Türkiye’de kitap fuarları tekrar hareketlendi. Pandemiden önce memleketin her köşesinde il ve ilçelerde sayısı yüzü bulan kitap fuarları düzenleniyordu. Neredeyse tamamı belediyeler tarafından düzenlenen ve desteklenen bu fuarlar pandemiyle birlikte durmuştu. Bu yıl her şey kaldığı yerden yeniden başladı gibi. Ekim ayından bu yana aynı anda üç dört farklı kentte birden kitap fuarı düzenleniyor. Mesela bu hafta sonu benim bildiğim Antalya, Ankara ve Batman’da kitap fuarları vardı. Gaziantep Şahinbey Kitap Fuarı geçen hafta bitti, İzmir Kitap fuarı da haftaya başlayacak… Bu kitap fuarları ekonomik krizden fazlasıyla etkilenen yayıncılık dünyası için her zamankinden daha anlamlı bir etki yaratıyor. Evet kitap satışlarına olumlu bir katkısı oluyor ama belki daha önemlisi kitabı gündeme getirmesi, destek olması, Türkiye’nin dört bir yanında okur ve yazarları buluşturması.
Ben de hafta sonu Antalya Kitap Fuarı’ndaydım. Bu yıl on ikincisi düzenlenen fuar ‘Hayata okuyarak devam’ sloganıyla Cuma günü açıldı. Fuarın Onur Konuğu Gülseren Budayıcıoğlu da açılışa katıldı, okurlarıyla bir söyleşi ve imza günü gerçekleştirdi. 30 Ekim’e kadar sürecek fuara, web sitesindeki bilgiye göre 211 yayınevi katılıyor. Benim gözlemlediğim kadarıyla Doğan, Can, Yapı Kredi, Everest, İthaki gibi belli başlı pek çok yayınevi büyükçe stantlarla fuarda yer alıyor. Ayrı bir salonda da çok sayıda test kitabı yayıncısı var. Antalya’nın ünlü etkinlik merkezi Cam Piramit’in içinde gerçekleşiyor fuar. Büyük bir parkın içinde yer alan Cam Piramit’in önünde bir yeme içme alanı oluşturulmuş. Antalyalıların fuara ve buradaki etkinliklere epey ilgi gösterdiğini söyleyebilirim. Fuar alanı, pandemi öncesi kitap fuarlarından alışık olduğumuz gibi zor yürünecek kadar kalabalıktı. Pek çok stantta imza yapan yazarlar okurlarıyla sohbet ediyor, yayıncılar da satışlardan memnun gözüküyor. Kalabalık imzaların tamamı ise Cam Piramit’in dışında sıralanan pergolaların altında gerçekleşiyor. Benim gördüğüm kadarıyla burada Gülseren Budayıcıoğlu, Ayşe Kulin, Almina Taner, Osman Pamukoğlu, Levent Gültekin uzun kuyrukların önünde kitaplarını imzaladılar. Fuar alanının altındaki salonlarda da söyleşiler düzenleniyor. Burada da Altan Öymen ve Mine Özbek, Levent Gültekin, Türker Ertürk, Necati Demirci, Talat Kırış, Büşra Sanay konuşmalar yapıp soruları yanıtladılar. Bütün toplantılara ilgi vardı ve yazarlar Antalya’da olmaktan çok memnun görünüyordu. Fuara toplam 207 yazarın katılması planlanıyor.
Bu fuar önemli ölçüde Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in fuarı. Hayır, Altın Portakal’da olduğu gibi bütün afişlerde adı yazdığı için söylemiyorum bunu. Muhittin Böcek belli ki kitapları seviyor ve kitap dünyasını önemsiyor. Daha önce Antalya’nın en önemli kitap fuarı onun belediye başkanı olduğu Konyaaltı Kitap Fuarı’ydı. Muhittin Böcek Antalya Belediye Başkanı olduktan sonra şimdiki fuar öne çıktı. Muhittin Böcek de fuarda kitaplarını imzalayan yazarlardan biriydi. Uzun süre Covit 19 nedeniyle hastanede yatan Böcek, hastalık sürecinde yaşadıklarını işin siyasi yanlarına da değinen bir kitaba dönüştürdü. ‘İkinci Yaşam; Siyaset ve İhanet’ adlı bu kitap Antalya Kitap Fuarı’nda okuyucuyla buluştu ve Başkan Böcek iki gün boyunca fuar alanında kitaplarını imzaladı.
Fuar maratonu Aralık ayına kadar sürecek. Yılın son fuarı kitap fuarlarının başlangıç noktası diyebileceğimiz İstanbul Kitap Fuarı olacak. Her zaman olduğu gibi TÜYAP ve Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından düzenlenecek bu fuar da birkaç senelik pandemi arasından sonra hayatımızdaki yerini tekrar alacak. 3-11 Aralık tarihlerinde Beylikdüzü’ndeki her zamanki yerinde gerçekleşecek İstanbul Kitap Fuarı. Öyle görünüyor ki yine epey kalabalık geçecek.
Fuarların yayıncı ve yazarlar için moral önemi de var. Malum, Türkiye’de kitapçı dükkanı olmayan yerler hala var. Kitap fuarları bu ülkede yayımlanmış belli başlı bütün kitapları okurun ayağına götürüyor. Kenti hareketlendirip kültürel atmosferini canlandırıyor. Yazar buluşmaları sayesinde farklı düşünceler ve hayaller de sirayet edecek yeni alanlar bulabiliyor. İşte yazar ve yayıncılar bu özel günlerde, bulundukları kentte, belki bir hafta on günlüğüne kendilerini gündemi belirleyen, önemsenen başrolü üstlenen aktörler olarak görüyor. Öyle olmasa bile, bunun bir moral değeri var. Nitekim edebiyat, kitap sonuçta duygusal bir uğraş ve en büyük besini moral. O nedenle sadece ekonomik değil siyasi olarak da zorlu bir atmosferin içinde olan yayıncılığımız için kitap fuarları çok önemli. Umarım belediyelerin bu fuarlara olan ilgisi artarak devam eder.