Hatay diğer afet bölgeleri gibi yavaş yavaş ikinci aşamaya geçiyor. 13 Şubat sabahı itibariyle canlı ihbarlarının sayısı ne yazık ki azalmış durumda. Ancak arama kurtarma ekipleri her ihbarı termal kameralarla gidip değerlendiriyor. Kurtarma çalışmalarının devam ettiği yerler canlı olma ihtimalinin teyit edildiği yerler. Örnek olarak Hatay Büyükşehir Belediyesi Voleybol Takımı’nın dört oyuncusunu lojman enkazındaki kurtarma çalışmaları Pazar gecesi hala sürüyordu.
Yardım merkezlerinde kefenler toplanıyor. İş makineleri park halinde, ikinci aşama olan enkaz kaldırmayı bekliyor. Ancak bu muhtemelen aylar boyunca devam edecek bir süreç. Kentte salgın hastalık riskine karşı maske kullanımına başlayanlar göze çarpıyor.
Çöp toplama bir diğer sorun. Bazı enkazlarda da ne yazık ki kokular hissedilmeye başlandı. Ankara Büyükşehir Koordinasyon Merkezi reviri doktoru Esat Ayçiçek bu konuda şunları söylüyor:
“Su ve hijyen şu an için sağlıkta en önemli sorun. Gönüllü gelen sağlık personelini de yönlendirecek merkezi bir sistem henüz oluşturulamadı. Cansız bedenlerden çıkan kokular da kente yayılmış halde. Kentte salgın ihtimaline karşı hijyen takviyesi yapılması gerekiyor. Tıpkı covid’de olduğu gibi tuvalet sorunu nedeniyle hijyenik maskeye geçilmesi gerekiyor. Ancak bu zor şartlarda kim takar doğrusu emin değilim. Önlem almak amacıyla ishal ilacı takviyesi yapmak istedik ancak ne yazık bulmakta zorluk çekiyoruz.”
Şehirde önemli bir göç dalgası yaşanıyor. Bunun getirdiği trafikte bir rahatlama var. Polis şehir girişlerinde kontroller yapıyor. Askerler gece gündüz çok daha fazla görünüyor. Buna paralel olarak da yağma ve güvenlik kaygıları hat safhaya ulaşmış durumda. Kentin merkezinden, ilçe ve köylerinden “yağmacı” yakalanması haberleri ve linç girişimleri geliyor. Bu satırların yazılmasından kısa süre önce Karayolları Bölge Müdürlüğü bölgesinde, gözümüzün önünde gerçekleşen linç girişimi, o sırada olay yerinde bulunan CHP Milletvekili Ali Şeker’in müdahalesi sonucunda polislerin devreye girmesiyle önlendi.
Deprem sonrası Mersin’e giden, evi hasarlı bir depremzedeye, pazartesi sabahı evine girmeye çalışırken rastladık. “4 tane sazım var evde. Bir tanesi 20 bin TL, evdeki ayakkabılarım dahil eşyalarımı satmam lazım ki yaşayabileyim” diyordu. “Aman girme ev ağır hasarlı” uyarılarımızı dinlemedi, evin yıkılmasından ve enkaz altında kalmaktan çok, çıkarken yağmacı muamelesi görmekten endişe ediyordu.
Arama kurtarma ekipleri çok yorgun. Konuşma fırsatı bulduğumuz madenciler de, itfaiye ekipleri de personel değişimini kabul etmiyorlar ve “bizim daha işimiz bitmedi” diyorlar. Ancak hem fiziken hem de psikolojik olarak yıprandıkları her hallerinden belli.
Kente ilk 3 günde yoğun bir gıda yardımı yapılması nedeniyle stoklar birikmişti. Çadır, battaniye, konteyner, ısıtıcı gibi talepler öne çıkmıştı. Ancak bugün itibariyle, depremin birinci haftasında, kenti terk eden çok sayıda insana rağmen yüzbinlerce insanın günlük yemek ihtiyacının karşılanması gerekiyor.
Dolayısıyla her ilçeye, mahalleye, köye, sokağa aşevleri kurulması elzem hale geldi. Şu anda kentin birçok yerinde mobil yemek dağıtımı yapılsa da bu yeterli değil gibi görünüyor. Üstelik merkezi koordinasyon olmadığı için “nereye hangi yardım yapıldı” tam bir soru işareti. Arama kurtarmanın sona ermesiyle birlikte zorlu bir süreç bekliyor Hatay’ı. Sürdürülebilir barınma ve gıda ihtiyacının sistematik olarak kurulması ve bunun içinde devletin bütün kurumlarının belediyelerle koordineli çalışması gerekiyor.
Deprem bölgesinde birinci aşama acı biçimde sonlanmak üzere. İlk dönemde yaşanan yeterince hazırlık yapılmamasının ve koordinasyonsuzluğun bedeli çok ağır oldu. Aynı durumun barınma ve gıda temini, sonrasında da kentlerin yeniden inşaası konusunda yaşanmaması için bütün kurumların siyasi kaygılarla hareket etmeyi bırakması gerekiyor.
AFAD’ın “her şey benim elimden geçmeli” anlayışının yarattığı tahribatı geçen bir haftada herkes yaşadı. Şimdi her şeye yeniden başlama zamanı, Afet Yönetimi Bakanlığı kurulmasından birinci sınıftan itibaren afet yönetiminin zorunlu ders haline getirilmesine kadar her şeyi yeniden kurgulamamız gerekiyor. Hatay’a, deprem bölgesine ve tüm ülkeye yeni bir zihniyet devrimi gerekiyor. Enkazdan öksüz çıkan çocuklara borcumuz budur.