentilere neden olduğunu söyledi. Örneğin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sağlık sorunlarıyla ilgili de geçmişte benzer bir gizlilik yaşandığını dile getirdi:
"Erdoğan hastalandığında kimse ne olduğunu bilmedi. Oysa Amerika’da başkanların sağlık durumu düzenli olarak kamuoyuyla paylaşılır. Çünkü toplumun liderlerinin sağlık durumu hakkında bilgi sahibi olması gerekir."
MHP ve mafya ilişkileri: "Kapılar mafyatik yapılara sonuna kadar açıldı"
Sedat Bozkurt, MHP’nin suç örgütleriyle geçmişteki ilişkilerine ve bugünkü duruma dair de çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli'nin 2000'li yıllarda mafya bağlantılı isimleri partiden uzaklaştırdığını hatırlatan Bozkurt, bugün bu isimlerin tekrar MHP ile yakın ilişkiler kurduğunu söyledi:
"Devlet Bahçeli, genel başkan olduğu dönemde suç örgütleriyle ilişkili kişileri partiden uzaklaştırmıştı. Ancak şimdi kapılar onlara sonuna kadar açıldı. Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz gibi isimlerin partiyle yeniden yakınlaştığını görüyoruz."
Sedat Bozkurt, Bahçeli'nin geçmişte silah taşıyan ülkücü gençler yerine laptop taşıyan, şiddetten uzak, entelektüel bir gençlik hayali kurduğunu belirtti. Ancak bugün MHP’nin mafyatik yapılarla iç içe olduğunu ve bu ilişkilerin tekrar güçlendiğini söyledi:
"O dönemde Bahçeli, ülkücülerin elinde silah değil, laptop olacak demişti. Bugün ise MHP, mafyatik yapılarla iç içe. Çakıcı'nın cezaevinden çıkmasında Bahçeli'nin büyük rolü var."
DEVA ve Gelecek partileri: Birleşme tartışmaları ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı krizi
Bozkurt, AK Parti’den ayrılan DEVA ve Gelecek Partileri’nin birleşme ihtimali üzerine de açıklamalarda bulundu. İki parti arasındaki görüşmelerin uzun süredir devam ettiğini belirten Bozkurt, Ahmet Davutoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı talebinin süreci tıkadığını söyledi:
"Davutoğlu, cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilmek istedi, ancak DEVA Partisi buna itiraz etti. Bugünden üç yıl sonrasının cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday ilan etmek mantıklı değil."
Davutoğlu’nun bu talebinin, DEVA Partisi tarafından kabul edilmemesinin doğal olduğunu belirten Bozkurt, siyasetin lider yarışına dayandığını ve Davutoğlu’nun henüz bu yarışta kendini yeterince kanıtlayamadığını ifade etti:
"Cumhurbaşkanlığı yarışı bir lider yarışıdır. Bir partinin genel başkanı olarak yeterli oy bulamamışken cumhurbaşkanlığı adaylığı talep etmek gerçekçi değil. Bu talep, birleşme sürecini yokuşa sürmek anlamına gelir."
Bozkurt, DEVA ve Gelecek Partisi arasındaki birleşme sürecinin Türk siyasetinde önemli bir dönüm noktası olabileceğini belirtti. İki partinin birleşmesi halinde yeni bir siyasi güç odağı yaratabileceklerini, ancak bu sürecin sancılı geçebileceğini ifade etti.(Haber Merkezi)