Küresel olarak zor atlatılan bir yıl daha geride kalıyor. Siyasi çalkantılar, ekonomik açmazlar, gözlerin döndüğü dolar kuru 2021 yılını kısa özeti olarak görülebilir. Yeni yılın umutları konuşulurken önceleri, şimdi pek çoğumuz “aman yaşadığımız aratmasın da” diyoruz. Hayatın pek çok alanında beklenmedik gelişmeler, sıkıntı yaşandı. Bunlara bir de doğal gaz ve petrol eklendi. Enerji uzmanlarının tahminlerini alt üst eden gelişmeler beraberinde şirket iflaslarına uzandı. Doğal gaz ve petrol fiyatlarının kontrolden çıkışı, öyle bir hal aldı ki sadece alanın uzmanları değil, alanla ilgisi olmayanlar dahi “ne oluyor?” sorusuna yanıt aradı. Bu hafta 2021’de küresel enerji piyasasının iki kolunda doğal gaz ve petrolde yaşanan gelişmeleri ele alacağız.
Gaz fiyatlarında limit gökyüzü
Isınma ve elektrik üretiminde hayati bir rol üstlenen doğal gaz açısından en önemli gelişmelerden biri bu metanın sıvılaştırılarak (LNG) gemilerle uzak mesafelere taşınması. Boru hatlarına dayalı model, hala güncel bir gaz alışverişi sağlasa da boru hatlarının erişmediği yerler için LNG önemli bir alternatif haline geldi.
LNG kapasitesinin artışı, sadece doğal gaza erişimi boru hatlarının güzergahına takılan ülkeler için değil, bu kapasiteye sahip olanlara da alternatif bir pazar imkanı yarattı. Spot piyasaların yükselişinde hayati rol üstlenen bu gelişme, elektrik üretiminde gazın payını artırırken Gazprom gibi boru hatlarıyla gaz taşımacılığında marka olan şirketlere de meydan okudu.
Uzun vadeli ve belirli güncellemelere dayanan fiyatlar yerine daha erişilebilir fiyatlarla gaz almak özellikle Avrupa’da gittikçe yaygınlaştı. Ancak geçen yıllardaki düşük fiyatların aksine 2021’de bu piyasada pandemi sonrası toparlamada ciddi sıkıntılar yaşandı. 2021’de piyasaya akması beklenen gaz 40 milyar metreküp iken bu 20 milyar metreküple sınırlı kalınca özellikle spot piyasalarda fiyatlar tırmanmaya başladı. Aynı dönemde Gazprom’un Avrupa’ya gaz aktardığı hatları bakıma almasıyla bin metreküp gazın fiyatı bin doları geçti. Yaşanan bu sıkıntı İngiltere’de bazı elektrik firmalarının iflasına neden olurken, Türkiye’de doğal gazdan elektrik üreten santrallere sağlanan doğal gazın fiyatı yüzde 60’a yakın artış gösterdi.
2021 geride kalırken doğal gaz piyasasında yaşanan bu yangına henüz çözüm bulunabilmiş değil. Avrupa’da gaz fiyatlarının tavan yapması Türkiye’de özellikle “konutlarda kullanılan gaza zam gelecek mi?” sorusuna neden oldu. Erdoğan, gaz fiyatlarındaki artışa dikkat çekerek hane halklarının kullandığı doğal gazın sübvanse edildiğini söyledi, ancak bu sübvansiyonun süresi konusunda sessiz kaldı.
Uluslararası enerji ajansına göre Türkiye kullandığı doğal gazın yüzde 99’unu ithal ediyor. Yani ödemeleri dolarla yapıyor. Küresel piyasada, özellikle Avrupa piyasasında yaşanan yukarı yönlü hareketlilik dışsal bir baskı unsuruyken dolar kurunda yaşanan aşırı gel git doğal gazın maliyetini de etkiledi.
Örneğin Türkiye 27 Ekim 2021’de Gazprom’a 1000 metreküp gaz için 270 dolar yani 2565 lira öderken (söz konusu tarihteki Merkez Bankası dolar kuru dikkate alınmıştır) 27 Kasım’da Gazprom fiyatı artırmamasına karşın yine 1000 metreküp gaza 270 dolar ödendi ancak lira olarak bu gazın maliyeti 3415 liraya çıktı. Yani küresel piyasadaki yangına Türkiye ekonomisindeki kriz de eklendi ve Hazine'nin üstündeki yük katlandı. 2022’de doğal gaz piyasasının sakinleşip sakinleşmeyeceği merak konusu olsa da Türkiye ekonomisindeki belirsizlik en az doğal gaz fiyatları kadar can yakıyor.
