Cüneyt Özdemir’in “anketi” ve çerçeve meselesi

Mesele şu: Twitter anketiyle doğru sonuca ulaşılır mı? Ve bu anketteki temel sorunlar neler? Öncelikle bu bir araştırma değil, Twitter’da Cüneyt Özdemir’i takip edenler arasındaki bir eğilim yoklamasıdır. Hem araştırmanın hem de kantitatif (miktarsal) bir çalışmanın sahip olması gereken özelliklere sahip değil.

Ünlü Alman Filozof Friedrich Nietzsche yaşadığı İsviçre’nin Basel kentinde bir gece sinir krizi geçirir ve Basel’in dünyaca ünlü psikiyatri kliniğine kaldırılır.

Sonunda onu ölüme kadar götürecek olan ve uzun zaman boğuştuğu psikolojik rahatsızlıklarının ilk evresindedir. Nietzsche’yi muayene eden doktor hasta raporuna “Kendini ünlü bir Alman profesör zanneden hastaya gerekli tetkikler yapılıp ilaç tavsiyesiyle taburcu edildi” yazar.

Psikiyatri tarihinin en büyük hatalarından biri olan bu rapor hala Basel Psikiyatri Kliniği’nin kapısında çerçeveletilmiş olarak asılı durmaktadır.

Burada psikiyatrlara verilen mesaj, ünlü “Komplo Teorisi” filmindeki unutulmaz replik kadar çarpıcıdır: “Bir kişinin paranoyak olması o kişinin izlenmediği anlamına gelmez.” Başka bir ifadeyle kendi yöntemlerinizle bulduğunuz gerçek her zaman toplumun gerçeği olmayabilir.

Evet Friedrich Nietzsche en önemli Alman felsefecilerden biriydi.

Önümüzde Cumhuriyet tarihinin önemli seçimlerinden biri var. Her parti, kurum, şirket, kişi sonucu merak ediyor. Bazısı iyi niyetle memleketin geleceğini düşünüyor, bazısı ise yeni dönemde pozisyon almak için ne olacağını bilmek istiyor.

Bu nokta da gündeme siyasi araştırmalar geliyor.

Bugün Türkiye’de onlarca araştırma şirketi var. Bunlardan ciroları ve yarattıkları istihdam açısından en büyükleri (global şirketler) ağırlıklı olarak siyasi araştırma değil pazar araştırması yapıyorlar.

Siyasi araştırma yaptıran şirketlere, bir çok parti, belediye, şirket, büyükelçilik, dernek her yıl onlarca araştırma yaptırıyor. Siyasi araştırmalar genel olarak yüz-yüze veya telefon yöntemiyle yapılıyor. Bu araştırmalara destek olarak ayrıca derinlemesine görüşmeler veya grup toplantıları da yapılıyor.

Onca emek, karmaşık algoritma hesaplamaları, metedolojik çalışma ve veri işlenmesinin yegane amacı var: Eğilimi bilmek…

Memlekette hemen her kuruma olan güvensizliğin diplerde olduğu yıllardan geçiyoruz. Medyaya, orduya, polise, hükümete güvensizlik gibi tabii ki araştırma şirketlerine de güvensizlik son yıllarda hiç olmadığı kadar artmış durumda. Bunun yanında araştırma şirketleri son yıllarda birçok ülkede iyi sınav veremediler. (Son Macaristan seçimleri tahminleri tam bir felaketti)

Araştırmacılar bu konuda “halk anlamıyor” üşengeçliğinden vazgeçip dernekleri TÜAD (Türkiye Araştırmacılar Derneği) aracılığıyla kamuoyunu bilgilendirmeliler. Araştırmacılar Derneği artık birer televizyon fenomenine dönen ‘herbiyolog’ meslektaşlarını uyarmalı veya gerekiyorsa üyesi olsun veya olmasın kınamalıdır.

Korona salgınından, S400 füzelerine, oradan Will Smith’in Oscar törenlerinde attığı tokadın açısını hesaplamaya kadar her konuda fikirleri olan bu televizyon fenomenleri bir tek araştırma içerikleri veya metotları hakkında konuşmuyorlar.

Bu durumda da her önüne gelen anket yapıyor, çıkan sonuca da cahiliye dönemi müşrikinin yaptığı puta tapması gibi tapıyor. Onu mutlak doğru sanıyor. Sıradan insan için buna kimse engel koyamaz elbette ama bu anketi yapan ve bunu mutlak doğru sayan 7 milyon takipçili bir gazeteciyse orada bir dakika durmak gerekir.

Durmak gerekiyor çünkü Feyyaz Yiğit’in dediği gibi uzun zamandır memlekette “Gerçeklerin bir kıymeti yok. Genel kanı neyse onu yaşıyoruz” ve bu tip anketler gerçekleri açığa çıkarmıyor, yalnızca genel kanıyı güçlendiriyor.

Geçtiğimiz günlerde gazeteci Cüneyt Özdemir kendi Twitter hesabından oldukça yüksek katılımlı bir anket yaptı. Anketler bitince de sonuçları “Bakın bu anketler çok önemli, Türkiye’nin en geniş katılımlı anketi. Bu ankete iyi bakın. Bu sonuçlardan sonra Millet ittifakının adayı tek ve nettir, Sonuçları 6’lı masa çerçeveletip duvara assın” gibi çarpıcı tweet’lerle 7 milyondan fazla takipçisiyle paylaştı.

Yaptığı anketin metodundan da sonucundan da yüzde yüz emindi.

Kimsenin metodoloji, örneklem, temsiliyet falanla kaybedecek zamanı yoktu.

Yap bir Twitter anketi ve bul sonucu!

