Dünya üzerinde bir gün öleceğini bilerek yaşayan tek canlı varlık insan. Bu aynı zamanda ne zaman öleceğini bilememe ama mutlak öleceğini bilme halinin yarattığı çaresizliği de yanında getiriyor. Atom çekirdeğini parçalayan motivasyon da sürekli tanrı, din arama arayışını zorlayan motivasyon da bu. Ömrünün süresini belirleme yeteneğine sahip olamayan insan bu nedenle kısmen de olsa geleceğine ilişkin bilgilere sahip olmak istiyor. Yarınını bilmek istiyor yani. Bunu bugüne kadar uzaya giden, robotlara hükmeden teknolojiyle başaramadı insan. O nedenle bu alanı halen fallar, astroloji dolduruyor.
Falların İslam dahil bütün dinlerde yeri var, geçmişi de insanlık tarihi kadar olmasa da hayli eski. Örneğin kahve falında kapatıldıktan sonra iyice soğumasını bekleyip içine baktığınızda gördüğünüz şekiller falınızı oluşturuyor. Şekiller arasında kayık varsa sıkıntılardan kurtuluyorsunuz, şemsiye varsa sıkıntı var demektir. Kahve falı bizim memlekette terapi gibidir.
Dünya genelinde yaygın bir fal türü de tarottur. Yüzlerce yıl geçmişi olan tarot falına resimli kartlarla bakılıyor. Tarot kahve falına göre biraz daha uzmanlık istiyor ve yorumları da hayli kalın.
Uzun zamandır yeni yılda ülkede neler yaşanacağını uzun uzun astrologlar anlatmaya başladı. Televizyonlarda ekonomistler, siyaset bilimcileri ve gazeteciler yerine yeni yıla ilişkin öngörüleri astrologlardan dinliyoruz. Onlar da uzun uzun tezlerinin altını doldurmak için muhtelif gökyüzü hareketlerinin dünyada yaratacağı etkiler üzerinden neler olabileceğini kısmen somut hale getirerek anlatıyorlar. Çok da ilgi çekiyor bu işler, izleniyor. 24 Haziran 2018 seçimleri gecesi Fox’da katıldığım son programda astrolog hanım ülke üzerindeki gerginliğin 5 yıl daha süreceğini kendi yöntemleriyle açıklamıştı. Biz politik tahlillerimizde başka şeyler söylüyorduk. (Beni bundan dolayı atmış olabilirler mi? Yerime bir astrolog alsaydılar ben de şüphelenirdim)
Aslında her yeni yıl ıskaladığımız bir mesele var, gideni yolcu ediyoruz geleni kucaklıyoruz ama biraz soluklanıp düşününce elimizde kucaklayacağımız kaç yeni yıl kaldığını bir hesaplamamız gerekmiyor mu? Çok yok değil mi? Karşılayacağımız kaç baharı var ömrümüzün, hesabını yapabiliyor muyuz? Tükettiklerimizin hesabı ortada oysa.
Ağır politik tahliller yapan benden Kemal Göktaş “fal tadında” 2023 yılında olabilecekleri yazmamı istedi. Bu girişin nedeni bu yani. Aslında haklı memlekette olanları bilimle, teknolojik imkanlara ifade etmenin imkânı yok. Fal, ifade edeni de kurtarabilecek bir yöntem. Öngörülemeyen bir süreç içinde Türkiye. Tüm siyaset, iktidarı ve muhalefetiyle bunda hem fikir. Uzun süredir de savurulan bir ülke Türkiye ve bu savrulmaların ülkeyi nereye götüreceği de bilinemiyor. Burada iktidarın da bir “direksiyon hakimiyeti” kaybettiğini atlamamak lazım. Açık denizde fırtınaya yakalanmış, dalgalarla inip çıkan, o izlediğimiz filmlerde hafızalarımıza kazınan görüntüleri hatırlatan bir durum söz konusu. Ve ülkenin talebi kaptanıyla, tayfalarıyla bu geminin sakin bir limana yanaştırılması. Çıta da hayli düşük bu anlamda.
Cumhur ittifakı 2023 yılına çok moralsiz ve umutsuz giriyor. İçinde dönem dönem sıkıntılar yaşasa da 6’lı masanın morali de umutları da cumhura göre daha fazla. Burada fal bakmaya gerek yok, filmin devamını herkes tahmin edebilir. Ekonomik sıkıntılar insanların günlük yaşamını çok fazla etkiliyor. İktidar buna önlem alamadı. Bu konuda açıklamaları da eski dönemlerdeki gibi seçmenleri üzerinde beklenilen olumlu etkiyi yaratmıyor. Dramatik olmasa da sürekli oy kaybediyorlar. İnsanlar gergin, her markette etiketlerle, ürünlerle kavga eden birilerine tanıklık yapıyorsunuz. Çok övündükleri ve uzun dönem kamu kaynaklarını hesapsızca kullanarak tükettikleri sağlık sistemi çökme sınırında gidip geliyor. En sıkıntı alan eğitim. Uygulanan somut ve anlatabilecekleri bir ekonomi politikaları yok. Günlük kasaya giren para ile ülke döndürülmeye çalışılıyor. Ve bugüne kadar yapamadıklarını 1 yıl içinde yapacaklarını vaat eden bir iktidar var. Cumhur ittifakı bu seçimleri kazanırsa ülkeyi yönetip yönetemeyecekleri sorusunu falda aramaya gerek yok, veriler somut. Seçimi kazanırlarsa ülkeyi nasıl yönetecekleri de fal bile gerektirmeyen ayrı bir tartışma konusu.
Seçimi erkene almak istiyor ama TBMM’deki çoğunluğu buna izin vermiyor, muhalefetin şartlarını da kabul etmiyor iktidar. O zaman seçim zamanında yapılacak. Yani süreci muhalefet yönetiyor. Mesele seçime kadar neler yaşanacak, bu arada o fallara ziyadesiyle ihtiyaç var. Mümkünse bize iyi şeyler söyleyen fallar olsun. Kahve falında ağaç olsun, nal olsun, kayık olsun mesela, kahvelerimizi öyle içelim.
Bu seçimler çok şeye gebe. Seçim değil aslında referandum, her şeyi değiştirecek bir referandum. Fallara bırakılmayacak bir iş yani.
Herkese çok iyi gelecek bir yıl olmasını dilerim…