Fabrikalar, Cumhuriyet’in üretim odaklı ekonomisinin, sosyal kültürel odaklı modern yaşantısının mekansal kurguları idi. 1923 yılında gerçekleşen İzmir İktisat Kongresinde alınan bir dizi kararla ülkenin her yanında hummalı bir çalışma ile açılan fabrikalar savaştan çıkmış bir ülkede yeni bir mücadeleyi işaret ediyordu. Ekonomik kalkınma ile birlikte yaşamsal kalkınmanın da mekânsallığı olan fabrikalar kurulduğu her yerde kenti şekillendirdi. Kentin sosyal buluşma alanı, Cumhuriyet'in modern çağdaş, laik yaşamının mekânları oldu. O dönemde fabrikalar üretimle birlikte, birer aydınlanma mekânlarıydı. Fabrika yerleşkeleri içerisinde planlanan çoklu mekanlar yeşil alanlar, toplumun öğrenme üretme paylaşma okullarıydı. Yerleşkeler içerisinde işçiler için , geçici mevsimlik işçiler için inşa edilen konutlar, lojmanlar, misafirhaneler, halka yönelik açılan okuma yazma ve meslek edindirme kursları, okullar, spor tesisleri, yüzme havuzları, gazinolar, lokantalar, golf sahaları, balo sinema ve tiyatro salonları, hastane ve ucuz satış mağazaları, piknik alanları ile kente kimlik, yaşayanlarına hayat veren yerlerdi.
Anadolu’da Cumhuriyet’in gelir durumuna bakmadan halkına sunduğu eşsiz kamusal, üretim ve paylaşım alanları olan fabrikaların sağladığı hepsi bir arada mekânsal olanaklara bugün ancak yüksek gelir grupları, milyonlarca dolara aldıkları rezidanslarda erişebiliyor. Bu hafta, Cumhuriyet’in fabrikasının herkese sağladığı eşit sosyal kullanım alanlarından, parası olanın yararlandığı haksız kullanım alanlarına dönüşen bir mekânsal kurgu içerisinde fabrikadan rezidansa dönüştürülmeye çalışılan Ankara Çimento Fabrikası’nın hikâyesini yazmak istedim.
"Mekân Hıncı”
Ankara Çimento Fabrikası’nın hikâyesi pek çok yerde talan edilen, satılan, yıkılan, köhneleştirilen, Cumhuriyet döneminin birikimlerinden sadece birisi. Mekan hıncı böyle bir şey işte: İdeolojisini yenemediklerini, mekanlar üzerinden hınç besleyerek yok etmeye çalışma, sermayeye peşkeş çekme, kamusal olanı özelleştirme, herkese ait olanı haksız bir şekilde gasp etme…
Ankara Çimento Fabrikası, Atatürk Orman Çiftliği alanlarında, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’nın imar faaliyetleri için 1926 yılında kuruldu. Ankara Çimento Fabrikasının temeli atılırken Atatürk’ün şahsi mal varlığı olan Atatürk Orman Çiftliği’nin kuruluşunun üzerinden bir yıl bile geçmemişti. Ankara Çimento Fabrikası Cumhuriyet’le birlikte kurulan ilk Çimento Fabrikasıydı. Ülkenin kurucusu, Cumhuriyet’in başkentinin imarında kullanılmak üzere üretilecek çimento için şahsi malvarlığını çimento fabrikası kurulması için veriyordu…
Ankara Belediyesi’nin temelini attığı Ankara Çimento Fabrikası 1928 yılında işletilmesi için fabrika ortakları arasından Fransız firmasının da bulunduğu Ankara Çimento T.A.Ş’ye kiralanır. Sümerbank ve Ankara Belediyesi’nin % 50’şer paya sahip olduğu Ankara Çimento Limited Şirketi eliyle işletilir.1953 yılında bir kamu iktisadi teşebbüsü (KİT) olan Türkiye Çimento Sanayi T.A.Ş (Çitosan) bünyesinde yerleşke geliştirilerek üretime devam eder.
1984 yılında başlayan özelleştirme politikalarından çimento fabrikaları da payına düşeni alır. Ankara Çimento Fabrikası 1989 yılında özelleştirilir. Çitosan’dan Fransız sermayeli Set Group’un satın aldığı Ankara Çimento Fabrikası 25 Mart 2011 tarihinde ise Limak Holding’in eline geçmiştir.
"KİMİN ÇİFTLİĞİ”
Atatürk Orman Çiftliği arazisi olan Ankara Çimento Fabrikası 5659 sayılı Atatürk Orman Çiftliği Kanuna aykırı şekilde 1989 yılında özelleştirme yoluyla Fransız firmasına satılmıştır. 2011 yılında Limak Holding’e satılan Çimento Fabrikası ve alanına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Mart 2022’de Koruma Amaçlı İmar Planı değişikliği onaylanmıştır. Bu plan değişikliği ile Atatürk Orman Çiftliği arazisi olan Ankara Çimento Fabrikası alanında konut, ticaret, sağlık ve sosyal donatı alanları yapılacaktır. 4907 nüfus hedeflenerek onaylanan planda yaklaşık 260 bin metrekare konut, 50 bin metrekare avm, iş merkezi, ofis, lokanta, kafeterya, otel, çarşı, 4850 metrekare kongre salonu, opera, tiyatro sinema salonu, 46 bin metrekare eğitim alanı, 3750 metrekare cami, 9500 metrekare sosyokültürel merkez, kreş, yurt bakımevi rehabilitasyon ile 588 bin 287 metrekare alanda 470 bin metrekare inşaat öngörülmektedir. Devasa betonlaşma…
Atatürk Orman Çiftliği alanlarında Cumhuriyet ideolojisinin mekansal fabrika kurgusu olarak planlanan Ankara Çimento Fabrikası, neoliberal politikalarla hukuksuzca özelleştirilmiş, şimdide Limak Holding rezidans yapsın, eğitimden, sağlığa, sinemadan tiyatroya, kongre salonundan camiye , avm ve iş merkezine kadar kendi rant çiftliğini yapsın diye peşkeş çekiliyor.
Gelişmiş ülkelerde ekonomik ömrünü tamamlayan Çimento Fabrikaları endüstri mirası olarak korunuyor ve müzeye dönüşüyor. Cumhuriyet’in ilk Çimento Fabrikası’nı ve Ankara’nın Başkent inşasının üretim alanını yıkmak, Atatürk’ün şartlı bağışı ve vasiyetine aykırı plan değişikliği yapmak ve AOÇ alanını betona boğmak… İşte bütün mesele bu: Mekan hıncı ve rant.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Limak Holding için Atatürk Orman Çiftliği’ni betona boğacak plan değişikliğini 6 Mayıs 2022 de yargıya taşıdı. Bugünlerde Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin de dava açma kararı aldığı bilgisi yeni ve olumlu bir gelişme. Hukuksal süreç devam ederken birde geriye dönüp hukuksuz özelleştirilmesi sürecini gündem yapmak, satılan her bir fabrikamız ve geleceğimiz için yeni bir mücadele alanına hazırlıklı olmak iddiasını taşımaktır.
Atatürk Orman Çiftliği alanlarında, fabrikadan, rezidansa geçit yok!