Evet, hepimiz arada sırada Twitter anketleri yapıyoruz, eğlencesine veya kendi takipçilerimizin eğilimini anlamak için ama kimsenin çıkan sonucu mutlak doğru ve Türkiye’yi temsil ettiğini iddia etmiyor.

Vedat Milör’ün 437 bin katılımlı “Menemen soğanlı mı olur soğansız mı?” anketi bile tartışmayı bitirmezken yapılan bir Twitter anketiyle Türkiye’yi çözmek biraz iddialı değil mi? (Ayrıca Menemen sabah yapılıyorsa soğansız, öğlen veya akşam soğanlı yapılır.)

Cüneyt Özdemir ilk anketinde 2023’de Erdoğan’ın karşısında kim olmalı diye sormuş ve yüzde 66 Mansur Yavaş lehine bir sonuç almıştı. Katılım müthişti: 402 bin 269 kişi oy kullanmıştı.

İkinci anketinde ise iyice el yükseltti bu sefer HDP’lilere özel anket yaptı. HDP’lilerin yüzde 63’ü Mansur Yavaş’a oy verebileceğini söylüyordu. Bu ankette de katlım gayet yüksekti ve 103 bin 27’ye ulaşmıştı.

Fakat çok temel bir istatistik ve araştırma kuralı vardır, o da katılım ne kadar yüksek olursa olsun model yanlışsa katılımın hiçbir anlamı yoktur.

Mesele şu: Twitter anketiyle doğru sonuca ulaşılır mı? Ve bu anketteki temel sorunlar neler?

Öncelikle bu bir araştırma değil, Twitter’da Cüneyt Özdemir’i takip edenler arasındaki bir eğilim yoklamasıdır. Hem araştırmanın hem de kantitatif (miktarsal) bir çalışmanın sahip olması gereken özelliklere sahip değil.

Temsiliyeti destekleyecek sorular bu ankette yok. Twitter’da bunun olması da teknik olarak imkânsız. Örneğin oy kullananların geçmiş siyasi tercihleri, demografisi vb.

En temel eksikliği temsiliyet gücü: Cüneyt Özdemir’in anketine 100 bin değil 1 milyon kişi katılsa bile bu kitle HDP’lileri temsil eder mi, iddia edildiği gibi çok tartışılır. Kaldı ki HDP seçmeni dışında birinin oy kullanmaması için bir kısıtlama yok ankette.

Bunların hepsinin ötesinde Twitter gibi bir platformun sınırlayıcılığı var. Bu anket Twitter’da bulunan HDP’lilerin tercihi olabilir ki yukarıda belirttiğim çekincelerden dolayı onu da pek sanmıyorum. Buna ek olarak bu 102 bin kişi HDP’lilerin gerçekte yüzde kaçıdır ona da ayrıca bakmak lazım.

Amiyane tabirle ankete trollerin veya hadi masumca diyelim partilerin çöküp çökmediğini bilemeyiz.

Araştırmalarda en temel kurallardan biri de kuşkusuz anket yapılan bireylerin yönlendirilmemesidir. Cüneyt Özdemir’in Mansur Yavaş’la kişisel bir tanışıklığının bile olmadığından eminim veya bir beklentiyle bu sonuçları bu kadar doğru saydığını düşünmüyorum. Kendisi hemen her gün izlediğim ve diğer Mehmet Ali Birand ekolünden gelen gerçek gazetecilerden biri ama araştırma Twitter’da yapılan bir şey değildir.

Araştırma yapan şirketlerin ve anketörler için çok açık etik kurallar vardır. Bu kurallar; müşteri ilişkileri, anketlerin hazırlanması, katılımcılara uygulanması, verilerin analiz edilmesi, sonuçların yorumlanması ve kamuoyuyla paylaşılması gibi süreçlerde geçerlidir.

Bunlara birçok araştırmacının uyup uymaması başka bir tartışmadır ve her meslek grubunda olan konulardır. Son günlerde anketlerde umduğu sonuçları almayan başta MHP olmak üzere bazı partiler meclise bu konuda bir yasa tasarısı getirmeyi planlıyorlar. Hesapta sektöre çeki düzen verecekler ama arkada yatan hesap herkesin malumu.

Yasa tasarısında “Kurallara uymayan” araştırma şirketleri için altından kalkamayacakları para cezaları ve hatta yöneticileri için hapis cezası öngörülüyor. Hatta en matrak olan yapılan araştırmaların Türkiye’nin en güvenilir kurumlarından olan TÜİK’in denetimine açılması.

Son olarak gelelim Cüneyt Özdemir’in “çerçevelenmiş” anketine.

TÜAD’ın (Türkiye Araştırmacılar Derneği) yerinde olsam o çerçeveyi alıp Nietzsche’ye verilen yanlış rapor gibi derneğin girişine asarım. Mesleğe yeni başlayanların bir araştırmanın nasıl yapılmayacağıyla ilgili olarak bunu görmeleri matrak ve öğretici olabilir.

Bu arada anket demişken size bir sır araştırmacıların en sinir oldukları laf “Anket, Anket şirketi” gibi tanımlamalardır. Çünkü onlar anketçi değil Araştırmacı. Anket yalnızca bir araç.

Bir araştırmacıyı kızdırmak isterseniz anketçi deyin.

BONUS BİLGİ:

Anket Fransızca bir kelime. Geç Latince inquaesta sözcüğünden evrilmiştir

Çıkış zamanı özellikle Ortaçağ Engizisyon mahkemelerinde insanların Yahudi veya Müslüman köklerini araştırıp bulan sorgucu demek. Tatsız bir çağrışım yani.

Bu arada yazıya başladığımda Twitter’da bir anket başlattım. Sonuçlar aşağıda. Cumhurbaşkanlığı adaylığında açık ara öndeyim. Düşünsem mi? Sonuçta anket verisi ortada.

Köşe Yazıları Haberleri