Arkadaşlar, 70 – 80 milyar dolar değil, 322 milyar euroymuş!

Fahrettin Koca’nın söylediği rakamlar hakikaten dudak uçuklatan rakamlar. Ne demek 322 milyar euro? Bunun açıklaması ne olabilir?

AKP’nin şehir hastaneleri müteahhitleriyle yaptığı bonker sözleşmelerin 70 – 80 milyar dolar yük çıkaracağı hesaplanmıştı. Müstafi Bakan Fahrettin Koca “322 milyar euroydu” dedi. Anlaşılan bu sözleşmelerde duyulmadık taahhütler de varmış. Koca, sonradan geç teslimleri süreden düşerek ve ayrıca tavan uygulayarak ödemeyi önce 142,5’e, sonra da 27,5 milyar euroya düşürdüklerini söyledi.

***

Rakamın büyüklüğünü düşünebiliyor musunuz?

Böyle bilmiyorduk. Bu kadar olduğundan kimsenin haberi yoktu.

Sadece imzayı atanlar biliyormuş anlaşılan.

322 milyar euro… Bugünkü kurdan 11 trilyon 270 milyar lira!

Türkiye milli hasılasının 3’te 1’i… Aç gözlüğe bakar mısınız?!

Şehir hastaneleri için müteahhit şirketlere ödenmesi gereken toplam, “potansiyel” yük… Rakam buymuş. Devir teslim töreninde müstafi Bakan Fahrettin Koca söyledi. Şöyle konuştu bakan:

“Şehir hastanelerinin 18’i KÖİ modeliyle yapılırken, son 6 yılda ihalesi yapılanların tamamını genel bütçe ile yaptık. KÖİ ile yapıyan 18 hastanenin 25 yıllık maksimum fiktif nominal bedeli 322 milyar euroydu. Bu bedeli 27,5 milyar euro ile sınırlandırdık. Bütçeye yük olmasını önledik.”

Bakan aslında benzer bir açıklamayı daha önce de yapmıştı. Ulusal Sağlık Hizmetleri Değerlendirme ve Koordinasyon Toplantısı’nda şunları söylemişti:

“Şehir hastanelerinde kiralama 25 yıldır. Hizmetler 5 yılda bir ihale ediliyor. Bu hastaneler için potansiyel ödeme 322 milyar euro idi. Bu rakamlara çıkabilme potansiyeli vardı. Biz hakkımızı kullanarak gecikmelerden dolayı sürelerden kısıtlamaya gittik. 25 yıl ortalama 18 yıla indi. 322 milyar, 142,5 milyar euroya indi. Sürelerden gecikmeleri düştük. Yasal hakkımızdı. Kestik 7,5 – 8 yıl gecikmeler vardı. İzmir mesela 10 yıl 2 ay gecikti, kesildi. Bilkent 7 yıl kesildi. Çam Sakur’da 7 yıl, Etkilk Şehir Hastanesi’nde 7 yıl 9 gecikmeleri kestik. Sonra 3 yıl önce Meclis’te tavan uygulaması getirildi. Verilebilecek en üst rakam 27,5 milyar euroya indi. Yani şehir hastaneleri için toplamda ödenecek tutar 27.5 milyar euro oldu. Şehir hastanelerinin bütçeye yükü kalmamıştır, sanıldığı gibi de olmayacaktır. 27,5 milyar euroda birim metrekare maliyeti 2.421 euroya geliyor. Bugünkü değerle 1.500 euro. Bu rakama anahtar tesilimi imal etmek mümkün değil.”

Evet, sözleşmeleri açıklanmadığı için şehir hastanelerinin muhtemel yükü; (ilk birkaç ihalenin rakamları – o sıralar gizlememiyordu - Londra tahkim mahkemelerinde geçen rakamlar ve bütçe ödenekleri) ancak tahmini olarak hesaplanabiliyordu. Ben, AKP Ekonomide Ne Yaptı isimli kitabımda yapılan ve yapılacağı söylenen toplam 31 hastanenin yükünü 70 – 71 milyar dolar olarak tahmin etmiştim. Bu konuda çalışan uzman, iktisatçı dostlar da bu civarda, biraz daha üstünde rakamlar tahmin ettiler.

Fakat Fahrettin Koca’nın söylediği rakamlar hakikaten dudak uçuklatan rakamlar.

Ne demek 322 milyar euro?!

Bunun açıklaması ne olabilir?

Muhtemelen, sözleşmeleri kapalı olduğu için kamuoyunun hiç bilmediği afaki taahhütler verilmiş, yüklü ödemeler öngören kapalı anlaşmalar yapılmış olmalı. 322 milyar euroluk “potensiye yük” başka nasıl ortaya çıkmış olabilir?

Bakan Koca’nın “indirdik” dediği rakam, 27,5 milyar euro.

Bu rakam benim bulduğum rakama (70 milyar dolar) yakın. Çünkü:

Benim hesabım, 31 hastane içindi. Bunların 10’undan vazgeçildi.[1]

Geç teslimlerde 25 yıllık işletme süresi düştü, ortalaması 18 yıla geldi.

Bir de dolar euro paritesini gözönüne alırsak… Koca’nın bahsettiği rakam, ancak indirilmiş haliyle benim bulduğum rakama geliyor.

Bu rakamları kazıyıp çıkardığımızda işittiğimiz suçlamaları hatırlıyorum.

