Afganistan’da saha çalışmaları yapan, ülkedeki eğitim sistemi üzerine çalışan ODTÜ’de Ortadoğu Araştırmaları’nda “Peştunların Aşiret İlişkileri ve Modernleşmeyle İlişkisi” üzerine yüksek lisans ve ODTÜ’de Bölge Çalışmaları’nda “Afganistan'da Ulus Devlet Oluşum Süreci ve Eğitimin Rolü” üzerine doktora tezi yazan araştırmacı Dr. Zeynep Tuba Sungur, Agah Hazır’ın sorularını yanıtladı.
1893’TE ÇİZİLEN SINIRDAN BUGÜNE…
“İngiliz mandası döneminde bugünkü Pakistan ile Afganistan arasında sınır çiziliyor. 1893 yılında bu sınır çiziliyor. Bu bölgede daha çok Peştun aşiretleri yaşıyor. Bu bölgeye ne Afgan devleti ne İngiliz Hindistanı ne de sonradan kurulan Pakistan bu aşiretlere karışıyor. Bu aşiretler özerk hareket ediyorlar. Bu bölge Afganistan’ı modernleşme döneminde hep kava kaçıran yeri gibi… Buradaki aşiretlerin kendi güçlerini, aşiret kurumunu ayakta tutması merkezi devletin reform hareketlerini sekteye uğratıyor sürekli olarak.
İNSANLARI DAĞLAR AYIRIYOR
Afganistan’ın sadece yüzde 25’i şehirleşmiş durumda. Yüzde 70’i kırlarda uluyor, yüzde 56’i de göçer… Şehirleşme oranı bugün bile çok düşük. Böyle bir durum olunca Kabil’deki devlet ne kadar çaba gösterirse göstersin, reformlar birkaç büyük şehirle sınırlı kalıyor. Afganistan dağlık bir coğrafya. O dağlar da insanları ayırmış durumda.
AMANULLAH HAN DÖNEMİ
Afganistan’da devlet ve aşiret çatışması yoğun olarak yaşanıyor. Amanullah Han, modernleşme için çok istekli. 1919 - 29’a kadar bağımsızlık sonrası başta kalıyor. Modern eğitim okulları açılıyor, kız çocuklarının eğitimi hız kazanıyor. Amanullah Han da Avrupa ve Orta Doğu turuna çıkıyor. Türkiye’ye de geliyor. Ülkeyi, Avrupa7da gördüğü ülke haline getirmek istiyor.
Devlet - aşiret çatışması Afganistan’da yoğun yaşınıyor. Hele ki 1919’da… Bu zamana kadar İngilizlerin finansal desteğiyle ayakta kalıyordu. Bağımsızlık sonrası kendi yağında kavrulması gerekiyordu. Amanullah’ın reformunda ekonomi en zayıf kısımdı…
TEK NÜFUS SAYISI 1979’DA YAPILDI
Afganistan’da genelde bilinen nüfusun yüzde 85’i Sünni müslüman. Bu rakamlar yüzde 100 güvenilir değil. Çünkü Afganistan’da tek nüfus sayısı 1979’da Sovyet işgali sırasında yapıldı, 40 yıldır resmi sayım yapılmadı. Tahmini rakamlar veriliyor… Şii denilince akla gelen Hazara’lardır. Peştunların, Taciklerin için de de şiiler var. Taliban’ın Hazaraları hedef almasının temel nedeni şii olmalı.
TALİBAN’IN ORTAYA ÇIKIŞI
Sovyetler döneminde, kırsaldaki halka kendi propagandalarını bir anlamda dayatıyorlar. Mollalar, din adamlarının öldürülmeye, takip edilmeye başlanıyor. Her şeyin başladığı nokta burası. Bu insanlar da sınır hattına sığınmaya başlıyor. “Mücahit hareketi” de bu sınır bölgelerindeki medreselerde başlıyor. Bu bir soğuk savaş hikayesi. Asıl olay ABD ve Sovyetler arasında yaşanıyor. ABD bakıyor ki, Afganlar “mücahitler” olarak Sovyetlere karşı mücadele ediyor. ABD de onları örgütlüyor, medreselere silah ve para para yardımı akmaya. Suudi Arabistan’ın da Vahabi ideolojisi bu medreselere aktarılıyor.
NEBRASKA ÜNİVERSİTESİ’NDEN GELEN CİHADİST KİTAPLAR
Amerika bu medreselerde okutulan kitapları Nebraska Üniversitesi’nde bastırılıp bu medreselere gönderiliyor. Mücahit çocuklar bu kitapları okuyor. Bu kitapları görme şansım oldu. Tamamen cihadi bir müfredat var.
Matematik kitabında sayılar anlatılıyorsa, üç elma koyarsınız yanına 3 yazarsınız. Bu kitaplarda üç el bombası, 5 kalaşnikof, 7 bıçak… Matematik problemi şöyleydi: Savaşta mücahit askerlerimiz Sovyetlerden 30’sinden 17’sini öldürdü, geriye kaç kişi kaldı gibi…”
Böyle bir zihniyet oluşturuluyor.
Bu kitaplar Taliban döneminde de Afganistan’da okutulmaya devam etti. Taliban da işte bunun ürünü. Taliban bu mücahitler döneminde çocuk olanlar… O mendereselerden çıkan öğrenci hareketi olarak doğuyor. O dönemde yapılan beyin yıkama işleme o kitaplarla yapılıyor…
BUNDAN SONRA NE OLUR?
Afganistan söz konusu olunca tahminde bulunmak çok zor. Önceden yaşanmış bir tecrübe var. Mücahitler de ortak bir düşmana karşı savaşmış ve yine cihat yaparak savaşmışlar ve Soyvetleri o dönem ülkeden atmışlardı. Ama bu, o an için kurulan bir ittifaktı. Ve bir hükümet kurmak için, devleti yönetmek için yeterli olmadı. Kısa süre içinde o ittifak dağlıdı, ülke iç savaşa sürüklendi. Mücahit hükümetin kurulamadı neticede.. Taliban’ın ikinci deneyimi olacak neticede… Ama içeriden edindiğim bilgiye göre başa gelecek kişi konusunda bile anlaşmazlık yaşıyorlar. Bana mücahitlerle bu dönem paralel gibi geldi. Kendi içlerinde bir karara, anlaşmaya varmaları zor oluyor. Bu fikirsel zemini olan bir şey değil. Ortak düşmana karşı ittifakla başlıyor.