Ne olacak bu Kuzey Akım II?
Doğal gazda kritik gelişmeler sadece spot piyasalarda yaşanmadı. Avrupa ile Rusya gündeminde boru hatlarını gündemde tutan bir başlık daha vardı: Kuzey Akım II Hattı’nın geleceği. Rusya ile Avrupa arasında yapım aşamasından inşası bitene kadar gerilimli süreçlere neden olan Kuzey Akım II Hattı 55 bcm kapasitesiyle Almanya’ya Baltık Denizi üzerinden gaz aktarmak için gün sayıyor. Moskova gün saya duyursun ABD’den gelen enerji güvenliği odaklı, ancak arka planın jeopolitik bir hesaplaşma içeren uyarılar Avrupa içinde Kuzey Akım II konusunda bölünmelere neden oldu.
Aslında Avrupa enerji güvenliği denildiğinde Rusya’nın hedefe konması yeni bir durum değil. 2015’te AB Enerji Birliği kurulduğunda resmi ağızlarda Rusya’yı dışlayan yaklaşım belgelerde karşılık bulmuştu. Buna bir de Ukrayna yaptırımları eklendiği için Rusya’nın üzerindeki baskı artmıştı. Ancak Gazprom’un 2018’de Kuzey Akım II hattı için Avrupalı şirketlerle yaptığı görüşmeler, şirket bunların pek çoğu ile daha önce de hat inşa etmiş ya da proje yürütmüştü, Fransa, Avusturya, Almanya gibi ülkelerden şirketlerin de katılımıyla (Uniper, Wintershall Dea, OMV, Shell) proje başladı. Söz konusu dönemde özellikle Almanya devletinin dış politikasıyla şirketleri arasında gerilimler de yaşandı.
Aynı süreçte ABD’de iki başkanlık yarışı yaşandı ve önce Donald Trump, ardından Joe Biden Beyaz Saray’ın sahibi oldu. İsimlerin değişmesine karşın değişmeyen bir dinamik var/dı: Rusya’nın, Gazprom’un, Avrupa’da gücünü geriletme. Gerek Amerikan LNG üreticileri için alternatif pazar yaratma gayesi gerek Rusya’nın Avrupa doğal gaz piyasasında on yıllara yayılan gücü ABD açısından sorunlu bir duruma neden oluyor. Bir yandan NATO aracılığıyla Rusya hasım ilan edilirken bir yandan Rusya’nın Avrupa enerji piyasasında dominant bir statüde olması ABD açısından kabul edilemez görülüyor. Bu noktadan hareketle Kuzey Akım II projesinin Avrupa’nın halihazırda Rusya’ya olan bağımlılığını artırdığını, bununsa Batı’nın Rusya’ya karşı birlik olmak stratejisine zarar verdiğini düşünüyor. Tam da bu nedenle Kuzey Akım II’nin inşa süreci boyunca ABD sadece uyarılarla kalmayacak şekilde projede yer alan alt şirketlere yatırımlar uygulandı. Nihayetinde öyle ya da böyle Gazprom Kuzey Akım II projesini tamamladı. Ancak hattın aktif hale gelmesi 2022’de gerçekleşebilir, zira Kuzey Akım II şirketi (İsviçre) Almanya’da şube açmadığı için Berlin’den “olur” alamadı. Projenin akıbeti de 2022’ye kaldı.
Kuzey Akım II, her ne kadar Avrupa ile Rusya ve ABD arasında bir sorun olarak görülüyorsa da taşınacak gaz neredeyse Türkiye’nin yıllık tüketimine (EPDK 2020 Raporu’na göre Türkiye’nin 2020 gaz tüketimi 48 bcm, 2021 beklentisi 55 bcm) eş değer. Buysa küresel piyasada hattın geleceğinin Avrupa kıtasındaki gaz akışı açısından ayrı önem kazanmasına neden oluyor. Özellikle bu yıl LNG fiyatlarında yaşanan tırmanma karşında Gazprom’un boru hatlarıyla sağladığı gazın fiyatlarının daha makul kalması hatta dönük ekonomik hesapları güncellenmesine neden oluyor. Hattın geleceği 2022’in ilk çeyreğinde netlik kazanacak ve bunun etkilerini kısa sürede göreceğiz.
