Piyasa, hükümetin zapturapt prangalarını yıkarak ilerliyor

Gazeteci İbrahim Ekinci, bir haftanın ekonomi gündemini yorumluyor.

Şöyle bir tablo var: Hükümet, Merkez Bankası (MB) kanalıyla kuru ve faizi baskılamaya çalıştı ama başarılı olamadı. Hem faizde hem de kurda piyasayla baş edemedi. İmkanları da tükeniyor. Havlu atmak üzeredir.

MB’nin politika faizi yüzde 8.5’ta ama piyasada bazı kredilerde yüzde 40’a kadar çıktı.

MB dolar kuru 19.40’ta ama piyasada 21 TL’ye gidiyor.

Piyasa; hükümetin zapturapt prangalarını yıkarak ilerliyor.

Durum sıkıntılı.

PODCASTİMİZİ DİNLEMEK İÇİN PLAY’E TIKLAYINIZ

Seçime bir aydan daha az bir zaman kaldı. Bir yandan seçim ekonomisi tam gaz, bir yandan kredilere yüklenmeye asılıyorlar (KGF kaynağı 400 milyar liraya çıkarıldı) ama orada da tıkanma var. Kredi faizlerine tavan koydukları için veren banka zarar edecek, vermiyorlar. Kredileri de tıkadılar sonunda.

Ama hiç değişmedi. Ekonomide pusulaları hep aynı yeri gösteriyor: Şirketlere ucuz kaynak aktarmak!

Hatırlayın! Bunun için iyi kötü giden bir ekonomiyi perişan ettiler. Sadece şirketlere ucuz kaynak aktarmak için yaptılar.

Faizi onun için indirdiler ve bütün arızalar aynı anda patladı: Kurlar fırladı, enflasyon fırladı, ev – araba fiyatları görülmemiş seviyelere çıktı. Dış ticaret açığı, cari açık fırladı… Dar gelirliler vahşi bir sömürü şokuna atıldı.

Tek bir şey için oldu bunlar: Şirketlere ucuz kaynak bulmak!

Şimdi bunun yarattığı bir dizi arıza var ama hiç bir şeyle uğraşacak halleri de yok. Sadece faiz indirimi sonrası patlayan ve bütün diğer arızaları tetikleyen kurla başa çıkmaya çalışıyorlar. Birçok kısıtlayıcı önlem aldılar. Birkaç gün önce bankalara saat 13.00 sonrası döviz işlemi yasağı geldi. Bankalara döviz işlemleri için limitler koydular.

Ama baş edemiyorlar.

Döviz işlemleri de bankalardan serbest piyasaya, Tahtakale’ye çekiliyor. Faizlerden sonra kurlarda da ikili sistem oluştu. MB ve bankaların kuru ayrı, serbest piyasa kurları ayrı… İkisi arasında yüzde 5 fark oluştu. İktisatçılar bu gidişle farkın açılacağını söylüyor. Manzara şudur: Eğer iktidarda kalırlarsa, serbest kur rejiminden çıkacaklar. Bu artık kehanet değil.

Döviz talebi durmuş, bitmiş değil.

Döviz mevduatı artıyor.

KKM artıyor, son rakam 1.9 trilyon!

Her ikisi de dövize yatırımdır. Vatandaş her ikisinde de kendini güvenceye alma peşinde. Kurlar yükselecek beklentisi var.

Hükümet artık dışarıdan kaynak bulamıyor. Rezervlere yükleniyor. Merkezin dövizi rezervi tarihi dip eviyelere geriledi. Geçtiğimiz haftanın ilk 3 gününde MB net döviz pozisyonu 4,5 milyar dolar geriledi.

Uluslararası piyasalar uzmanı Dr. Murat Kubilay, durumu yakından takip eden ekonomistlerden. Tespitleri kritik:

“Merkez Bankası rezervleri mayıs başında tüm zamanların en düşük seviyesine inecek. Daha önce bu noktalara geldiğinde faizler artırılmış, sermaye kısıtlamaları konmuş, KKM başlamış veya bakanlar görevden alınmıştı.

Maalesef bu yöntemler de tükendi. Mevcut TCMB başkanı ve Hazine ve Maliye Bakanı’nın bir önemi yok. Tüm yetki Erdoğan'da. KKM 97,8 milyar dolar ile zaten zirvede. Döviz alımı, çekimi ve transferi büyük ölçüde sınırlandı. Faiz artırımının olmayacağını da bizzat Erdoğan söylüyor.

Böyle durumlarda döviz kuru atağı yaşıyoruz. Bunu 2011'den beri aralıklarla zaten yaşadık. Yüksek enflasyona da bir şekilde alıştık. Şu anda bize yaklaşan cisim bunların çok çok ötesinde. Toplumu paniğe sevketmek ve durumu kötüleştirmek için fazla ayrıntı vermeyeceğim.

İlgilenenler Sri Lanka'da son 1 yılda yaşananlara veya şu anda Bolivya'da olanlara bakabilir. Ekonomimiz bu ülkelerden çok ayrı; ancak biz 97,8 milyar dolarlık KKM bombasının üstünde oturuyoruz. TL'den KKM'ye geçenlerin döviz talebi veya efektif alımıyla işler tümden kopar.

Bankalardaki fiziki döviz 7,2 milyar dolar. TCMB'dekiyse 6,9 milyar dolar. Satılabilir rezervler 12-13 milyar dolar. Bu nedenle mayıs ayında satışlar durabilir. Mayısın ilk haftası çok zor geçecek. Seçim sonrası karmaşa veya ikinci tura kalması gibi durumları söylemedim bile.

Bu nedenle siyasi dönüşüm ilk turda sorunsuz gerçekleşmeli. Aksi halde son 73 yılın en zorlu seçimiyle son 43 yılın en ağır ekonomik krizi iç içe geçecek. Ne derece kötü olabileceğini kestiremiyorum; böyle bir durumu 1994, 2001, 2008 veya 2018'de hiç yaşamadık.”

Kubilay ile aynı fikirdeyim. Benim de gördüğüm, hissettiğim bu. Evet. Hükümet sert bir kur şoku yaşamadan kendini sandığa atmaya çalışıyor. Bunu hep söyledik ama şimdi şunu da söylemeliyiz: Kasa durumu eskisinden daha kötüdür, eli daha zordur. O yüzden mayısın ilk haftaları çok zor geçebilir. Umarız başa gelmez ama sandığa bir kur şoku dalgası içinde gidebiliriz.

Seçimden sonra ne olur?

Ne olacağını Erdoğan söyledi.

Eğer seçim nedeniyle, tarikatların kışkırmış taleplerine hitap etmek için söylenmişse … Faizleri indirmeye devam edeceklermiş…

Bu demek ki Erdoğan, eğer seçimden galip çıkarsa, sistemi zorlamaya, patrimonyal sultanın emrine göre işleyen bir ekonomi kurmaya devam edecek. Gözünüzün önüne Katar, Suudi Arabistan ekonomisini getirin. Ama o daha çok Dubai’ye özeniyor. İstanbul Finans Merkezi projesi daha çok Dubai’ye öykündüğünü düşündürüyor. Mavi camlı yüksek binalar…

Fakat söyleyeyim. Bunların hepsi nafiledir. Siyasetin manzarası parlamenter demokrasinin yüzde 70 desteğe ulaşmakta olduğunu gösteriyor. Geriye kaldı bütün dalavereleri, dümenleri, pusuları, provokasyonları aşarak bunu sandığa atmak ve oradan sağlıkla çıkarmak.

Podcast Haberleri