Marjinal Fayda: Faiz, döviz kuru, altın… Üçü de yükseliyor

Gazeteci İbrahim Ekinci, bir haftanın ekonomi gündemini yorumluyor.

Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası, bankalardan, bireylere döviz satışında minimum dolar kurunu 19,45 TL olarak uygulamalarını, mobil ve internet kanalından satışlarda ise kurun (19,55) daha yüksek tutulmasını istedi.

Arkasından TL mevduat oranı yüzde 60’ın altında kalan bankalara 7 puan daha fazla menkul kıymet tutma zorunluluğu getirildi. Kredilerde, faizin yüzde 18.56’yı aşması halinde menkul kıymet tutma zorunluğu yüzde 90’dan yüzde 150’ye çıkarıldı.

Uygulamanın amacı vatandaşı döviz almaktan caydırmak. Bankayı döviz mevduatını azaltmaya, yine bankayı şirketlere ucuz kredi vermeye zorlamak…

PODCASTİMİZİ DİNLEMEK İÇİN PLAY’E TIKLAYINIZ

Başından beri ekonomi yönetimi bu iki amaç etrafında hareket ediyor: Dövizi tut, şirketlere ucuz kredi verdir!

Kuru tutmaya sadece bu gibi önlemler yetmiyor. Rezerv satışı da devam ediyor. Merkez Bankası’nın döviz rezevleri 24 Mart haftasında 2.2 milyar dolar, 31 Mart haftasında da 2.3 milyar dolar olmak üzere son iki haftada 4.5 milyar dolar azaldı. Swap hariç net rezervler eksi 43 milyar dolar seviyesinde. TCMB rezervleri 17 Mart haftasında Suudilerin depo hesabının etkisiyle bir önceki haftaya göre 6,9 milyar artış kaydetmişti.

Geçen hafta:

  • Yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatları 2,8 milyar dolar azalışla 183,7 milyar dolara indi.
  • Kur korumalı mevduat geçen hafta 28,2 milyar TL artışla 1,7 trilyon TL ile yeni rekor seviyeye yükseldi. KKM’deki dikkat çekici artışın nedeni kura çıpalı bir mevduat türü olduğu için yatırımcısına hem “dolarda kalma” imkanı vermesi hem de faiz tavanının kalkmasıyla eskiye oranla daha ciddi oranlarda (% 20 üstü) faiz alma imkanın gelmesi… Son aylarda mevduat faizleri artmaya devam ediyor. Yüzde 30’a yaklaştı. Büyük mevduatlarda daha yüksek faiz oranlarının sözkonusu olduğu belirtiliyor
  • Yabancı yatırım bankalarından Türkiye’de seçimler sonrası neler olabileceğine ilişkin analizler, kur tahminleri gelmeye devam ediyor. Hükümet değişsin veya değişmesin, dolar kurunun bir miktar yükseleceği beklentisi dikkat çekiyor. Bu arada hükümet aylarca 18.5 düzeyinde savunduğu kuru bir miktar gevşetti ve dolar kuru 19.3 seviyelerini gördü. Döviz büroları ve Kapalı Çarşı’da 19.60 kur var.
  • Altında yükseliş de son günlerin en önemli gelişmelerinden biri. Ons fiyatı 2 bin doların üzerine çıktı. Yatırım bankalarının 2.100 – 2.200 dolar tahminleri var. Altındaki yükseliş üç nedene bağlanıyor: 1. FED, faiz artırımlarında sona yaklaşıyor, 2. ABD ekonomisi de dahil büyük ekonomilerde durgunluk işaretleri artıyor, 3. Merkez bankaları altın alıyor.
  • Türkiye’de de altın talebi artıyor. Son bir yıl içinde 30 milyar dolarlık altın itnalatı yapıldı. Bu yılın ilk 3 ayında da 11.5 milyar dolar (147 ton) civarında altın ithalatı gerçekleşti. Ekonomi yönetiminin dolara yatırımı zorlaştırmasının vatandaşı altına yönelttiği düşünülüyor.

Enflasyonda neler olabilir?

Mart ayı enflasyonu açıklandı. Aylık enflasyonu TÜİK yüzde 2.29, İTO yüzde 2.95, ENAG ise yüzde 5.08 olarak açıkladı. Baz etkisiyle yıllık enflasyon 50,51’e geriledi. Nisan ayında manşet enflasyon yine baz etkisiyle (geçen yıl nisan ayında aylık enflasyon yüzde 7.25’ti!) biraz daha düşecek. Ancak asıl sonrasında ne olacağı tartışılıyor. Çünkü hem baz etkisi kalmayacak hem de dolardaki yükseliş beklentisi gerçekleşirse, enflasyonun yeniden yükseliş trendine girme olaslığı belirdi. Bu beklentiyi güçlendiren bir başka gelişme de petrol fiyatları oldu. Üretici ülkelerin fiyat düşüşünü durdurmak, gelirlerini artırmak için üretimi kısma kararları sonrası fiyatlar yeniden artmaya başladı. Bu yıl için varil fiyatı ile ilgili tahminler 95 dolara kadar çıkıyor.

Enflasyonda dikkat çekici üç nokta daha var.

Birincisi, Merkez Bankası’nın yıl sonu yüzde 22,3 hedefinin tutma ihtimali ortadan kalktı. TÜİK rakamlarına göre ilk 3 ayın enflasyon toplamı yüzde 12.52. Dolasıyla hedefin yarısı ilk 3 ayda tüketilmiş oldu.

İkincisi, TÜİK rakamlarına göre mart ayı itibariyle yıllık gıda enflasyonu yüzde 67,89 oldu. Aylık artışlar devam ediyor. Dikkat çekici olan şu: Aynı dönemde küresel ölçekte gıda fiyatları geriledi. Türkiye’de yüzde 67.89 enflasyon yaşandığı son 1 yıl içinde FAO Gıda Endeksi yüzde 21 düştü. Dolasıyla “Türkiye’de enflasyon enerji ve gıda fiyatları nedeniyle artıyor” uydurması da çökmüş oldu. Bu arada Tüketici Hakları Derneği’nin 40 temel gıda ürününde 1 yıllık fiyat değişimini gösteren tablosu, Türkiye’nin gıda enflasyonunda dünyadan tamamiyle farklı bir tablo çizdiğini gösteriyor.

Üçüncüsü dikkat çekici gelişme, daha doğrusu TÜİK rakamlarını tartışmalı kılan gelişme giyim ve ayakkabı grubundaki enflasyon rakamları oldu. ENAG’a göre giyim ve ayakkabı grubunda yüzde 237 artış oldu, İTO’ya göre artış yüzde 76.2 düzeyinde. TÜİK ise bu gruptaki yıllık enflasyonu yüzde 17.3 olarak açıkladı. Daha ilginci, TÜİK’e göre mart ayında giyim ve ayakkabı fiyatları yüzde 1.92 geriledi. Bu rakamlar ne diğer kurumların rakamlarıyla ne de piyasa gerçekleriyle örtüşüyor.

Podcast Haberleri