Petrol fiyatlarındaki tırmanış Türkiye’yi zorladı
Küresel enerji politikasında dikkat çeken ve Türkiye’de yakından izlenen konu petrol fiyatlarıydı. Petrol fiyatları pandemiyle beraber talepte gerileme çerçevesinde 2020’de 18 dolarlar kadar gerilemişti. Ancak 2021’de Covid-19’a karşı aşıların bulunmasıyla beraber ekonomik canlanma yeniden başladı. Buysa petrol fiyatlarında yükselişe neden olacak bir gerilime neden oldu. Bir yandan OPEC 2020’de talepteki düşüşü gerekçe göstererek ekonomik canlanmaya karşı temkinli bir arz politikası uyguladı bir yanda da talep yeniden günlük 100 milyon varil seviyesine yaklaştı. Piyasada başlayan canlanma arzdaki sınırları geçtiği halde gelmeyen arz artışı, Temmuz’da başlayan ivmeli yükselişle fiyatların Ekim 2021’de 84 dolar/varile kadar çıkmasına neden oldu. ABD’de stratejik rezervlerin yeniden kullanımı gündeme gelirken OPEC arzı daha önce belirlediği ölçülerin (aylık 400 bin varil) dışında artırmayacağını söyledi. Gelen çağrılar karşında Suudi Arabistan’dan gelen yanıt: Piyasayı öngöremiyoruz ve temkinli olmak zorundayız şeklinde oldu. Omicron varyantının yayılması piyasada petrol fiyatlarının 2022’de 100 dolar/varil olacağı yönündeki beklentileri askıya alsa da açık olan başta Suudi Arabistan ve Rusya olmak üzere petrol ihracatçılarının artan gelirleri ve şirketlerinin kârlarında karşılık bulduğu.
Küresel piyasada Eylül-Kasım arasında petrol fiyatlarında yaşanan ivmeli tırmanma Türkiye’de dolar kurunun benzer bir artış eğilimine sahip olduğu dönemle paralel bir seyir izledi. İşte bu durum neredeyse her hafta, hatta bazen haftanın birkaç günü art arda akaryakıt fiyatlarının pompaya yansıyacak şekilde zamlanmasına neden oldu. Örneğin 5 Ocak 2021’de benzin 7.27 lira, motorin 6,63 lira iken Aralık 2021’in başında benzin de motorin de 12 liranın üzerine çıktı. Kurun bir nebze müdahalelerle kontrol altına alınmasına rağmen halihazırda akar yakıt fiyatları 11,5 liranın üzerinde. Üstelik küresel piyasada petrol fiyatları 70 dolarla indiğinde dahi Türkiye’de fiyatlar artmaya devam etti. Türkiye ekonomisindeki bu sorun petrol piyasasında yaşanan oynaklıkla birleştiğinde araç sürücüleri için kabus olarak nitelenecek bir manzara ortaya çıktı. Üstelik 2022’de bu durumun ortadan kalkıp kalmayacağının garantisi yok.
2021, ufak bir azınlığı dışarıda bırakırsak, dünyanın geneli açısından zor bir yıldı. Pandemi, ölümler, ekonomik kriz gelecek öngörüsünü de umudunu da köreltti. Bununla beraber Avrupa’nın yaz aylarında girdiği doğal gaz dar boğazı, petrol fiyatlarında öngörülemezlik, tüketici ve üreticilerin birbirilerine yaklaşımı yalnızca enerji sistemini değil, bir bütün olarak kapitalist dinamiklerin şekil verdiği enerji-piyasa ekonomisi ilişkisini sorgulattı. Türkiye’deyse küresel enerji piyasasında yaşanan çalkantı, ekonomideki kriz ve istikrarsızlık nedeniyle çifte etki yarattı. Umuyoruz 2022 yılı, hem enerji hem de ekonomik açıdan yüzlerin daha az asılmasına kapı aralar, ancak hepimiz de biliyoruz ki bazı sorunların çözümü takvim yapraklarının sayısında saklı değil.
Güzel bir yıl geçirmeniz dileğiyle.