Büyükesat Vadisi’ne “Berlin Duvarı”

Ankara’da Büyükesat Vadisi de son kalan vadilerden biri olarak, Melih Gökçek döneminde başlayan plansız yapılaşmanın kurbanlarından biri oldu. Sonrasında gelen her yönetim 40-50 katlı yapılaşma için vadinin son kalan parçalarını da yok etti.

Kısa Dalga - Doğa ile dost bir kentleşme ve coğrafyanın yol göstericiliğinde bir planlama yerine doğaya karşı savaş açan ve yok edici bir yaklaşım her yerde boy veriyor. Her geçen gün doğanın, doğal yaşam akışlarını bozan uygulamalarla karşılaşıyoruz. Ormanlar, tarım arazileri, vadiler, yeşil alanlar azgın betonlaşmaya feda ediliyor. Pek çok yerde yerel yönetimler değişse de doğaya meydan okuyan uygulamalar maalesef değişmiyor.

Ankara’da bir omurga etrafında yayılan vadiler, kentin nefes koridorlarıdır. Suya özlem duyan bu kentte vadi ve akarsu kardeşliği yıllar içerisinde düşmanca yok edildi. Vadiler yapılaşmaya açıldı. Derelerin üstü kapatılarak hapsedildi. Vadi yamaçlarında, tabanlarında betonlar yükseldi, vadi tabanındaki akarsu yatakları asfaltla donatıldı. Ama her yağmur yağdığında, vadi tabanlarına açılan yollar bir dere haline geldi, yapılan duvarları yıktı, yolun kenarında oyuklar açarak yolları çökertti. Vadiyi doldurarak yapılan yollar çöktü ve doğa kendi yolunu her defasında buldu.

Ankara’da Büyükesat Vadisi de son kalan vadilerden biri olarak, Melih Gökçek döneminde başlayan plansız yapılaşmanın kurbanlarından biri oldu. Sonrasında gelen her yönetim 40-50 katlı yapılaşma için vadinin son kalan parçalarını da yok etti.

Kırkkonaklar, Birlik ve Gaziosmanpaşa mahalleleri arasında bulunan, İmrahor Vadisi’ne kadar uzanan Büyükesat Vadisi Ankara’nın vadiler sisteminin bir parçasıdır. Sağlıksız kentsel planlamanın bir parçası olarak, şimdilerde 50 katlı 40 katlı yapılarla vadi yamaçları ve vadi tabanları azgın yapılaşmaya teslim ediliyor. Bu kent suçları yükseldikçe, artan nüfus yoğunluğu ve araç sayısı ile daha fazla beton daha fazla asfalta ihtiyaç duyuyor. Vadileri tamamen bitiren süreçte böyle başlıyor.

Uğur Mumcu Caddesi’nden Birlik ya da Kırkkonaklar’a gitmek için sırat köprüsünden geçersiniz. Kaç şerit olursa olsun, tam o noktada tek gidiş tek gelişe düşer yol. Bu yolun devamı eskiden şimdi adı Mercan olan sokaktan yani vadinin üstünden giderdi. 2007’de vadinin tabanına yeni yol yapıldı ve Şemsettin Günaltay Caddesi’nin devamı haline geldi. Bu yol vadinin bütün florasını bitiren ve vadiyi parsel parsel 40-50 katlı yapılaşmaya açan bir sürecin tetikleyicisi oldu. Yemyeşil, cennet bahçesinde çay içtiğimiz, mis gibi toprak kokusu ile uyandığımız vadimiz, vadim o kadar beton ki yazısında değindim üzere giderek betonlaştı. Vadi tabanına açılan yol üzerinde 2005 yılında bir benzin istasyonu, fore kazıklarla yapıldı. Benzinliğin yan tarafında bulunan dik yamaç da yola kadar bu tarihlerde ağaçlandırılmaya başladı, Yola kadar inen ağaçlandırma ile kaymanın önlenmesi planlanıyordu. Ancak benzinliğin önündeki yol ve vadi tabanının doldurularak elde edildiği parselde inşa çalışmaları başlarken 2016 mayıs ve haziran aylarında iki kez çökme ve kayma yaşandı.

Vadinin doldurularak yapılaşmaya açılmasının sonuçlarıydı bu çökmeler ve kaymalar. Bütün uyarılara rağmen binalar boşaltıldı ama yapılaşma durdurulmadı. Vadi tabanına 52 katlı bir kent suçu dikildi. Sonrasında vadi tabanında ve yamacında kalan 5 parseli de içerisine alan plan değişikliği ile 40-50 katlı yapıların inşasının önü açıldı. Şube başkanlığını yürüttüğüm dönemde Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin açtığı dava sürecinde vadinin yapılaşmaya açılması ile bir katliam yaşanacağı bilirkişiler tarafından rapor edildi. Ankara 10. İdare Mahkemesi bilirkişi raporunu esas alarak, “Dava Konusu imar planları değişikliklerine yönelik işlemlerde ilgili alan için hazırlanmış jeolojik etüdü ‘durumuna yönelik risk durumu gözetilmeksizin belirleme yapılmasının mevzuat hükümleriyle uygun olmayacağı açıktır. Bilimsel gerçeklikten uzak biçimde imar planı değişikliği yapılamaz” diyerek vadiyi yapılaşmaya açan imar planları değişikliğini iptal etti.

.

Vadi’ye duvar

Şimdilerde vadide hummalı bir çalışma var. Vadi tabanında yol genişletilmesi yapılıyor ve vadi “Berlin Duvarı” gibi yer yer 6-7 metreye kadar çıkan duvarlarla hapsediliyor. Vadi yamaçlarında 2005 yılından bu yana ağaçlandırılan ve büyüyen ağaçlar kesilerek yapılan bu duvar, 52 katlı kent suçu yapılaşmaya altyapı sağlamak ve iptal edilmiş imar planlarının yeniden gündeme getirilmesi için yapılacak imar planı değişikliklerine hazırlıktan başka bir şey değil.

Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan vadiyi hapsetme duvarlarının da doğanın gücüne dayanamayacağını, aklı olan tüm bilim insanları ve yerel yöneticiler bilir. Lakin masa başı verilen kararlarla, yapılan ihalelerle ağaçları keserek, yolu genişletmek ve 900 metre uzunluğunda vadiyi duvarlarla hapsetmek de çözüm olmayacak.

Yaşamdan kopuk planlamanın yükselen duvarları olarak Büyükesat Vadisi’nde tarihe geçecek bu uygulamanın yağmur yağdığında suyun yatağını bulduğu dereye dönen yolu, yola yayılan kil çakıl ve kumları, beton bariyerleri deviren suyun akıcılığını engelleyemeyeceği çok açık. O vadide yaşayanlar bilir, yapılan her duvar yıkılır, atılan her asfalt çöker. Çünkü bilim vadiye yapılaşma önermez.

Coğrafyanın yol göstericiliğinden uzak, vadinin rant odaklı yeni 30-40 katlı yapılaşmaya açılmasına hazırlık olarak, Büyükesat Vadisi’ne yapılan yol genişlemesi ve vadiyi hapseden yüksek duvarlar, nedense bana Almanya’da Berlin, İsrail’de “Ayırım Duvarı”, ABD’de Meksika sınırına örülen duvarları hatırlattı. O duvarlar da bu duvar da bir sınır çiziyor: Hem insana, hem doğaya...

Doğayla dost, vadiyle barışık yaşamak hepimizin kent hakkı.

Köşe Yazıları Haberleri