Orman yangınları gerçeği 2: Orman Kanunu 18 yılda 24 kere değişti

Türkiye Ormancılar Derneği İkinci Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara, AKP döneminde Orman Kanunu’nun 24 kere değiştirildiğini söylüyor. Özkara, “Vatandaşta şu inancın gelişmesi lazım. Ormandan bir metre kare yer kazanamayız. Vatandaşın, ‘burası orman rejiminde yer alıyorsa, herhangi bir boşluktan yararlanma şansımız yok, demesi lazım, dedirtmemiz lazım.’ Buna dönük yasal düzenlemeler olması lazım” diyor


“Devlet, doğal kaynaklarımızın en önemlilerinden birisi olan ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gereken tedbirleri alıp kanun koymak ve bütün ormanların gözetimi ödevini yerine getirmek durumundadır.”

Anayasa’nın 169. Maddesi böyle diyor. Peki, kanunlar Türkiye’de ormanları korumaya yetiyor mu?  İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, “Bugün Türkiye’nin ormanları yaklaşık 22,7 milyon hektar. Bunun 20 milyon hektarında her türlü oteli yapabilirsiniz, madencilik faaliyetleri yapılabilir, çöplük yapabilirsiniz aklınıza gelebilecek onlarca ormancılık dışı uygulamayı buralarda yapabilirsiniz. Yasalar buna izin veriyor” diyor.

TIKLAYIN / Orman yangınları gerçeği 1: Faili meçhul, akibeti meçhul

“Ormansızlaşma süreci yaşanıyor”

Yasal mevzuattaki sıkıntıları ve bunların sahaya yansımasını da Türkiye Ormancılar Derneği İkinci Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara’yla konuştuk.

“Ülkemizde ormansızlaşma konusunda çok ciddi bir süreç yaşanıyor” diyen Özkara, şöyle devam ediyor:

“Geçmişte de bir takım hatalar yapıldı. Gerçekten yanlış uygulamalar söz konusu oldu ve orman alanlarından kayıplarımız oldu. Bunlar doğru. Ama özellikle 2002’den sonra öyle bir anlayış hakim oldu ki sanki ormanları korumak değil de kullanmak tek hedef. ‘Ne kadar ormanları kullanmaya açarsak o kadar ekonomik anlamda ülke ekonomisine katkı sağlarız. Buradan elde edeceğimiz gelirler bizim için önemlidir.’ Bu bakış da Anayasamızda korunan 169. Maddesinde korunan, ormanların korunmasıyla ilgili bütün kararlara ters uygulamaları beraberinde getirdi. 6831 sayılı Orman Kanunu, 1956’dan 2002’ye kadar 15 kez, AKP döneminde ise 24 kez değiştirildi.”

“Ağaçlandırma tamimi istismara açık”

Bir ay önce “Özel Ağaçlandırma Tamimi” adıyla yeni düzenleme yapıldığını belirten Özkara, bu düzenlemenin Anayasa’nın 169. Maddesine aykırı olduğunu söylüyor. Özkara’nın verdiği bilgilere göre, bu tamimle ortaya konulan verimli-verimsiz alan tartışması, plan dönemi dışında kalan yangın alanları gibi muğlak tanımlamalar ileride hukuksal boşlukların oluşmasına sebebiyet verebilir. Mesela, orman alanları kasıtlı olarak verimsiz alanlara dönüştürülerek orman vasfı kaybettirilebilir. Yani çok istismara açık bir durum.

Özkara, şöyle devam ediyor: “Anayasa’nın 169. Maddesine göre, yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir. Bunun dışında bir işlem yapamazsınız. Şimdi tuttular bu özel ağaçlandırma tamimine ‘amenajman planı döneminde yangın görmüş orman alanları’ diye bir açılım getirdiler. Bu plan, ortaya çıkabilecek kasıtlı yangınlara cevaz veren uygulamaların önünün açılmasına fırsat veren bir yaklaşımdır. Dolayısıyla yapılan düzenlemelerde ben iyi niyet görmüyoruz. Faydacı yaklaşımlar bu boşluğu doldurmak amacıyla yer tutabilir. Maalesef ülkemizde vatandaş bu konularda son derece uyanık.”

