Müdahale kapasitesi yetersiz, bütçe yetersiz

Gazeteci İbrahim Ekinci, Marjinal Fayda’da depremin ekonomik boyutunu ve deprem vergilerini anlatıyor.

Pazarcık depremi, defalarca yaşamamıza ve her birinde yüzlerce, binlerce can kaybı olmasına rağmen Türkiye’nin depremlere hazırlık yönünden ilerleme kaydetmek bir yana gerilediğini gösterdi. Müdahale kapasitesi ilk bir iki gün felaketin gerektirdiğinin çok çok gerisinde kaldı.

PODCASTİ DİNLEMEK İÇİN PLAY’E TIKLAYINIZ

;

6 bin 500 bina yıkılmıştı. 30 bine yakın bina hasarlıydı. 6 bin 500 yıkıntıdan her birinin başına tam donanımlı, 50 – 100 kişilik müdahale ekiplerinin ulaşması gerekiyordu ama olmadı… Birkaç uydu görüntüsüyle depremin büyüklüğü hakkında rahatlıkla kabaca fikir edinilebilirdi. Olmadı. Bu yüzden AFAD’ın ilk açıklamalarında 300 binden fazla müdahale kadrosu isteyen depreme 10 bin civarındaki bir kadroyla müdahale edildi. Haliyle binlerce enkaza birinci ikinci gün hiç uğranılamadı bile…

AFAD’ın kadrosu, bütçesi, organizasyonu çok çok yetersiz.

Liyakatli kadroları yok.

Diyanetin bütçesi 23 milyardan yüzde 56.6 artırılarak 36 milyar liraya yükseltilirken AFAD’ın 2023 bütçesi yüzde 33.6 düşürülerek 12.2 milyar liradan 8.1 milyara çekilmiş.

Kuşkusuz uzmanları daha isabetli tahminde bulunabilir. Benim gördüğüm AFAD’ın 50 bin kişilik daimi kadroya ihtiyacı var. Yetmez, her kritik bölgede binlerce, binlerce sivil gönüllü personele ihtiyacı var. Bu depreme 325 bin kişilik bir müdahale gücü gerekiyordu. Gerektiğinde bu sayılara ulaşabilmek için yeniden bütçelendirilmesi, yeniden organize edilmesi, yeniden liyakatli bir yönetime kavuşturulması şarttır.

50 bin kişilik bir daimi kadronun maliyeti 10 milyar liradır. Bu depremdeki rakamlar üzerinden gidersek, her bir yıkıntının üzerine 3 kepçe ve benzeri inşaat aracı gerektiğini düşünürsek 18 bin araca ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. AFAD’ın bu sayıda aracı alıp parka çekmesi gerekmez ama 5 – 6 bin aracı riskli bölgelerde park edebilir. Her bölgedeki şirketlerin elindeki iş makinelerini, sahiplerini talimatlandırabilir ve gerektiğinde 18 – 20 bin araca rahatlıkla ulaşabilir. Bütün bunlar için AFAD’ın bütçesinin 3 – 4 katına çıkarılması, yatırımlarını tamamlamasının sağlanması gerekir. Devlette 120 bin civarında makam aracının yarısının satılması halinde bu ihtiyaç birkaç kez sağlanabilir. Kaynak vardır. Yanlış yerdedir.

Bu depremde hükümetin durumu kavramakta, müdahale etmekte gecikmesi, edince de ortaya çıkan trajik yetersizlik ve gecikmeler karşısında tek çare makine gibi çalışan bir sistem kurmaktır.

Bir TV yayınına açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, deprem öncesinde 1 kişiyi kurtarmak için yapılması gereken yatırımın 5 bin dolar olduğunu ama bir kişinin depremden ölmesinin maliyeti 1 milyon 250 bin dolar olduğunu söyledi.

Ekonomik kayıp 500 milyarı geçebilir

Depremin etkilediği 10 il, Türkiye milli hasılasının yüzde 10’unu üretiyor. 2022 milli hasıla rakamları enflasyonun etkisiyle 15 trilyon lira civarında gelecek. Bu rakama göre bölgenin milli hasıla büyüklüğü de 1,5 trilyon liraya geliyor. Deprem sonrası yıkımlar, hasarlar, üretim aralarının toplamda 1 aylık üretim kaybına yol açabileceği tahminiyle bölgede 125 milyar lira civarında üretim kaybı olacak. Yıkılan binaları yerine koymak için onlarca milyon metrekare inşaat maliyeti çıkacak. Toplamda en iyimser tahminle 500 milyar lira civarında bir maliyet çıkacak.

Körfez depreminin maliyeti 20 milyar dolar (400 milyar TL) olarak hesaplanmıştı. Bu deprem daha geniş etkili ve haliyle daha büyük bir maliyet çıkaracak. Körfez’in 1,5 katı kayıp halinde 30 milyar dolar (600 milyar lira), 2 katı halinde 40 milyar dolar (800 milyar lira) ekonomik kayıp, maliyet çıkaracak

Deprem vergileri amaca uygun kullanılsaydı…

Ekonomi Gazetesi yazarı, Alaattin Aktaş, 1999 Körfez Depremi’nden sonra konulan deprem vergilerinin (Özel İletişim Vergisi) dökümünü çıkarmış. Aktaş’ın hesaplamasına göre şimdiye kadar toplanan vergi miktarı 36,5 milyar dolara geliyor. Bugünkü kurdan TL olarak düşündüğümüzde bu para, 685 milyar lira demek.

Aslında bu vergiler Hazine’de diğer vergilerle aynı havuza atılmak yerine konuluş amacına uygun olarak ayrı bir havuzda toplansaydı ve depreme hazırlık için harcansaydı, bugün deprem gündeminin en önemli iş kalemleri halledilmiş olabilirdi. Ne var ki hükümetin formasyonunda “geleceğe yatırım” gibi bir kavram bulunmuyor. Dahası şov yapmaya elverişli olmayan hiçbir yatırım da öncelik alamıyor.

Podcast Haberleri