Dünyada başka kaç ülkede acaba televizyonlardaki prime-time zamanında bu kadar çok siyasi tartışma programı vardır? Programların bazıları körler sağırlar birbirini ağırlayan koro formatındayken, bazılarında ise orta oyunu şeklinde Kavuklu-Pişekar, Hacivat-Karagöz formatında reyting kovalanıyor.
Her gece en basit konularda inanılmaz analizler kasılıyor. Komplo teorileri eğilip bükülüyor. Bu da kaçınılmaz olarak insanlarda kafa karışıklığına yol açıyor.
En basit doğal gaz zammı ile Lozan Anlaşması arasında bağlar kuruluyor. Yalancı çoban müjdeleri yandaş trollerde ‘doğal gaz yakında beleş olacak’ sevincine yol açıyor. Kış günü kapı pencereyi açtırıyor. Yerel seçimleri kazanmak için Öcalan’dan mektup getirecek kadar fırsatçı siyaset yapan AKP, anayasa oylaması için HDP ile görüşünce hemen “Çözüm süreci” masaları kuruluyor. Havanda su dövüle dövüle en berrak su bile bulanıklaştırılıyor.
Siyaset ve medya aracılığıyla insanımız bir konuda düz, makul çıkarım yapmayı aptallık olarak görür hâle geldi artık. Her şeyin altında mutlaka bir plan, proje veya komplo teorisi aranıyor. Örnek belki biraz abuk olacak ama memlekette bu abuklaşma hâli her şeye sirayet etti. Misal; en basit köfteci bile parende atarak servis yapıyor. Düz esnaf lokantasında olmadık maymunluklarla tava-tencere havada uçuşuyor. Baklavaya kaymak koyma bile Bursa kılıç-kalkan oyununa çevriliyor.
Düz esnaf lokantaları ve düz siyaset sıkıcı bulunuyor artık.
Sokaktaki insanın zihni siyaseten adeta yağmurlu havalardaki İstanbul trafiğine dönmüş durumda. En basit insani hukuk kavramları bile onlarca yalan yanlış analizle sakatlanmış hâlde.
Geçen hafta Ekrem İmamoğlu “Ahmak” dediği için mahkeme kararıyla siyasetten men edildi ve 2 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı. Temiz siyasette bu olacak şey değildi ki geçmişte bu gibi yöntemler genelde kararı alanları tarih önünde mahcup etmiştir.
Muhalefet için yapılması gereken bu karara tüm sivil itaatsizlik yöntemleriyle itiraz etmek. Kararı aldıranlar için herkesi “Hukuka saygılı” olmaya çağırmak en makul siyaset biçimiydi değil mi? Hayır memlekette o işler uzun zamandır öyle olmuyor. Televizyon mahkemeleri ve sosyal medya linç ekiplerinin önüne yeni bir mevzu geldi. Konu yine konuşula konuşula lime lime edilecek ve asıl haksızlık unutturulacak.
Mesele çok basit. İktidar seçimle yenemediğini hukuk sopasıyla yenmeye çalışıyor.
Fazla teori ve analiz mevzuyu mecrasından çıkarttı, çıkartacak.
Sokakta mikrofon uzatılan geçim derdindeki teyzeler, amcalar bile kendilerini bu “acaba arkasında ne var” hastalığına kaptırmaktan düz ve yalın düşünemeyecek hâle gelmiş durumda.
Güzel halkım sevgili Romalılar,
Arkasındakini düşünmekten önümüzü göremez hâle getirmişler hepimizi. Ne gerek var bunca lakırdıya, teoriye, analize. İmamoğlu’na siyasi yasak ve hapis cezası geldi mi? Geldi!
Sen niye bu haksızlığa düz olarak itiraz etmiyorsun da fikrin sorulunca içinden bir Think-tank (düşünce kuruluşu) sözcüsü ortaya çıkıyor?
İşin garip tarafı iktidarını kaybetmemek için eski yol arkadaşı cumhurbaşkanının bahçesine helikopter indirten bir iradenin rakipleri için neler yapabileceğini hesap edemiyor musunuz?
“Olmaz öyle şey deyip” olan onlarca olayı hepimiz bir çırpıda yazamaz mıyız?
Demirtaş “Seni başkan yaptırmayacağız” dediği için cezaevinde değil mi?
Ölümlü Dünya filminde Feyyaz’ın dediği gibi “Neredeyiz biz? Aynı ülkede değil miyiz? İlhami abi, sen söyle ben başka bir ilde miyim? He, başka bir yerde mi dayak yedim ben? Uzaklarda mı yedim de geldim? AYNI YERDEYİZ BE...”