“Ormandan bir metre kare yer kazanamayız”

Özkara, ormanların korunmasını zaafa uğratacak düzenlemelere devam edildiğini belirterek, şunları söylüyor:

Orman yangınları, özellikle birkaç yıldır, çok farklı noktalara doğru ilerledi ve ciddi sorunlar yaratmaya başladı. İklim değişikliğiyle beraber mücadele etmek çok zorlaştı. Buna rağmen hala ormanların korunmasını zaafa düşürecek düzenlemelere devam ediliyor. Vatandaşta şu inancın gelişmesi lazım. Ormandan bir metre kare yer kazanamayız. Burası eğer orman rejiminde yer alıyorsa, burada bizim herhangi bir boşluktan yararlanma şansımız yok, demesi lazım, dedirtmemiz lazım. Buna dönük yasal düzenlemeler olması lazım. 

Orman alanları gerçekten büyük bir risk altında, büyük bir boşluk var. Artık kişilerin bireylerin inisiyatifine bırakılmış durumda. Dolayısıyla böyle bir anlayıştan Türkiye’de ormansızlaşma kaçınılmazdır. Orman yangınlarıyla mücadele zaaftır. Türkiye’de odun ve tomruk üretimi 2002’li yılların başında 13 milyon metreküptü, bugün 30 milyon metreküpe çıktı. Neredeyse üç katı. Bütün bu anlayış bize gösteriyor ki, orman alanları gerçekten büyük bir risk altında anlayış, büyük bir boşluk var.” 

Ormanları korumak için “eğitim şart” 

Prof. Dr. Tuncay Neyişçi: Eğer siz topluma ormanların kendi sağlıkları için, yaşamları için, ekonomileri için ne kadar önemli olduğunu anlatmamışsanız, Orman Bakanlığı olarak, başka hiç bir alanda başarılı olmanız söz konusu değildir. Hafta sonları herkes ormana gidiyor, geziyorlar. Buralarda herhangi bilgi aktarımı yok. Orman Bakanlığı’nın elinde 40 küsür tane milli park var. Gidin Amerika’daki milli parklara bakın, nasıl eğitim merkezleri olarak çalışıyor. Onun için de bütün Amerikalılar milli parklarını gözleri gibi koruyorlar. Yani ormanlarını gözleri gibi koruyorlar. Niye? Ee çünkü o milli parka gittiği zaman bilgisini alıyor, geziyor, ediyor falan.

Türkiye Ormancılar Derneği 2. Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara: Yangın öncesinde, yangın sezonu açılır. Açılmadan önce gerçekten ben iyi bir eğitime ihtiyaç olduğunu ve bu eğitimin gönüllüler üzerinden, onların korunması için neler yapılması gerektiğini, iyi anlatmak gerekir.

Hepimiz biliyoruz ki artık en fazla yangının çıktığı yerler neresidir? Akdeniz eko-sisteminin etkili olduğu işte Maraş’tan Çanakkale’ye kadar olan bölge yangına hassastır. Kıyı şeridinde bulunan alanlar. Buraların yangına hassas olduğu dikkate alınarak önceden, buralardaki yapılaşma, işte turistik tesisler ya da konut yani insanların yaşam olarak kullandıkları yerler yeniden değerlendirilmelidir. Yangın hassas olan her şey yeniden düzenlenmelidir.

TEMA Genel Müdür Yardımcısı Dr. Hikmet Öztürk: Biz her zaman söyleriz ormanı sevgi korur. Ormanın insanlar için yarattığı, verdiği, sunduğu hizmetler, gezegenimiz için, insanlar için önemi tartışmasız. Bu bilgi arttıkça ormandaki yangın sayılarının artışı insanların çok daha dikkatli olması normal.

Şöyle bir inceleme yaptığımızda, bakıyoruz ki yangın sayılarında muazzam derecede bir artış var Türkiye’de, eski yıllara göre ve bu artış trendi devam ediyor. Bu artıştaki en nemli neden aslında insanlarla ormanların bir arada bulunma sıklıklarının artması. Elbette daha çok bir araya gelsinler, sıklıkları olsun ama insanlar da özellikle ormanlarımızın büyük bir bölümünün, yangın riskinin yüksek ormanlar olduğunu düşünerek ormandan ateşi uzaklaştıracak her türlü tedbiri alması gerekiyor.

Podcast Haberleri