Zor zamandayız. Devir böyle yürüyor. Arkamızda çetelesi çıkarılsa belki yüzlerce insanın intiharı var. Kalanlar hayat mücadelesinde. Kahvede çaya parası olmadığı için parklarda, kuru banklar üstünde taşlaşmış kahırlı heykeller gibi oturuyor memleketin emeklileri. İşçisine karın tokluğunu bile çok görüyorlar. Yoksulluğun, sefaletin bugünkü tablosunda dahi, muhalefetin pek de baskın ve başarılı gözükmemesini anlamakta zorlanıyorum.
****
Atama bekleyen kaç öğretmen canına kıydı, biliyor musunuz? Hakkı, kifayetsiz hacıyatmaz yanaşmalarına gasp edildiği için kaç gencimiz hayatına kıydı? Birkaç hafta önce Samsun'da KYK yurdunda intihar eden 22 yaşındaki Doğuş Can'ı hatırlıyor musunuz? AKP’nin enflasyonu düşük gelsin diye kira artışlarına sınır getirdiler, ev sahibi – kiracı savaşları çıktı, kaç kiracı, kaç ev sahibi hayatını kaybetti, biliyor musunuz? Kaç yoksulluk intiharı oldu, biliyor musunuz? Çocuğunun yanına ısınması için saç kurutma makinesi açıp yan odada canına kıyan anne Emine Akçay’ı hatırlıyor musunuz? Selçuk’ta sefalet manzarasına, boğulmuş beş çocuğun cenazesini gömdüler daha birkaç hafta önce, unuttunuz mu?
Devir böyle yürüyor. Arkasında, çetelesi çıkarılsa yüzlerce insanın mezarı var. Peki ya hayat mücadelesi içindekiler? Kahvede çaya verecek parası olmadığı için parklarda, kuru banklar üstünde taşlaşmış kahırlı heykeller gibi oturuyor memleketin emeklileri. İşte tam da bu nedenle, bugünkü tabloda… Ekonominin bugünkü tablosunda… Yoksulluğun, sefaletin bugünkü tablosunda dahi, muhalefetin pek de baskın ve başarılı gözükmemesini anlamakta zorlanıyorum.
Şu son birkaç yılda -ki içine iki üç seçim düştü- biz ekonomide neler yaşadık? Her şey altüst oldu. Ev fiyatları, kiralar, araba fiyatları uçtu gitti. Merkez Bankası’nın rezervlerini gizlice sattılar. Cebimizden kuruş çıkmayacak diye diye memleketi 150 milyar dolar garanti yükü altına soktular. Yanaşma müteahhitler köprülere, yol başlarına haraç gişeleri kurdu. Cumhuriyetin 80 yılda kurduğu, yaşattığı, büyüttüğü kurumları haraç mezat sattılar. Gözümüzün önünde T. Telekom’u soydular. Ganimet çeteleri memleketin taşına toprağına el koydu. Kepçe kürek girişildi sulara, derelere, dağlara, Ayşe teyzenin kümesini acele kamulaştırma kararı ile yıktılar. Bizim muhalefet hala perişan, hala başarısız, hala beceriksiz… Şu tabloya bakın:
YOKSULLUK
- Türkiye'de düzenli sosyal yardıma muhtaç olan hane sayısı 2013-2018 arasında 330 bin, 2018'den bu yana 1 milyon 100 bin arttı.
- (Doğum yardımı, proje destekleri, kamu kurumlarına transferler ve GSS primi devlet tarafından ödenenler hariç) sürekli yardıma muhtaç ve yardım alan aile sayısı 2012’de 2 milyon 176 bindi. Eylül 2024 itibariyle 3 milyon 688 bin haneye ulaştı. (Bakanlık verisi) Eylül 2024 itibarıyla 14,8 milyon kişi düzenli yardıma muhtaç görünüyor. Sokaktaki her 6 kişiden biri demek bu.
- Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın tüm sosyal yardım programlarından faydalanan toplam hane sayısı ise 4 milyon 989 bin 456. Bu rakam yaklaşık 20 milyon kişiyle nüfusun yüzde 23,4'ünü oluşturuyor.
- Böylece: 2013'te Bakanlığın tüm sosyal yardımlarından faydalananların sayısı nüfusun yüzde 16'sını oluştururken 2018'de bu oran yüzde 17'ye çıktı. 2018'den 2023'e gelindiğinde ise yüzde 23,4'e ulaştı.
- TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2022 verilerine göre Türkiye’de yoksulluk tanımına giren nüfus (ferdi gelir medyanının %60’ı veya daha düşüğü) toplam nüfusun %21,6’sına denk geliyor.
ASGARİ ÜCRET
- Brüt asgari ücret, ulusal çapta saptanmaya başladığı 1974'te Kişi Başına GSYH'nin yüzde 81'i düzeyinde idi. AKP döneminde de asgari ücretin Kişi Başına GSYH'ye oranı yüzde 39 ile yüzde 60 arasında dalgalandı. 2024'te ise yüzde 47 düzeyine geriledi.
- TCMB, Enflasyon Raporu 2023-III'de yer alan verilere göre yüzde 10 asgari ücret komşuluğunda bir ücret ile çalışanların oranı 2021 yılında tarım dışı sektörlerde yüzde 43,1 ve sanayide yüzde 50 civarındadır.
- “Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik” söylemi gırla ama sahte enflasyon rakamlarıyla yapılan zamlar yüzünden asgari ücret yıllardır açlık sınırının altında.
- 2014 – 2024 arasındaki 130 ayda, asgari ücret sadece 12 ay açlık sınırı üzerinde tutunabilmiş. Bu 130 ayın 107’sinde asgari ücret, yoksulluk sınırının yüzde 30’una dahi ulaşamamış.
- Hülasa, bu memlekette neredeyse ortalama ücret haline gelen asgari ücretle işçilere, emekçilere, “karın tokluğu” bile sağlanamamış.
MEMURLAR
- Devlet memurlarında yoksulluk sınırı (66.500 TL) üzerinde maaş alan sadece 2 meslek (uzman doktur ve profesör) var. Devlette çalışan avukat, üniversite mezunu şube müdürü, mühendis, öğretmen gibi bütün diğer memur mesleklerinde maaşlar yoksulluk sınırı altında maaş alıyor.
- Üniversite mezunu bir devlet memurunun (9/1) maaşı yoksulluk sınırının yüzde 61’ine ancak ulaşabiliyor. “Şube müdürü” olanlar dahi yoksulluk sınırının altında maaş alıyor.
- Devletin kıdemli öğretmeni (1/4) yoksulluk sınırının yüzde 70’ine ancak ulaşabiliyor. Hülasa, bu memlekette öğretmen “yoksul kişi”ye dönüşmüş durumda.
- Ortalama kamu işçisi ücreti 41.287 TL. Yoksulluk sınırının 3’te ikisine bile ulaşmıyor bu ücret.
- Kamu işçileri 2002 yılında asgari ücretin 5,5 katı maaş alıyorlardı. Şimdi 2,5 katı kadar alıyorlar. Kayıpları büyük. Muhalefetimiz hala başarısız.
EMEKLİLER
- 14,6 milyon emekli ve hak sahibimiz var. En düşük emekli aylığı 12 bin 500 liraya çıkarıldı. Bu rakam açlık sınırının %34, asgari ücretin %26,5 altında. En düşük emekli aylığı 2002’de asgari ücretin %40 üzerindeydi. Halen %26,5 altında.
- Ortalama emekli aylığı 15 bin lira. 400 euro demek. Bu rakam İspanya’da 1.417, Fransa’da 1.485, Almanya’da 1.552, Belçika’da 1.717, Hollanda’da 2.003 avro.
- 2002’de ortalama emekli aylığının kişi başına GSYH’ye oranı yüzde 46,4 iken 2024’te yüzde 27,7’ye gerilemiş durumda.
- 4 milyon 373 bin emekli kişi geçim sıkıntısı nedeniyle çalışmaya devam ediyor.
- 2002’de %36,6 olan çalışan veya iş arayan emeklilerin oranı Aralık 2023’te %55,3’e yükseldi.
- Emekli aylığı ödemelerinin GSYH’ya oranı 2020’de %8,9’dan, 2021 yılında %7’ye, 2022 yılında %5,2’ye geriledi. Emekli sayısındaki artışın etkisiyle bu oran 2023 yılında %6,4’e, 2024 yılında ise %6,8’e yükseldi. Emekli aylıklarındaki düşüklüğün etkisiyle, emekli sayısındaki olağanüstü artışa karşın, emekli aylık ödemelerinin GSYH’ya oranı 2021 yılı seviyesinin altında kaldı. (İktisatçı Zafer Yükseler.)
