Merkez Bankası’nın (MB) rezervlerindeki erime sürüyor. Geçen hafta 67 milyar dolar eksideydi. Son hafta 69 milyar dolara çıktı. Net Uluslararası Rezerv (NUR) 6 milyar dolar seviyelerine geriledi. Altın satışı yılbaşından bu yana 100 tonu geçti.
- Hükümetin doları tutma çabaları devam ediyor. Ekonomide en önemli odağı bu. Seçime patlamış bir kur krizi ile girmek istemiyorlar.
- Dolarizasyon tam az devam ediyor. Hem döviz mevduatları (DTH) hem kur korumalı mevduat (KKM) artıyor. KKM toplamı 2.1 trilyon TL’ye çıktı. Ekonomist Uğur Gürses’in hesabına göre son 4 haftada KKM ve DTH artışı 23.3 milyar dolar oldu.
- Vatandaşın seçime doğru ve özellikle seçimden sonra ortaya çıkabilecek belirsizliğe karşı ağırlıkla dolara, kısmen altına geçerek kendini güvenceye alma eğiliminde olduğu anlaşılıyor.
- KKM’deki artış korkutuyor bir yandan. Bu hesaplar için bankaların verdiği faiz üzerine, kura tamamlamak için şimdiye kadar kamu kaynaklarından 200 milyar liraya yakın ödeme yapıldı. Kurda ani ve sert çıkışlar bu yükü ikiye, üçe katlayabilir. Birinci risk bu. Fakat asıl saatli bombaya benzetilen bu uygulamadan yeni bir kur krizi yaratmadan nasıl çıkılacağı önemli. Bir çıkış planı şart görünüyor.
- Prof. Dr. Korkut Boratav, Sözcü gazetesine demecinde, seçimi kazanması halinde olası Millet İttifakı hükümetine 1 yıllık geçiş süreci önerdi. Hoca, AKP’nin irrasyonel uygulamalarına hemen son verilebilir ama her şeyin bir günde kaldırılmasının yanlış olacağını söyledi. Boratav Hoca’nın iki senaryolu değerlendirmesi şöyle:
Mevcut iktidar devam ederse:
Kısa vadeli dış borç 196 milyar dolar, son 12 aylık cari açık 55,4 milyar dolar, ocak-şubattaki yüksek temponun sürdürülmesi halinde 2023’te dış açık 100 milyar doları aşacak. 300 milyar doları aşan bir dış finansman ihtiyacının ortaya çıkacak. Bu nedenle mevcut politikaların sürdürülmesinin mümkün değil.
Mevcut iktidarın hem cumhurbaşkanlığı seçimini hem de parlamento çoğunluğunu kazanması durumunda, mevcut politikaların da sürdürülemediği ve ödemeler dengesi krizinin gündeme geldiği noktada büyük miktarda kredi alma teşebbüsüyle IMF’ye gidebilirler.
Millet ittifakı kazanırsa:
İttifakın mutabakat metni neoliberal. Faizlerin yükseltilmesi, döviz kurunun serbest bırakılması ve döviz kurunu baskılayan makro ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasını içeriyor.
Döviz kuru o kadar baskı altına alındı ki çok ani bir serbestleşme kurlarda hızlı bir tırmanmaya neden olur. 1 yıllık bir geçiş süreci tarif edilmesi, ani serbestleşme içeren uçuk bir liberal model uygulanmamalı, bu süreçte KKM de sürdürülmelidir.
Kamu harcamaların azaltılmasını öngören mali kural gibi Türkiye ekonomisini durgunlaşmaya götürecek ve istihdamı azaltacak adımlardan uzak durulması gerekir.
Bankalar üzerindeki mevcut baskı sürdürülemez. Bankaların serbest bırakılması durumunda faizler yukarı çekilip dengeye ulaşabilir. Bankalara komisyon cezaları ve sözlü döviz kontrolleri gibi politikalar içeren mevcut politikanın en irrasyonel kısımları kaldırılmalıdır
Türkiye’de son dönemde sermaye lehine bir bölüşüm şoku yaşandı. Halk ağır bir geçim krizi içinde. Emekçi ve yoksulların yeni bir ekonomik daralmayı ve döviz kuru patlamasından tetiklenecek bir enflasyon dalgasını kaldırması mümkün değil.
Millet İttifakının iktidara gelmesi halinde kısa dönmede hızlı yabancı sermaye giriş olacağına dair beklentiler gerçekçi değil. Sıcak para gelebilir ama o da kurların yükselmesini bekler, sonra gelir. Mühim olan döviz kurlarının yaratacağı şoktur ve bunun olmaması gerekir, bu yüzden ani serbestleşme olmalıdır.
Devir teslime kadar geçecek ara dönem uyarısı
AKP, ekonominin yönetimini de -her şey gibi – kendi politikasına koştuğu için seçim sonrası için akla gelen bir riske dikkat çekiliyor. Millet İttifakı kazanırsa hükümeti, bakanlıkları, kurumları devralıncaya kadar geçen sürede neler olabilir? Bu dönem için en dikkat çekici değerlendirme, AKP’nin “biz gittik kur patladı” algısı yaratmak için, döviz kurları üzerinde devam eden baskıları, ani ve kasıtlı şekilde serbest bırakabileceği yönünde.
Borsada neler oluyor?
Borsa’da 12 Nisan’dan bu yana düşüş trendi var. BİST 100, 5.200 seviyelerinden 4.400 seviyelerine geriledi. Teknik olarak “ayı piyasasına” girildiğinden söz ediliyor. Hep ve sürekli kazanacağını düşünen milyonlarca küçük yatırımcı yine kayba uğradı. Piyasa uzmanı İris Cibre, deprem sonrası düşüş döneminde Ziraat Bankası ve Türkiye Varlık Fonu’nun devreye girerek büyük alımlar yaptığına dikkat çekerek, “bu alımlarla kimlere çıkış çıkış imkanı sağlandığını” sordu. Cibre sosyal medyadaki paylaşımında da “Varlık Fonu çıkmak isteyen likidite sağlıyor, Bakan çıkıp borsaya girin diyor ama seçime de darbe deniliyor. Borsa babalarının çiftliği, oy verecek kimse para kaybetmesin, KKM yetmedi servet aktarımına borsadan devam edilsin” diye yazdı. Cibre, aylar önce bugünlerin geleceğine ilişkin uyarılarda (ilgili yazası) bulunmuştu.
Bu arada borsa ile yakından ilgili AKP’li Metin Külünk, tamamen ekonomik ortamla, durumlarla, beklentilerle ilgili, tamamen hükümet sözcülerinin seçimleri darbeye benzeterek yarattığı korkuyla ilgili olan düşüşü, Erdoğan karşıtı komplo olarak niteledi. Külünk’e göre, bu küçük yatırımcıya zarar ettirme, “bağımsızlık mücadelesinin önderi Erdoğan’a oy verdirmeme operasyonu” dur, borsa seçime kadar kapatılabilir…
Seçime gidiyoruz. Birçok şeyin yanı sıra size, vatandaşın aklıyla böyle alay edilmesinden de kurtuluş diliyorum.