Borsada nefes kesen bir hafta sona erdi. Hisse senedi yatırımcıları ipten döndü. Ocak ayı boyunca Borsa İstanbul'da endeksi aşağı yukarı oynatan 'testereciler' yeni yatırımcıları hedef aldı. Kısa sürede volatilitenin bu kadar yüksek olduğu bir dönem pek görülmüş değil.
BİST 100 endeksi 3 Ocak'ta 5 bin 626 puana kadar yükseldikten sonra 2 Şubat Perşembe günü 4 bin 479 puana kadar geriledi. Bu seviyenin altına inilmesi durumunda 4300 hatta daha aşağıya doğru sert bir sarkma olacaktı, ama panik yaratmayı hedefleyenler amacına ulaşamadı. Çünkü küçükler satmadı. Hisselerdeki aşırı değer kaybına rağmen yatırımcı sayısı azalmadı...
SPK da harekete geçince Perşembe günü kapanışa doğru başlayan alışlar Cuma günü hızlandı ve endeks günlük yüzde 5.16 artışla haftayı 4 bin 997 puandan kapattı. Böylece yatırımcılar derin bir 'Oh' çekebildi.
Yerli spekülatörlerin yanı sıra, eskiden uzun vadeli yatırım yapan yabancı bankaların şimdi neredeyse günlük işlemlerle borsayı kumarhaneye çevirmesi endeksin düşmesine yol açıyor. Yabancılar günlük de olsa yüksek hacimli işlem yapıyor. Ancak borsada 15 yıl boyunca yüzde 60'ların üzerinde seyreden yabancı payının yüzde 29'a kadar gerilemesi, yerlilerin hakimiyeti ele geçirmesi, dış kaynaklı sarsıntıların etkisini azaltıyor. Ayrıca son 10 gündür Akbank, Halk Bankası, Kontrolmatik gibi şirketlerin kendi hisselerini satın alarak daha fazla düşüşe izin vermemeleri küçük yatırımcıyı destekleyen önemli bir etken.
Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre, Borsa İstanbul'da işlem gören hisse senetlerinin piyasa değeri 31 Aralık 2022 tarihinde 6 trilyon 200 milyar lirayla zirve yaptıktan sonra, dalgalı bir seyrin ardından 700 milyar lira eriyerek 31 Ocak'ta 5 trilyon 500 milyar liraya indi. Sarsıntı Şubat ayında da devam etti ve 1-2 Şubat 2023 tarihlerinde hisse senetleri 260 milyar lira gibi ağır bir değer kaybına daha uğradı. Hisselerin piyasa değeri 2 Şubat 2023 tarihi itibariyle 5 trilyon 240 milyara indi. Son 33 günlük kayıp 960 milyar liraya yükseldi. Ancak Cuma günü gelen alışlarla hisselerin toplam değeri 260 milyar lira yükselerek yeniden 5 trilyon 500 milyar liraya ulaştı. Kayıp 700 milyara düştü.
İlginç olan, yüksek değer kaybına rağmen küçük yatırımcıların beklemeyi başarmasıydı. Bu direnç ve sabır, borsaya yeni girenlerin günlükçü değil uzun vadeli yatırımcı olduğunu gösteriyor.
Yatırımcıların panik olmadığı verilere de yansıdı. Geçen yıl sonunda 4 milyon olan yatırımcı sayısı 2 Şubat gün sonu itibariyle 3 milyon 990 bine geriledi. Sadece 10 bin kişi borsadan çıkmıştı. Ancak 3 Şubat'taki yükseliş sırasında giden 10 bin kişinin geri döndüğü ve yatırımcı sayısının tekrar 4 milyona yükseldiği görüldü. Küçük yatırımcıların borsada kalması paniğin büyümesini önlerken, yüksek fiyattan sattıkları hisseleri düşük fiyattan geri toplamayı planlayanların oyunu bozulmuş oldu. Nitekim testerelerin çalıştığı, endeksin yukarı aşağı hızlı hareketler yaptığı süreçte işlem hacmi düşük kaldı. Küçük yatırımcılar büyük dalgalanmaları şimdilik "mal kaptırmadan" atlatmış görünüyor.
Peki neden satmadılar?
Yeni gelen yatırımcıların çoğu ilk kez halka açılan şirketlerin hisselerini satın almışlardı. Anlaşılan bu şirketlerin daha fazla prim yapacağını düşünüyorlar.
Ayrıca seçim öncesi hisse senetlerinde yeni bir ralli beklentisi devam ediyor. Bu sabrın altında, hükümetin seçime giderken 4 milyonluk dev bir kitleyi mağdur etmeyeceğine, en azından devlet kontrolündeki hisse senetleri üzerinden endeksi yukarı taşıyacağına olan inanç da var.
Bundan sonra ne olur?
Borsa endeksinin 4 bin 800'lerdeki kritik seviyeyi aşıp 4997'den kapanması önemliydi. Yukarı yönlü ivmelenme için önümüzdeki hafta 5020 ve 5060 seviyelerinin aşılması gerekiyor.
Borsa dışına bakacak olursak...
Kur Korumalı Mevduat hesaplarında 9 puanlık politika faizinin üzerine 3 puanlık ilave faiz koyma sınırının kaldırılmış olması borsaya alternatif oluşturabilir. Bankalar 3 puanlık ek faizi henüz cazibe yaratacak oranda artırmadılar. Önümüzdeki PPK toplantısında politika faizinin yüzde 9'dan, yüzde 8'e çekilmesi bekleniyor. Bu beklenti faiz artırım isteğini sınırlıyor.
Ancak bankalar bu şekilde daha fazla duramaz. Fon yaratmak zorundalar. O nedenle KKM faizlerinde artış yakındır.
Uygulamada mevduat faizleri yüzde 30'larda seyrediyor. Ocak enflasyonu TÜİK'e göre yüde 6.65, yıllık yüzde 57.68 arttı. ENAG'a göre, Ocak ayında yüzde 9.26, yıllık yüzde 121.62 artış var. Bu rakamlar dikkate alındığında yüzde 30'luk faizin bile düşük olduğu görülüyor.
KKM ve mevduat faiz oranlarının cazip bulunmaması şimdilik borsada çözülmeyi engelliyor.
Döviz cephesi hala durağan. Borsada derin sarsıntı olurken bile dövizin hareketlenmemesi dikkat çekici...
Borsa İstanbul'da kaba tabiriyle "keriz silkeleme" seanslarının şimdiye kadar başarılı olamadığını söylemek mümkün. Bundan sonra da benzer denemeler olabilir.
Ancak elinde hisse senediyle düşüşe yakalananlara borsada çok söylenen bir taktiği hatırlatmak gerekir: "Bekleyen kazanır..."
Meşhur bir söz daha var:
"Herkes satarken al, herkes alırken sat..."