ÇOCUKLAR
- Türkiye’de çocuk yoksulluğu OECD verilerine göre yüzde 22,4. Oldukça yüksek bir oran (Hacer Foggo) 7 milyon çocuk derin yoksulluğun pençesinde.
- 2021 yılında çocuk işçi oranı %16.4’dü, bugün %22.1 oldu. 2021 yılında çalıştırılan çocuklar, bugün yetişkin. Bugün ise 612 bin çocuk eğitim dışında kaldı. Bu çocukların %46,4'ü kız çocuğu.
- Milyonlarca çocuk, okula yeterli beslenme çantası ile gidemiyor, yüz binlercesi hiç götüremiyor. Evinde beslenemiyor.
- 2023'te, 22 bin 59 kız, 3 bin 626 erkek çocuk "cinsel suç mağduru" olarak güvenlik birimlerine getirildi. Getirilmeyenlerin sayısı elbette ki bilinmiyor.
- TÜİK’in 2023 evlenme ve boşanma istatistiklerine göre, 16-17 yaş aralığında 10 bin 471 kız çocuğu ile 706 oğlan çocuğu evlendirildi.
- 600’e yakın kız çocuğu 30’la 45 yaşındaki erkeklerle evlendirildi. En çok kız çocuğunun evlendirildiği il Antep oldu. Antep’te toplam 960 kız çocuğu evlendirilirken ikinci sırada yer alan Urfa’da ise 928 kız çocuğu evlendirildi.
GENÇLER
- 2024 3. çeyreğinde geniş tanımlı işsizlik oranı %26,5! Geniş tanımlı işsizlik gençlerde %35,7
- AKP’nin iktidara geldiği 2002 3. çeyreğinden bu yana gençlerde geniş tanımlı işsizlik oranı 9,6 puan artarak %26’dan 35,7’ye yükseldi.
- 2023 itibarıyla Türkiye’de 15-24 yaş arası 11 milyon 831 gencin 2 milyon 661 bini ne eğitimde ne istihdamda yer alabiliyor. Başka bir deyişle, 2023 itibarıyla Türkiye’de her 5 gençten en az biri boşta gezer durumda.
KADINLAR
- Kadın cinayet yaşanmayan günümüz yok. Ekim ayında 48 kadın katledildi. 23 kadın şüpheli şekilde öldü. Yıllık katliam sayısı 300’ün üzerinde.
- Her 5 kadından yalnızca 1’i kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda!
- 15-24 yaş arası genç kadınlarda ise dar tanımlı işsizlik yüzde 23,2, geniş tanımlı işsizlik yüzde 48,8
- ILO verilerine göre, Türkiye’de iş hayatında kadın ve erkeklerin aldığı ücret farkını yüzde 15’e ulaşıyor.
Bu tablo, sosyal demokrat, sol – sosyalist emek ve emekçi yanlısı bir program için çok elverişli bir ortam sunuyor ama… Muhalefetimiz hala başarısız! Anlıyorum, ilkesiz, kuralsız, hukuksuz bir siyasetle mücadele etmek zordur. Anlıyorum, AKP’yi hala ikinci parti düzeyinde tutan seçmen desteğinin kuşkusuz yapısal, kültürel kökleri var. Çünkü; bu son 20 yılda, Türkiye’nin dünya siyasal haritasında Batı’nın bittiği, Doğu’nun başladığı yerdeki “köprü” olmaklığının yarattığı temas yerine fitne bırakıldı. 80 yıl boyunca iki kültürün, iki medeniyet anlayışının geniş cephesel bir çatışmaya girmeden birbirinin içine akmasını sağlayan temas ve etkileşim köprüleri havaya uçuruldu. İlerletici, devrimci muhalefet ve mücadelenin kale direkleri laiklik ve laiklik karşıtlığının sahasına çalındı. Bu, siyaset mühendisliği diyemeyeceğim, belki kalfalığıyla yapıldı… O kadar kaba, o kadar çiğ kurnaz, o kadar aleniydi.
O zaman… Tablo buyken muhalefetin başarısını neyle ölçeceğiz? Böyle bir tabloda başarı denilebilecek şey aynı zamanda o fay hatlarını aşacak köprüler kurmayı becermek değil mi? Beceremiyor! Köprü kurmayı, mitingde kurt işareti yapmak, umreden ihramlı fotoğraf vermek sanıyor.