Artık hiçbir şeyi saklama gereği duymayan AKP’liler dışında bu haksız kararı savunabilen yok.
İktidarın minnak ortağı “Kuzuyu toptan alıp perakende tüketin” diyerek halka akıl veren Mustafa Destici bile “Siyasi yasak orantısız,” dedi.
Öte yandan, Erdoğan'ın başdanışmanı eski TKP’li Mehmet Uçum (nasıl bir siyasi dönüşümse artık) “İmamoğlu'na verilen ceza muhtemelen onaylanır,” diyor. Süleyman Soylu, "Karar siyaseten yanlış' demek, hukuk devletinde olmaz. İstinaf ve Yargıtay onadığı anda görevden alırım," ifadelerini kullanıyor.
Bahçeli tüm bunlar olurken her zamanki gibi yine zihnen evde değildi. “Operasyonun hedefi CHP genel başkanıdır. İmamoğlu’nun durumuyla Sayın Cumhurbaşkanımızın geçmişte maruz kaldığı hukuksuzluk arasında bağlantı kurmak akıl tutulmasıdır,” diyecek kadar başka bir boyuta geçmiş durumdaydı. Hayır, Osmaniye’nin medar-i iftiharı, Türkmen beyi Sayın Bahçeli, tüm bu mahkeme süreci Papua Yeni Gine’de mi yaşandı? Bu karar tuğlaları dantel gibi örülürken sen Tanrı Dağı’nda çay içmeye mi gitmiştin? Hira Dağı’nda piskevit festivali mi vardı?
YSK Başkanı Muharrem Akkaya, “İmamoğlu isterse yarışabilir ama ceza alırsa seçilmesi durumunda mazbatası verilmez,” dedi. Sonra trajikomik bir şekilde Türkiye’de mahkeme kararıyla erişim engeli bulunan Alman DW kanalına açıklamalar yaparak “kişiyi değil kanunu konuştuğunu” belirtti.
Sonuç olarak mahkeme kararı kimse için sürpriz değildi. Bundan sonra olacaklar üzerine siyasi toto oynamayı tartışma programlarının kadrolu elemanlarına bırakıp biz fanilerin hukuksuzluğa itiraz etmesi en sağlıklısı. Zira komplo teorisinin ve analizin sonu yok. Dikkat dağıtmaktan başka hiçbir işe de yaramıyor onca laf salatası.
Bu kulaklar yandaş medyanın amiral gemisi aHaber’de “Mahkeme bu kararı Reis’i zor duruma düşürmek için almış olabilir” zırvalarını bile duydu. Sonu yok yani bu muhabbetin.
Siyaset biz faniler için basittir. Siyaset aracılığıyla haksızlığa itiraz edersin.
Kürt kimliği için, dindar inancı için, Alevi ibadethanesi için, ezilen emeği için, seküler yaşam biçimi için mücadele eder… Bunca komplo teorisi olsa olsa hakkı için mücadele eden insanın dikkatini dağıtmak içindir. İktidarın kafasının içindekileri bilemeyiz. Bilsek bile onun kurduğu oyuna tabi olmak baştan oyunu kaybetmektir.
Belli ki bu mahkeme kararı kullanılacak bir seçenek olarak sonuna kadar iktidar kasasında tutulacak. Bizlerin bu noktada yapacağı şey komplo teorileri arasında dağılmak değil, haksızlığa itiraz etmektir.
Pekiştirmek için tekrar edelim:
-Mahkeme kararı haksızdı
-Meselenin mağduru İmamoğlu
-Planlayanı iktidar
Ne iktidarın ne de muhalefet içi kliklerin dikkatimizi dağıtmasına müsaade etmeden yalnızca yapılan haksızlığa itiraz edelim. Erdoğan destekçilerinin gözünde hâlâ şiir mağduru. Ekrem İmamoğlu’na yapılan bariz haksızlık 1 hafta dolmadan yüzlerce komplo teorisi ve analizle içi boşaltılmış bir siyasi tartışma haline getirildi.
Hasılı şimdi DÜZ düşünmenin zamanı.
Çünkü hayat da siyaset de aslında basittir. Hepimizin NusrET’leşmesinin lüzumu yok.
Çoğu zaman basit ve temiz bir esnaf lokantasında Kurufasülye-Pilav-Turşu yemek gibisi yoktur.