Charles Manson kültü ve The Girls

Neredeyse her alanda ve her açıdan işlenen kült kavramına kırılgan bir genç kız hikâyesi üzerinden bakan The Girls, 27 yaşındaki Cline’ın ilk romanı.

60'lı yılların sonu. California. Sonsuz, biçimsiz bir yaz. Annesi ve babası yeni ayrılmış Evie sürekli ne kadar yetersiz kaldığının çetelesini tuttuğu bir yaşta, parkta tek başına otururken kahkahalar sessizliği böler. İşte o an kirli bol elbiseleri, kahkahaları, umarsız tavırları ile herkesten ve her şeyden farklı olduklarını anladığı kızları görür…

Amerikalı yazar Emma Cline’ın ilk romanı The Girls (Kızlar), 1969 yazının karanlık tarafında geçen bir büyüme hikâyesi. Polanski'nin hamile eşi Sharon Tate ve arkadaşlarının da katili olan dönemin ünlü kült figürü Charles Manson ve tarikatından esinlenen kitap, on dört yaşındaki Evie adlı bir genç kızın aidiyet bulma çabasına odaklanıyor. Manson kültü ve sonrasında gelişen olaylar kitapta da benzer bir paralellikte yer buluyor. Ancak The Girls Manson’ın, çiftliğin, tarikatın ya da kurbanların hikâyesi değil; kısa bir süreliğine benzer bir kültle yolu kesişen Evie’nin kendini bulma çabası, büyüme yolculuğu. Cinsel yönelimini, kendini, hayatını anlamlandırmaya çalışan bir gencin güç ve toplumsal tepkiler karşısındaki mücadelesi.

Çiftlik ve geçmişin yükü

Kitap, günümüzde orta yaşlı Evie’nin anlatımıyla ilerliyor. Geçmişin yükü, pişmanlığı, hataları ve tutkusuyla Evie, geriye dönüp bakarken çocukluğunun her detayını hatırlar. Unutmak istediği her anı su gibi berrak capcanlı orada, hafızasındadır.

Evie’nin parkta gördüğü, neşesine hayran kaldığı Kızlar onun tüm hayatını değiştirir. Karizmatik ve manipülatif bir karakter olan Russell Hadrick adlı bir müzisyenin yönettiği çiftlikte yaşayan kızlardan Suzanne, Evie’yi onların yanına davet eder. Genç bir sevgili ile yoluna devam eden bir baba, evde varlığı ile yokluğu belli olmayan bir anne ve onu terk eden arkadaşlar… Küçük dertlerinden kaçmaya çalışan Evie bu teklifi neredeyse hiç düşünmeden kabul eder. Ve çiftliğin kapıları ona açılır.

Tepelerin arasında kurulmuş çiftlik; komün bir yaşam, insanların nefret dolu bakışlarından güç alan bir grup, büyük dünyaya karşı düşmanlığı ilan eden giysiler, sağdan soldan toplanan yemekler, bakımsız çocuklar, sigara, müzik… Çiftlik, adeta tarikatın cennetidir. Evie, özgürlüğün arkasına saklanan akıl almaz sapkınlıkları büyülenmiş gibi göremez ya da görmek istemez. İlk kez birileri onu dinliyor, takdir ediyor, beğeniliyor. Sapkınlıklar her aşamada ivme kazanırken Evie de bu maceraya sürüklenir. Çiftliğin ona sunduğu özgürlük ve ait olma hissi giderek kontrol, şiddet ve suçla örülü bir ağ haline gelir.

Betimlemeleri ile dönemin atmosferini ve ruhunu okuyucuya aktarmayı başaran Cline, gençlik döneminin kırılganlığını, sevgi ve kabul görme arzularını, özellikle kadınlar üzerinden derin bir şekilde işliyor.

Popüler kültürde kültler ve Charles Manson

1960’ların sonlarında “Manson Ailesi” olarak bilinen bir tarikatı kuran Charles Manson dünyanın en çok tanınan seri katillerinden biri. Manson liderliğindeki tarikat, Los Angeles yakınlarındaki bir çiftlikte yaşıyor ve çoğunlukla genç, savunmasız kadınlardan oluşuyordu. Manson, grubunu şiddet içeren bir “ırk savaşı” çıkarmak için eğitmeye çalıştı. Grup iki gecede yedi kişiyi öldürdü.

Manson ve tarikatının işlediği suçlar, popüler kültürü derinden etkiledi. Grup, 1960’ların karşı kültür hareketinin karanlık bir yüzünü ortaya çıkararak dönemin naifliğini sonlandırdı. Bu olaylar, sanat, sinema, edebiyat ve müzik gibi birçok alanda işlendi.

Quentin Tarantino’nun Once Upon a Time in Hollywood filmi Manson ailesinin eylemlerine dayanan alternatif bir tarih anlatıyor. Başrolünde David Duchovny’nin olduğu Aquarius (2015-2016) Manson ve grubunun başlangıç dönemine odaklanırken yine aynı isimli kitaptan uyarlanan Helter Skelter Manson Davasına odaklanıyor. Yine 2018 yapımı Charlie Says filmi Manson Ailesi üyelerinden üç kadının perspektifinden anlatılır. Hapishanede geçen hikâye, onların Manson’ın etkisinden kurtulma çabalarına odaklanır.

İşlenen tüm suçlardan önce müzisyen olayı hayal eden Charlie Manson bir dönem The Beach Boys’un üyesi Dennis Wilson ile bağlantıdaydı. Manson’ın bazı şarkıları, Lie: The Love and Terror Cult (1970) adlı bir albümde toplandı.

Yine Marilyn Manson sahne adı, Charles Manson ile Marilyn Monroe’nun isimlerinin birleşiminden gelir. Bu isim seçimi, Amerikan kültürünün şöhret, şiddet ve trajediyle olan karmaşık ilişkisine bir gönderme olarak yorumlanır.

Neredeyse her alanda ve her açıdan işlenen kült kavramına kırılgan bir genç kız hikâyesi üzerinden bakan The Girls, 27 yaşındaki Cline’ın ilk romanı. Cline, bir suç hikâyesinden ziyade psikolojik bir çözümleme sunuyor ve suça değil, suçun arka planındaki kişisel öykülere ve toplumsal dinamiklere odaklanıyor. Cinayetlere ortak olmaktan kıl payı kurtulan Evie geçmişi ile hesaplaşırken “Acaba ben de?” sorusunu hâlâ kendisini soruyor.

Köşe Yazıları Haberleri