Fakat, bunların bir önemi yok. AKP, kamuoyuna, Meclis’e kapalı gizli anlaşmalarla hastane müteahhitlerine 322 milyar euro ödeme öngören anlaşmalar yapmış. Bilgimize taşınması gereken konu bu.

Anlaşılan yükselen kamuoyu tepkisinden çok, -rant iştahının kamuoyu tepkisine bakarak geri çekildiğine hiç tanık olmadık! - sonradan bu coşkulu bonkerliğin hesabını vermenin de zor olacağı geldi akıllarına, çevrilemeyeceğini de gördüler de bir şekilde düşürmenin yollarına baktılar. Benim anladığım bu. Keşke Koca, bu 322 milyar euro’nun ayrıntılarını paylaşsa da öğrensek.

Bakanken grubu devleşti

Medipol Hastaneleri’nin kurucusu Fahrettin Koca’dır. Sonrada’dan grup üniversite de kurdu. Koca, bakan olduğunda gruptaki görevini -yanlış hatırlamıyorsam, kardeşine devretti. Koca’nın bakanlığı döneminde grup olaganüstü bir hızla büyüdü. Kamu arazilerini, binalarını komik irtifa haklarıyla aldı. Kendisi de doktor olan İyi Partili Turhan Çömez, mesleği gereiği bakanın icraatlarını yakından takip eden bir isim. Sözcü TV’de şöyle anlatmıştı:

“Türkiye’de birinci basamak sağlık hizmeti planlı çökertildi. Sebebi özel sağlık sektörünü beslemek. AKP iktidara geldiği günden bugüne özelde ameliyat sayısı 7 kat, devlet ve üniversite hastanelerinde 2 kat artmış. Özel sektör besleniyor. Suriyelilere verilen sağlık hizmetleri de büyük sıkışıklık yarattı. Baktılar sağlıkta çöküyoruz. Yoksa yolsuzluk Erdoğan’ın umurunda değil. Olsaydı gereğini yapardı. Bütün dert oy kaybı, onun önüne geçmek için.

AKP iktidara geldiğinde bu ülkede Medipol grubu yoktu. AKP ile beraber kuruldu ve en büyük özel hastaneler zincirine sahip bakanımız oldu. Siz yatırım yapmak isteseniz, bakanlık olmaz diyor, ruhsat vermiyor. Git tefeciden bul diyor. Bu ülkede hastane ruhsatı taksi plakası gibi karaborsa.

Sağlık Bakanı ne yaptı? Kızılay’a ‘6 hastanen var, sat, çık’ dedi. Sonra götürdü kendisi teklif verdi. Bu, bir başka ülkede yaşansa kıyamet kopardı.

Unkapanı’nda Tekel’in muazzam binaları. Almaya kalksanız milyar milyar eder. Bakana verildi. Tekel’in Beykoz’daki muazzam arazileri, bakana verildi. Ankara Gar’ında güzel binalar, bakana verildi. AÜÇ, tam 555 bin metrekare arazisi bakana verildi. Vatandaş 1994’te arazisini Maliye’ye okul şartıyla vermiş. İmar planları değiştirilmiş ve sağlık bakanına verilmiş. Üsküdar’da, bakana verildi. Hastanelerine 2013, 15 tam tarihini hatırlamıyorum, 5 milyarlık yatırıma teşvik belgesi almış… Yazık günah değil mi?

Covid zamanı, 70 milyon Sinovac aşı ithal edildi Çin’den. İngiltere’de üretilen Astra Zeneca, tanesi 3 dolar. Çin’den 12 dolardan aldılar! 630 milyon dolar daha fazla ödedik. Bunun niye kendin ithal etmedin de bir firmaya verdin? Yazık günah değil mi? Hiç mi vicdanınız yok? 26 bin diyabetik çocuk var. İnsülin pompamaları olmadığı için komplikasyonlar yaşıyorlar. Pompa verilse, 20 milyon dolar ediyor. Bakana yalvardık. Bakan 60 milyon dolarlık teşvik alacak, bu ülkenin çocukları pompa yok diye günde 6 kez kollarını parçalayacaklar…”


[1] 2019 yılı rakamlarıyla yaptığım hesaplamada yatak başı maliyet 521 bin TL = 92.180 dolar bulmuştum. Bu rakam, bütün hastanelerde yatak başı maliyetin 100 bin dolar olabileceğini, böyle standart bir uygulama yapılmış olabileceğini akla getiriyordu. Hesabı bu rakam üzerinden yapıldığında, sözleşmesi yapılmış olanlar da devreye girdiğinde toplam yatak kapasitesi 30.815 oluşacaktı. Bu takdirde, 30.815 yatak için, yatak başına yıllık 92.180 dolardan = 2 milyar 840 milyon dolar ödenmesi gerekecekti. Bakanlığın ödeyeceği yıllık kira + hizmet bedeli de 25 yıl ödeyeceği için toplam da 70 - 71 milyar doları bulacaktır, sonucuna varmıştım. Ancak 18 hastaneden sonrası bütçeye alındı ve KÖİ modelinden vazgeçildi. 25 yıl süre de ortalamada 18 yıla indi. Haliyle 70 milyar dolar rakamı da yaklaşık yarıya yakın inmiş olmalıdır.

Köşe Yazıları Haberleri